Yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın iyi okumalar ✨️
Yorumların azlığını gören Yağız ;
Yağız
Öpmüştü. Meriç beni öpmüştü.
Belimdeki elini çekmeden, yüzlerimizin yakınlığını bozmadan öylece birbirimize bakıyorduk. Nefesi yüzüme gelirken yaptığım tek şey olanları idrak etmeye çalışmaktı.
Boştaki elini enseme koyarak beni kendine doğru çekti ve dudaklarımızı tekrar birleştirdi. Açık olan gözlerim yavaşça kapanmıştı. Bu sefer önceki gibi hemen çekilmemiş, dudakları arasına almıştı dudaklarımı.
Alt dudağımı dudakları arasında ezerken belindeki eliyle beni iyice çekmiş ve tek vücut haline gelmemize sebep olmuştu. Bir süre sonra anın etkisine kapılıp ona karşılık vermiştim. Ama bu kısa sürmüştü.
Ateşle oynuyorduk ve birimizin buna dur demesi gerekiyordu.
Elimi göğsüne koyarak kendimi geriye doğru ittim. Meriç bana anlamayan bakışlar atmaya başlamıştı.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
Sesimi sinirli çıkarmaya çalışarak konuştuktan sonra istemesem de elimin tersiyle dudaklarımı silmiştim. Belki de bir daha öpemeyeceğim o dudakların izini o dudakların sahibine bakarak silmiştim.
"Bu hiç yaşanmamış gibi yapacağım. Sende ona göre davransan iyi olur, Üsteğmen."
"Ne?"
Sesi hafif kırgın ama daha çok sinirli gibi çıkmıştı.
"Duydun."
Meriç büyük ihtimalle sinirlenmemek için derin bir nefes almış daha sonrada saçlarını çekiştirmişti.
"Seni ikinci defa öpmek için cesareti ben senin gözlerinden aldım. Nasıl baktığını gördüm Yağız. Sende istiyorken seni öptüğüm için bana kızamazsın."
"Öptüğün için kendini haklı çıkarmaya çalışma, üsteğmen. Yeter bu kadar haddini aştığın."
Yüzüme öyle bir bakıyordu ki.. Kızgın mıydı? Hayal kırıklığına mı uğramıştı? Yoksa üzülüyor muydu? Anlamakta zorluk çıkarıyorum.
"Daha fazla zorlama yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam. Görevler ve eğitimler dışında da benimle muhatap olmazsan iyi olur."
"Senden uzak durma mı söylüyorsun?"
"Evet."
Nasıl olacaktı, bilmiyorum. Şu son iki hafta onun duygularının farkına varmış ve olabildiğince uzak durmuştum ondan.
Ama olmuyordu işte. Onu görmeden günüm geçmiyor gibiydi. Sesini duymasam işim rast gitmeyecekmiş gibiydi.
Onu korumak için her şeyi yapardım. Sevgimden vazgeçmem gerekiyorsa sevgimden vazgeçerdim. Yeter ki onu evi gibi gördüğü yerden ayırmayayım.
Gülümseyerek apoletlerini koyduğu cebini açtı. Yüzündeki gülümsemeyi bozmadan geri yerlerine taktından sonra bana döndü.
"Emredersiniz komutanım."
Birkaç saniye öylece birbirimizin yüzüne bakmıştık. Ne o gitmek istiyordu ne de ben onun gitmesini istiyordum. Ama bazen bazı şeyler sizin istediğiniz gibi olmazdı.
"Beni bu zamana kadar tanıdıysanız eğer görevler dışında verdiğiniz çoğu emre uyamıyorum."
Asker selamı verirken gözlerinin dolduğunu fark etmiştim. Koskoca adamı iki dakikada ne hale getirmiştim. Bu da benim ayıbım olsun.
Asker selamını verdikten sonra arkasını dönüp kapıdan dışarıya çıktı. Çıktığı kapıya bir süre ellerim cebimde baktım.
Ağır adımlarla masanın üzerindeki telefonu elime alarak kapıdaki askeri aradım.
"Buyurun komutanım?"
"Odaya kimseyi alma. Sorarlarsa odada olmadığımı söylersin."
"Emredersiniz komutanım!"
Telefonu kapatıp yerine koyduktan sonra kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı kilitledikten sonra sırtımı kapıya dayayarak yere oturdum.
Göz yaşlarımı serbest bırakırken kafamı da geriye doğru atmıştım.
Canımı en çok yakan şey ellerimle sevdiğim adamın canını yakmak olmuştu.
Farklı bir meslekte olsaydık bir dakika bile düşünmezdim. O öpücükten sonra şu koltuktan birbirimize sarılı halde oturuyor olurduk.
Hayatımın hiçbir evresinde asker olmak dışında bir şey istememiştim. Ama işte bu hayat öyle bir şeydi ki beni iki sevdiğim şey arasında bırakıyordu. Ne mesleğimden ne de Meriç'ten vazgeçmek istemiyordum.
Kendimi ateşe atardım. Ama onu atamazdım. Sevgili olduktan sonra bir şekilde açık verirsek meslekten men edilirdik. Çok sevdiği gökyüzünden onu ayıran kişi olmak istemiyorum. Ya ondan sonra benimle olduğu için pişman olursa ?
Şu anki halimizden bin beter bir duruma gelecektik o zaman. Ömür boyu pişman ve mutsuz olacağımıza şimdi üzülmemiz en iyisiydi.
Açık vermeye de bilirdik ama hep en kötüsünü düşünmek lazımdı değil mi?
"Özür dilerim, Meriç. Sana zarar gelmesin diye bizden vazgeçtiğim için özür dilerim."
Lütfen çocuğuma kızmayın o da kendince haklı 🥹
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Söz // bxb
Підліткова література+18 "Komutan, geri döneceğinize söz verdin. Unutma." Cevap olarak asker selamı dışında bir şey alamamıştı. Meriç, çok sevdiği gözyüzüne benzetirdi onu; uzakta olsa da sevdiği ve koruduğu gökyüzüne.. Yağız, çok sevdiği vatanına benzetirdi onu; koruma...