+18
"Komutan, geri döneceğinize söz verdin. Unutma."
Cevap olarak asker selamı dışında bir şey alamamıştı.
Meriç, çok sevdiği gözyüzüne benzetirdi onu; uzakta olsa da sevdiği ve koruduğu gökyüzüne..
Yağız, çok sevdiği vatanına benzetirdi onu; koruma...
"Seninle yakınlaşmaktan memnunum tabi. Ben taburda özellikle kilitli olmayan kapının arkasında yakınlaşma taraftarı değilim."
Eliyle gösterdiği kapıya doğru yürüyerek üstündeki anahtarı çevirdim. Ona doğru yürürken "Peki, şimdi?" diye sordum. Tam önünde durduğumda yeşillerini dikmiş bana bakıyordu.
"Meriç.."
Kolumu beline dolayıp kendime doğru çektiğimde ellerini omzuma koymuştu. Kafamı boynuna yaklaştırarak kokusunu içime çektikten sonra dudaklarımı boynuna bastırdım. Bu hareketime anında tepki veren Yağız kollarını boynuma çıkarmıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.
"Şimdi beni durduracak mısın?"
"Son irade parçamı az önce kaybettim."
Beni kendine çekerek dudaklarımızı buluşturdu. Alt dudağını dudaklarımın arasına alarak iştahla emerken Yağız alt tarafını bana doğru sürtmüştü. Bana sürtünmesiyle beraber inlerken yavaşça dudaklarımızı ayırdım. Elimi yüzüne koyduğumda gözleri hâlâ kapalıydı.
Parmaklarımı dudağına sürttüğümde gözlerini araladı. İstediğimi anlamış olacak ki şaşkınca bakıyordu.
"Bakma öyle. Benim için o güzel dudaklarını arala, yavrum."
Anında dediğimi yaparken dudaklarım yukarıya kıvrıldı. Şu an beni öyle çok tahrik etmişti ki. Üzerinde üniforması ve ben üst rütbeleriyle karşımda böyle dururken dediğimi saniyeler içinde yapması zaten sertleşmiş penisimi daha da mümkünmüş gibi sertleştiriyordu.
Yağız işaret ve orta parmağımı iştahla emerken boynuna birkaç öpücük bıraktım. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm görüntüye daha fazla dayanamayarak parmaklarını ağzından çıkardım. Diğer elimle pantolonunun kemerini açtım. Parmaklarımın ıslak olduğu elimi arkasından iç çamaşırının içine soktum.
"Cidden bunu.. burada yapacak mısın?"
"Aklımdan seni bu masaya yatırıp sesin kısılana kadar becermek var ama şu an bununla idare edeceğim."
Söylediğimle sesli bir şekilde yutkunduğunda gülümsedim. Çıplak kalçasının bir lobunu sıktıktan sonra tulumumun yakalarını sıkıca tuttu.
Deliğinin çevresinde işaret parmağımla görünmez daireler çizerken Yağız kollarımın arasında kıvranıyordu. Yavaşça ilk parmağımı içine soktuğumda dudaklarından kısık sesli bir inleme dökülmüştü. Beklemeden diğer parmağımı da soktuğumda eliyle ağzını kapatmıştı.
Parmaklarımı hızla içinde hareket ettirirken Yağız kafasını omzuma koyarak inlemelerini bastırmaya çalışıyor, bir yandan da bana sürtünüyordu. Kendimi kaptırıp inlememi tutamamıştım. Yağız aceleyle kafasını kaldırıp dudaklarımızı birleştirmişti.
Ben onu parmaklarken bir süre öpüşmeye devam etmiştim. Sonunda nefessiz kaldığında dudaklarımızı ayırmıştı. Parmaklarımın içinde olduğu kolumu tutunca hareket etmeyi kesmiştim.
"Üniformama.. gelmek istemiyorum."
Onu kafamı sallayarak onayladıktan sonra boştaki elimle pantolonunu indirmesine yardım ettim. Pantolonuyla beraber baksırını da aşağıya indirmişti. Sanki daha önce görmemiş gibi penisine bakarken elini penisine atmış kendini çekmeye başlamıştı. Kafamı kaldırıp gözlerine bakarak parmaklarımı tekrar hareket ettirdim. Alt dudağını dişlerinin arasına alıp inlemesini bastırmaya çalışırken şiddetli bir şekilde eline boşalmıştı.
Nefes nefese bir şekilde eline bakarken bende parmaklarımı içinden çıkarmıştım. Yağız'dan uzaklaşıp masasındaki çekmeceyi açarak ıslak mendil aldım. Tekrar yanına giderek elini ellerimin arasına alarak temizlemeye başladım. Güldüğünü duyduğumda kafamı kaldırarak ona baktım.
"Ne gülüyorsun?"
"Sarhoş ettiniz beni üsteğmenim, ondandır. "
Gülümseyerek dudaklarına küçük bir öpücük kondurdum. Eli tamamen temizlendiğinde üstünü giymişti.
"Uçuşun ne zaman?"
Kolumdaki saate bakıp "Yarım saatten fazla var. Niye sordun?" dedim. Aramızdaki açılan mesafeyi kapatırken işaret parmağı ile alt bölgemi gösterdi. Tulumumdan kendini belli eden penisimi görünce derin bir nefes aldım.
"Böyle gitmene izin veremem."
Beni kolaylıkla arkamdaki koltuğa ittirip oturmamı sağlarken o da dizlerinin üstüne çökmüştü.
"İlk defa tulumundan nefret ettim."
Dediği ile gülerken fermuarıma elimi atıp yavaşça indirdim. Sonuna geldiğinde baksırımın lastiğinden tutarak penisimi dışarıya çıkardı. Birkaç kez penisimi çektikten sonra iştahla baştan aşağıya doğru yaladı. Hırıltı şeklinde nefes aldığımda gülümsedikten sonra penisimi ağzına aldı.
Ağzını o kadar iyi kullanıyordu ki kafayı yiyecekmiş gibi hissettiriyordu bana.
Birkaç kez git gel yaptıktan sonra elimi saçlarına atarak ağzını becermeye başladım. Odada yankılanan ses beni daha çok tahrik ederken kendimi kaptırıp Yağız'ın hareketlerini hızlandırdım.
Bir süre sonra bacağımı sıkan elle resmen transtan çıkmış gibi kendime gelirken elimi çektim saçlarından. Gözleri yaşarmış gibi bana bakan Yağız'ı görünce kendime küfürler yağdırmaya başaldım.
"Özür dilerim yavrum, bir anda.."
"Özür dilemene gerek yok. Biraz boğazım acıdı o kadar. "
Ellerini koltuğa koyarak havalandı ve yüzlerimizi yakınlaştırdı.
"Emin ol senden daha çok zevk alıyorum. Şimdi izin verirsen başladığım işi bitireceğim."
Bir şey dememi beklemeden tekrar eski yerine dönerek penisimi ağzına aldı. Bu sefer elimi saçlarına götürmemiştim. O ne kadar zevk aldığını söylese de ben yine de temkinli olma taraftarıydım.
Hızla penisimi ağzının içinde gel git yaptırırken bir süre sonra boğukça inleyerek ağzına boşalmıştım. Kafasını kaldırıp ağzındakileri yuttuktan sonra dudaklarını yaladı. Pensimi baksırımın içine sokup fermuarı yukarıya çekmeye başladı.
En üste çıkardığında dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup yanıma oturdu.
"Bir daha taburda böyle bir şey yapmayacağız."
"Niye, ben tekrarlamayı düşünüyordum."
"Yakalanabiliriz."
"Unutmayın ki yüzbaşım sizi ilk kez bu odada, daha demin parmaklarıma becerdiğim yerde, öpmüştüm."
Ayyy noluyo ❤️🔥
Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağlarım 🤍🐢
