Not 20

63 13 72
                                    


->

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

->

18 Temmuz, öğlen

Kumral sapığımızın dediklerinden sonra herkes olay merkezine yönelmiş, incelemelere başlamıştı. Shally'de yanımdaydı, gitmek zorunda kalmıştım. Eve dönseydim hem beni bırakması gerekecekti hem de göze batacaktı. Bulunduğumuz alan geçen seferki yerden birkaç kilometre batıdaydı. Yolun bir tarafı tamamen balıkçıların tezgahlarıyla kaplıydı, diğer tarafıysa fastfood zincirine uygun dükkanlarla. Yine her zamanki gibi sivil polisler, askerler her taraftaydı.

Geçen seferkinden pek de farklı bir şey olmamıştı doğrusu. Her yeri kontrol etmiş, normal davranmıştık. Cinayetin ne zaman işleneceğini bilmiyorduk. Sadece ne kadar süre içerisinde gerçekleşeceğini, yani gün yüzüne çıkacağından emindik. Katil bizimle oyun oynuyordu, koskocaman bir süper kahraman ekibiyle yarışmak umurunda değildi. Zaten amacı buydu: Neler yaptığımızı izlemek, bizimle alay etmek, oynamak istiyordu. 

Sam yanıma geldiğinde dirseğiyle beni dürtmüştü. "Sende bir tuhaflık var ama çıkaramıyorum." Ağzını kırmamak için zar zor duruyordum. "Normalde olsa ağzım dağılmıştı."

Kaşlarımı çatıldı, tam da yapmayı planladığım şeyi söylemesi tuhaftı. "Hım." 

Birkaç metre ötedeki Shally'nin geldiğini görünce uzaklaşmaya başladı. "Neyse ne." Pisliğine sırıtıyordu. "Belki dedektifle değil, sarışın bir çıtır ile dişini çıkartmışsındır veya dedektif iki kadını aynı anda idare ettiğin için seni cezalandırmıştır."

Biraz öylece durmuş, cevap vermediğim için deli gibi bakmıştı. Eğer birkaç kez daha aynı olaylar tekrarlanırsa ağzını kırmakla kalmayacak, muhtemelen ölümüne de sebebiyet verecektim. Vücudum bana ait değilken yoğun bir öfke nöbetiyle boğuşmam gerekiyordu. Sam görev sırasında olduğumuz içinse pek önemsememişti. Ha birde K9 köpekleri yanımıza doğru geldiğinden kaçmıştı, yeryüzünde Kış Askeri'nden daha çok tırstığı biri varsa o da Evans'tı. 

Aldığı aromalı sütleri dökmeden yanıma gelmeyi başarmıştı. "Tanrım, bazen Sam sinir bozucu olabiliyor." Çilekli sütü elime tıkıştırdı. "Al, yavaş yavaş iç. Bomboş ortalıkta dolanıyor gibi gözükme."

Yoğun kimyasal ve çilek kokusu burnuma gelirken bir yudum aldım. Bir seksen boylarında, simsiyah giyinmiş adamın çilekli süt içmesi nasıl göze batmayabilirdi ki? Bu konu hakkında hiçbir fikrim yoktu, en azından susuzluğum gitmişti. Kış Askeri'yken temel ihtiyaçlarımı unutuyordum. Yoğun güneş içeceğimdeki tüm buzları kısa sürede eritmişti. Alnımdan aşağı akan terler sinirimi bozuyordu. 

"Haklısın." 

Hızla -biraz da heyecanla- yüzüme baktı. "Bucky, düzeliyor musun yoksa sen?"

Shally telsizini kapatmayı unutmuş olmalı ki Rogers konuşmaya atılmıştı. "Düzelmek derken?"

Tatlı tatlı güldü, ayvayı yediğinin farkındaydı. "Psikolojik olarak yani Bay Rogers." Toparlamaya çalışıyordu. "Bu arada itiraf etmeliyim ki bugün tatlı gözüküyorsunuz." 

Hepimiz Sam'in homurdandığını duymuştuk, tam o an sinyal gitmişti. Geri gelmesiyse dakikalar sürmüştü. Bazen Rogers duymamızı istemediği konular yüzünden hepimizi sessize alırdı. "Bucky s-sen ne yaptın? Gerçekten öldürdün mü onu?" 


Kısa bölüm atmıyordum uzun süredir... Atayım dedim bir tane. 💕💞

Kitabın başlarında hiç olay yok gibi gözüküyordu ama şuan full olay, katilden daha da önemli sorunlarımız var artık. 

 💖 Mesela Bucky'nin zihnini geri kazanması, Kış Askeri olduğunu belli etmeden birkaç bölüm içinde olacak olan sorguyu atlatması gibi. 


Bucky'nin Üzgün NotlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin