17 Ekim
"Bilemiyorum Valentine, benim hayatım biraz karmaşık." Tam karşısındaki koltukta olabildiğince düzgün bir şekilde oturmaya çalışmıştım.
Artık bir sevgilim olsa bile Valentine'den daha çok göremezdim. Gittiğim seansların üç katına çıkarılmış olması cidden hiç iyi olmamıştı. Ne diyeceğimi, ne anlatacağımı dahi şaşırıyordum. Artık sürekli aynı konuşmaları yapıyor gibi geliyordu. Aslında bunda sorun da yoktu çünkü ben hep aynı kişiydim, hayatımda hiçbir şey değişmiyordu. Evet, bir sürü yeni olay oluyordu ama sürekli başa sarıyordu. Başlangıcında veya sonunda hiçbir değişiklik yaşamıyordum.
"Peki ya seni ne mutlu eder James Bucky Barnes?" Benimle hiç göz teması kurmadan defterine notlar alıyordu. "Eski hayatına geri dönmek mi? Dürüst olmak gerekirse bunun seni mutlu edeceğini hiç sanmıyorum."
Derin derin nefes alıp iç çektim. "Haklısınız ama ben zaten bunu istemiyorum." Psikoloğumun aylardır benimle ilgileniyor olmasına rağmen hala beni tanımıyor olması biraz bıkkınlık yaşamama neden oluyordu. Belki de fazla üstüne gidiyor, fazla düşünüyordum. "Cidden... Dediklerimi dinlemekle uğraşır mısınız biraz?"
"Uğraşıyoru-"
"Bunu hiç sanmıyorum!" Gözlerini defterinden kaldırıp bana baktı, sinirlendiğimi sanmıştı.
Gözlüklerini yakasına taktı, sakince ellerini önünde birleştirdi. "Belki de seni sandığından daha çok anlıyorumdur ve kendini anlamayan sensindir." Beni baştan aşağı süzdüğünde biraz rahatsız oldum. "Unutma: Alanım olmayan konular hakkında durmadan konuşan ben değilim. Burada tedavi olmak için varsın."
Kendimi koltuktan veya camdan aşağı atmamak için zar zor duruyordum. Konuşmalarımız küreye benziyordu, sürekli yuvarlanıp gidiyordu. Artık başa sarmak istemiyordum. Koltukta biraz daha rahat bir şekilde oturmaya çalışırken son anda göz devirme isteğime hakim olmuştum. Bakışlarımı yere odakladığımda biraz daha rahatlamıştım. Bir an önce eve gidip duş almak, ertesi gün yeniden gitmem gerekmeyen psikolog randevularını düşünmeden kendimi yatağa atmak istiyordum.
"Aslında biriyle çıkmaya başladım. Şu sarışın kızla..." Psikoloğum Valentine'ın saniyeden de kısa bir süreliğine yüzüne tiksinti yayıldığını gördüğümde doğru görüp görmediğimden emin olamamıştım. "Ne? ne oldu? Neden öyle baktın?"
Derin derin nefes alma sırası ondaydı. "Bazen insanları gerçekten çok yanlış anlayabiliyorsun."
"Üzgünüm."
Günlüğüme doğru birkaç saniye baktı. "Demem o ki bazen aradığın şeyler günlerce, aylarca gözünün önünde olabilir. Belki de bazen o şeyi kaybettikten sonra fark edebilirsin ya da hiç fark etmezsin. Benim sana önerim: Bunları fark etmeye çalışman."
"Valentine..." Kaşlarımı çattım ve biraz öne doğru eğildim. "Benim fark edemediğim ne fark ettin?"
"Hiçbir şey."
Bu bölümden sonra sadece olayları bağlamak için yazacağım. Yani en zor kısımları... Umarım kötü olmaz, sonu mükemmel benim için şu anlık ama biliyorsunuz iyi bir olay bütünlüğü olmayan kitaplar kötüdür.
![](https://img.wattpad.com/cover/333014466-288-k887865.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bucky'nin Üzgün Notları
FanficPsikoloğu Bucky'nin duygularını içine atmasına yeni çözümler aradığında günlük tutmasına karar verdiler. Buck bu karardan fazlasıyla nefret etti ve çocukça olduğunu defalarca kez dile getirdi ancak itiraz etmeyerek yanında taşıdığı not defterini gü...