18 Temmuz, sabah
Uyandığımda boğazım çoğu zaman olduğu gibi kupkuruydu. Gözlerimi açmadan önce yutkunmuş, acıyı azaltmaya çalışmıştım. Su içmem gerekiyordu, birkaç yutkunmaya düzelecek bir kuruluk değildi. Ayıca çok kaşınıyordu, öksüreceğim sırada uyumadan önce yaşadıklarım aklıma gelmişti. Panikle aniden gözlerimi açmıştım, aslında oldukça tehlikeli bir hareketti. Eğer uyuyor numarası yapmam gerekiyorsa bile açıkça uyanık olduğumu belli etmiştim.
Kafamı yastıktan hafifçe kaldırarak tavana baktım, göz ucuyla değil de direkt olarak etrafa bakmaya cesaret ettiğimde onu göremedim. Yatakta dikleşmeye çalıştığımda, daha doğrusu ağzıma girmek üzere olan yorganı çekmek için elimi kullanmaya yeltendiğimde kelepçelendiğimi anlamam uzun sürmemişti. Aklımdan türlü türlü boktan şeyler geçiyordu, kelepçede neyin nesiydi be!
Elimi hızla çekmeye çalıştım, kurtulmayı başaramamıştım. Aksine oldukça yüksek bir ses çıkmış, yatak birkaç santim yerinden oynamıştı. Hızla yerimde dikleşerek kurtulmanın mantıklı yollarını aramaya başladım. İki bileğimde kelepçelenmişti. Metal kolumla kelepçeyi koparabilirdim, tabii kavrama şansım olsaydı. Bileğimden aşağı kaymışlardı. Durduğum açıya göre de almak pek mümkün değildi. Dehşete düşmüştüm.
Sarhoş olamadığım, yaşanacak olası durumları unutamayacağım için oldukça mutluydum. Biriyle bir şeyler yaşamadığımı biliyordum, dün gece bilincim kapanmıştı. Hepsi bu... Başka bir şey olmadığını ümit ediyordum. Hiçbir aydınlatma açık değildi, günün ilk ışıkları pencereden içeri giriyordu. Bir süre sesleri dinledim, Shal evdeyse ses dahi ses çıkarmamak konusunda ısrarcıydı.
"Ah, uyanmışsın." İçeri girdiğinde kelepçelerin anahtarını cebinden çıkardı. "Nasılsın?"
"Ne bu?"
Başını hafifçe yana doğru yatırdı. "Dün gece aniden kalkıp beni öldürmek isteyebilirsin diye düşündüm." İroni anlamında güldü. "Tabii ne olur böyle bir şey düşünme. Zeka seviyen küçük bir çocuğun ki kadar olduğundan... Onun ne olduğunu öğrenmek için bile yapabilirsin çünkü." diye mırıldanmıştı.
"Kapandı..." Kaşlarımı çattım. "...bilincim, dün gece."
"Evet, sana sakinleştirici verdim." Önce sağlam kolumun kelepçesini çıkarmaya başladı. "Biraz da uyku ilacı." Anahtarı deliğe sokup çevirdiğinde basit bir çın sesi meydana gelmişti. "İyi olduğunda... Hepsini telafi edip bol bol özür dileyeceğim ama şuan kim olduğunun farkında değilsin."
Haklıydı, daha iyiydim gerçi. Bucky olduğumun hala farkında değildim, sadece Kış Askeri olmadığımı biliyordum. Bulmayı deniyor, başarılı olamıyordum. Ne olduğunu bildiğim, sık sık kullandığım ama söylenişini unuttuğum bir kelime gibiydi. Oradaydı, dilimin ucunda. Beynimse gerçekleri idrak etmemem için çırpınıyordu. Sürekli belirli bir noktaya bakarken dalıyor, kendimden geçiyordum. Üstelik tamamen duygusuz şekilde...
Diğer kelepçeyi çıkarmadan önce sakin olduğumu, yaptıklarından dolayı ona sinirli olup olmadığımı anlamak için epey uğraşmıştı. Her ne yapıyorsa ona hak veriyordum. Gerçek bir Kış
Asker ile yüz yüze kalsam benzer hareketler sergilerdim, paçasını kurtarmak dışında. Metal kolumdaki kelepçeyi çıkarırken gözlerimi kıza dikmiştim. Aynı şekilde bana baktığında, biraz da öne doğru eğildiğinde ilk kez bu kadar yakın olmuştuk.
![](https://img.wattpad.com/cover/333014466-288-k887865.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bucky'nin Üzgün Notları
FanficPsikoloğu Bucky'nin duygularını içine atmasına yeni çözümler aradığında günlük tutmasına karar verdiler. Buck bu karardan fazlasıyla nefret etti ve çocukça olduğunu defalarca kez dile getirdi ancak itiraz etmeyerek yanında taşıdığı not defterini gü...