Shally eve gitmemiz gerektiğini söylemiş, emretmişti. Tıpkı bir köpektim, sadece emirlere uyuyordum. Ne yaptığımın farkında değildim. Evet, kim olduğumu biliyordum ama adeta hayatımı bir perde arkasından, koltuğumdan kalkmadan izliyordum. Bedenime sahip olan başkasıydı, bakışlarım bile oldukça donuktu. Oyuncak bir robottan farksızdım.
Evde ise sürekli benimle ilgilenmiş, ne hissettiğimi sormuştu. Cevap vermemiştim: Sanırım Kış Askeri duyguları, hisleri hak etmiyordu. Nereden bulduğunu bilmediğim fenerle göz bebeklerimi teker teker incelemiş, ağzımın içini kontrol etmişti. Tuhaf bir çubuğu neredeyse boğazıma kadar sokmuştu. Ara sıra yanaklarıma hafifçe vuruyordu. Bir yandan küfürler etmeye devam ediyordu.
Zaten bilincim yerinde olsaydı susması için yalvarıyor olurdum, komşularım uykularından uyandırıldıklarında hiç de tatlı kişiler olmuyordu. Benden korkmuyor oluşuysa apayrı konuydu, sonuçta karşısındaki kişi Bucky Barnes değildi. Onlarca kişiyi öldürmüş katille baş başaydı, üstelik onun evinde. Kapı çaldığındaysa ikimizin dikkati o tarafa yönelmişti. Biri kapıyı yumrukluyor, açmamızı söylüyordu.
"Buchanan! Seni bilmem ne yaptığımın götü aç kapıyı!" Komşuların hepsi uyanmaya başlamıştı, başkalarının sesi de geliyordu. "Uzaklaş çabuk kızdan!"
Shally gitmesini, kapıyı açmayacağını söyledi ama olumlu cevap alamadı. Paniklemişti, korkuyordu da. Evden çıkış yolu aramaya başladığındaysa sanki nefes almak gibi normal gelen bir hareket sergiledim, gidip kapıyı açtım.
Bucky olsaydı içeri giren kadını sesinden tanır, polislere haber vererek deli ihbarı yapardı. Kış Askeri'yse tanıyamamıştı, kapıyı açtığında yüzünü çarpmak üzereyken kıl payı kurtulmuştu. Hunter'da bir şeyleri saklamaya çalışıyor olmalıydı ki içeri girer girmez kapıyı çarparcasına kapatmıştı. Hiç olmadığı kadar sinirliydi, direkt olarak Shally'nin üstüne yürümüştü. Sahip olarak Shally'i bellediğimden doğruca kadını sertçe itmiştim.
Neye uğradığını şaşırmıştı. Yeniden üstüne doğru yürüdü. "Shally eğer bir daha ona dokunursan öldürürüm seni." Orada yokmuşum gibi davrandı.
"Ne saçmalıyorsun Hunter? Hiçbir şey yapmadım, eğer biraz daha abartırsan seni pataklamaktan büyük keyif alacağım."
Boğazını sıktım, metal kolumla yapmamıştım. Kış Askeri emir bekliyordu. "Saçmaladığım filan yok benim." Boğazını biraz daha sıktığımda tuhaf bir hırıltı sesi çıktı. "Ne yaptığını sanıyorsun sen Buchanan?" Canının yandığı belliydi.
"Geber." dedim. Ağzımdan sadece bu kelimeler çıkabilmişti.
Güldü. "Keşke."
Sanki bendeki bir değişikliği fark etmiş gibi bakıyordu, bir şeyler anladığı kesindi. Sağ dizini karnına doğru çekerek ikimizin arasına koydu ve hızla beni hem elleriyle hem de bacağıyla ittirdi. Rahatlıkla söyleyebilirdim ki böyle bir şey yapacağını asla beklememiştim, Bucky olsaydı hayran kalabilirdi. Oldukça hoş, güzel bir savurma şekliydi. Ustalıkla hareket etmişti.
"Eğer bu adam sabaha sağ çıkmazsa neler bildiğimi herkese anlatacağım." Dışarı çıkmadan önce son kez bana baktı. "Bir daha sana yardım edersem umarım acı dolu çığlıklar içinde geberirim, piç kurusu seni." Bu onu son görmemdi.
Bir süreliğine molaya çıkıyorum. 💗Kendinize iyi bakın. 🍁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bucky'nin Üzgün Notları
FanfictionPsikoloğu Bucky'nin duygularını içine atmasına yeni çözümler aradığında günlük tutmasına karar verdiler. Buck bu karardan fazlasıyla nefret etti ve çocukça olduğunu defalarca kez dile getirdi ancak itiraz etmeyerek yanında taşıdığı not defterini gü...