TATLI VE KISA

7.4K 13 4
                                    

          Elif akşam eve döndüğünde mutsuz, ağlamaklı ve karmakarışık. Hep olduğu üzere annesi kapıda karşılıyor genç kadını ve onun tatsız olduğunu anlayıp bir şey sormuyor ona. Elif'in de canına minnet. Önce kendi kendine bir zaman geçirmesi lazım ki günün muhasebesini yapıp içini boşaltsın. 

-" Gel kızım gel, nasılda yorgun görünüyorsun." sözlerinde annesi neden böyle geç kaldığını soruyor ama Elif duymazdan gelip hemen odasına yöneliyor, ağzından durumu idare etmeye çalışan bir iki cümle çıkıyor:

-" Başım ağrıyor yine, azıcık dinleneceğim."

-" Nasıl istersen."

Orta yaşlı kadın kızının elbet bir vakit sonra içindekileri ortaya dökeceğinden emin şimdilik an layışlı davranıyor ona. 

         Elif odasına girince ardından kapıyı sıkı sıkı kapatıyor. Annesinin sabırsızlanıp içeri sızma girişimini hesaplayarak garantiye alıyor kendine tanıdığı zamanı. Eteğini ve gömleğini çıkarıp yatağına atıyor yine kendini. En çıkılmaz anlarının sığınağı bu yatak ne de çok sırrını biliyor! Kollarını ve bacaklarını açarak yatağı ortalıyor ve evvela göğsünün dar geldiği nefeslerinin doğal akışına dönmesini bekliyor.

        Önce güzeldi her şey. Kendini bekleyen özel aracı fark etmesi hiç de zor olmamıştı. Hatta Efe kendini görünce ağzı açık kalmıştı bir an. Arkadaşlarıyla itişe kakışa geldiği çıkış kapısının önünde adeta çivilenip kalmıştı. Elif, ona ufak bir bakış atıp, hafiften bir gülğmseyiş eşliğinde sakince araca binmiş, hatta Efe'ye bay bay anlamında bir el hareketi yapmıştı. Çocuk dumura uğramış haliyle kendini bekleyen araca bindiği halde arkasına dönüp uzun uzun bakmıştı Elif'e.

         Tatlı bir neşe ile yola koyulmuşlardı sonra. Şoför çok iyi bildiği yollardan genç kadını o güne dek hiç görmediği bir merkeze götürmüştü. Bu tür bir iş yaşamıyla ilgisi olmayan kadının buraya yabancı kalması da gayet doğal. Gökdelen tarzı büyük birkaç yapının arasında önce uzun uzun çevresine baktı kadın, giriş kapısını bulmak da mesele burada. Şoför hemen yanından ayrıldığı için ona sorma fırsatı da olmamıştı. Birkaç dakika içeri girip çıkanları bekledi şaşkınlıkla. Ama kullanılan birkaç kapı vardı. 

-"Elif Hanım sanırım." diyerek kendine yaklaşan bir kadın yardımına yetişiyor derken. Kadının otuzlarında olduğunu tahmin ediyor, gayet şık bir ceket ile etek üzerine kalıp gibi oturmuş, ideal ölçülerde, gayet bakımlı bir kadın bu. Elif, elinde olmadan kendini onunla kıyaslamıştı. Onun ışıltılı özgüveni ve tavırları karşısında sönük kalmıştı. İçine bir anda çöken sıkıntıyı kararlı bir şekilde dağıtıyor hemen ve konuşuyor kadınla:

-" Evet, ben Elif."

-"Sizi bekliyordum. Koordinasyon işinde beraber çalışacağız,beni takip edin, önce konferans salonunu görmenizi isterim."

-"Gidelim lütfen." demiş ve kadını takip etmişti, o anda aklından Mert'i çıkarabilmiş ve bir profesyonel gibi davranmaya başlamıştı fakat içinde derinden derine bir sızı canını yakmaya başlamıştı. Demek ki Mert Beyefendinin daha önemli işleri vardı ki kendisine bir elemanını yardımcı göndermişti. 

      Elif bir an kendine kızdı sen nasıl davranıyorsun gibisinden. Bu çıkışta haklıydı aslında, kocaman bir şirkette gayet ciddi işler yapılırken herhalde her şeyi bırakıp yanına gelemezdi Mert Beyefendi. Nasıl da aptalca şeyler düşünmüştü kendi kendine. Durup dururken gelin-güvey olmuştu bir an. 

        Elif, kendine verdiği bu sıkı ayarla önündeki kadınla konferans salonuna varmıştı. Gözleri hayretle açıldı mekanı görünce. Bu kadar devasa bir yer beklemiyordu, aslında hayal gücü buna yetersiz kalmıştı. 

KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin