Yaklaşık yirmi dakikalık yol boyunca her olasılık canlandı aklında. bunların neticesi kah sevinç kah kuşku. Çok basit bir durum bu kadar karmaşık hale nasıl geldi?! Oysa bir kadın ve bir erkek karşılaşır, aynı titreşimi yakalayınca da beraber bir gelecek düşünür. Oysa Elif'te bu hiç öyle olmadı. Ya sahte yüzler ya da şimdi olduğu gibi gerçeğin zorlu yüzü düştü nasibine. Bu inişli çıkışlı kırık çizgi tüm varlığını etkiliyor ve şimdi de sonuç ne olur bilemiyor.
Rıhtıma yaklaştıkça kalabalık artmıştı. Gün sonunda biraz nefes almak isteyenler bunlar. Çünkü günümüz dünyasının yorucu bir ritmi var ki o hareket içinde de bir sürü farklı farklı insanla uğraşmak gerekiyor. Öyle basit değil aslında var kalabilmek. Elif, son dönemece geldiğinde sırtından soğuk bir ter boşanıyor. Acaba nasıl gidecek, Gülten'in dediği gibi bu karşılaşmanın etkisi olumlu olacak mı? Ufak kafenin kırmızı çatısı uzaktan görünüyor ve bu kez de elleri ve ayakları titremeye başlıyor, yüzü kızarıyor, kalbi delice atıyor. Bu, aslında kumar oynamak gibi bir şey, her vakit insanların tepkilerini kestirmek olanaksız.
Bir yandan Gülten'in kendini tam zamanında fark etmesini diliyor yoksa olay çok saçma bir hale dönecek. Belki de sessizce oradan uzaklaşması gerecek ki bu da ayrı bir hezimet onu özleyen gönlüne. Reddedilme, hesapsız bir duruma bağlıyor bu paniğe benzer halini. Ama içindeki sesin etkisinde titrek adımlarla devam ediyor yoluna. Sonunda kafenin tam önünden geçen, taş döşeli dar yola geliyor. Burası trafiğe kapalı, sadece insanları yürüyüş alanı şeklinde düşünülmüş. Sıra sıra tekneler bağlı yerlerinde salınıp duruyor dalgalar vurdukça. Bu sesi duymak oldukça iyi bir hal heyecanına. Kulağı küçük çırpıntılarda ürkekçe ilerliyor. İşte tam o anda duyuyor Gülten'in tiz sesini. Demek ki o da tetikte kendini beklemiş.
-''Aaaaa Elif buuuu! Eliiiiifff Eliiiifff!''
Elif, tesadüfmüş gibi yapmaya çalışmanın sıkıntısında o yana bakıyor. Gülten şimdi de kendini çağırıyor sabırsız bir el hareketiyle. Diğerlerini de fark ediyor onun yanında. Kalbi hemen oraya gitmesini isterken birden beliren garip gurur ise sanki aşağı bir hale düşeceğini fısıldıyor varlığına. Bu ikilem içinde çivilenip kalıyor olduğu yere. Gülten ondan hiç beklemediği bir beceri ile sanki bu hali anlıyor ve yerinden fırlayıp genç kadına doğru adeta koşuyor. Sırtı masaya dönük genç kadınla konuşuyor:
-''Gelsene tatlım, seni çok özledim!'' ve bu sözleri diğerlerine duyurma çabasında. Elif bir karşılık bulamıyor önce, sadece ona boş boş bakıyor. Onun bu tutuk halini gören Gülten bu kez düşük bir tonda sıralıyor sözlerini:
-''Elif kendine gel ve rolüne devam et!''
Elif:
-''Yapamıyorum, bu yalan söylemek gibi bir şey.''
Gülten:
-''Saçmalama! Onu seviyorsan bunu yapacaksın!'' derken oldukça kararlı ve bir yandan onun koluna girip masaya doğru sürüklüyor onu hafiften. Elif o an değişik bir utanma hissi içinde, gözleri yerde, hali ürkek yine. Gözleri suçlu gibi yere eğik yürüyor ve ne olacağını bekliyor.
-''Eliffff abla seni çok özledim! Kaç gündür neredesin sen!'' diye bağıran Aslı'nın sesi çınlıyor sonrasında, Elif onu çok temiz kendini çok kötü hissettiren suçluluğunda daha kötü oluyor şimdi de.
Beko:
-''Elif hoş geldin, gel buyur, şöyle geç!''
Elif bu davet karşısında daha bir mahçup. Ve kendisiyle konuşmayan tek kişi Can. Onun yüzüne bakmaktan çekiniyor. Sadece kendine gösterilen koltuğa oturuyor ama bu oturmaktan ziyade sanki her an oradan kovulacakmış gibi ilişmek. Sivri çivilerin üzerinde kalmış gibi rahatsız hissediyor kendini. Başı hafif öne eğik, şimdi ne olacak şeklinde yerini alıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
ChickLitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.