Eve varana dek aklından çok şey geçti takside. Çevresindekiler her ne kadar normal davrandıklarını, onun için en iyisini istediklerini düşünseler de hiç de akıllı değiller. Çeşitli yönlerden eksik insanlar genç kadın adına karar vermeye çalışıyor ve Elif onlara dehşetle bakıyor. Oysa sadece bir tane hayata sahip ve idare tamamen kendinde olmalı.
Mesela en son yaşadığı Sinan durumu, kesinlikle annesinin halt yemesi. Hala yetmişli, seksenli yıllarda olduğunu sanıyor çünkü o dönemlerin aklını kullanıyor şimdilerde. Hani eğitim almamış, üst kat komşularının kızı gibi bir şey olsa belki diyecek ama onun durumunda annesinin düşüncesi imkansız.
Sinan'a gelince, onun hali de öylesine belli ki! Kıyafetinin ve davranışlarının aşırı titizliğinden onun hala ana kuzusu olduğunu anlamıştı çoktan. Hiç de sevmez böyle tipleri, bir yönden karakteri tam oluşmamış kişiler bunlar. Eğer annesinin dediği gibi okuyup sonrasında gayet iyi bir konuma geldiyse kendi kararlarını alabilmeli. Yanlış hatırlamıyorsa Sinan otuzunda falan olmalı ve bu yaşında hala birinin sözüyle kız görmeye gidiyorsa hiç şansı yok Elif'in gözünde. Çivisi çıkmış dedikleri dünyada düzgün bir genç kız arıyorlar kendilerince.
Daha da ilginç olanı, acaba Elif'in onu hazırda beklediğimi mi sanıyorlar? Sinirden gülüyor genç kadın. Bir an dünyayı kocaman bir tımarhaneye benzetiyor. Herkes kendi aklını beğenip kafasına göre takılıyor. Neden aynı hali Elif de yapmasın?! Bunu da haksızlık olarak görüyor. Büyüklerin gençler için onların akılları ermez diye düşündükleri konular, günümüz dünyasında aslında onların anlayamayacakları bir aşamada.
Elif bunları kura kura yolun bitmesini bekliyor ama aklının bir ucunda da Mert sallanıyor. O da sözüm ona yaşıyor bu hayatta. Her nimet önüne hazır konmuş bir adam gerçek hayatta mücadele verenlerin yaşamını ne kadar anlayabilir ki?! Güya aynı toplumun kişileri onlar ama Nasrettin Hoca'nın dediği gibi, damdan düşenin halini damdan düşen bilir. Mert, nereden bilecek geçim sıkıntısını?! Nereden bilecek ihanetin acısını?!
Apartmanın önünde iniyor genç kadın. O an istekleri, sinirlerini yatıştıracak ılık bir duş ve yalnızlık. Annesiyle bile malum konu hakkında konuşmak istemiyor. Girişi kapısına doğru bir iki adım atmışken gözü yerde hafiften kımıldayan bir şeye takılıyor. Apartmanın dar bahçesinin duvarının dibinde ufacık, tüylü bir şey. Elif bir an onun fare olabileceği düşüncesi ile irkiliyor ama evlerinde şimdiye dek hiç öyle bir canlıya rastlamamıştı ve gördüğü sanki desenli bir şey. Hemen yok, bu bir fare olamaz diyor kendi kendine.
Ürkek adımlarla duvarın dibine yaklaşıyor ve o kıpırdayan şeyin yanına çömeliyor. Aslında bu şey, aklındaki tüm düşünceleri bir anda dağıtmıştı. İlgisi sadece ona yönelmişti. Bir elini uzatıp hafifçe ona dokunuyor ve bu temas üzerine o tüylü, ufak şey daha kuvvetle kıpırdıyor ve açmaya çalıştığı gözlerini Elif'e çeviriyor. Bu bir kedi yavrusu. Ya yolunu kaybetmişti ya da birisi ondan kurtulmak için onu buraya bırakıp gitmişti. Elif, vicdanını sevdiklerimin diye söylenip öfkeleniyor.
O kadar küçük ki! İltihaplanmış gözlerini açamıyor bile, kemikleri fırlamış adeta, çok sefil bir halde. Birden ufacık başını genç kadının avucuna bırakıyor, kendi dilinde yardım isteyip Elif'e sığınıyor. Kim bilir kaç saattir burada, kimler kimler yanından gelip geçti ama onu fark etmedi. Son gücünü kullanarak patileriyle genç kadının ellerine sarılıyor, hafiften mırlıyor.
Elif, bir an onu kendine benzetiyor, çok çaresiz çünkü. Onu kucağına alıyor kararlı bir şekilde. Annesinin ne tepki vereceğini biliyor ama kendine sığınan bir canı orada kaderine terk edemez. Eğer öyle davranırsa babasından, Murat'tan ne farkı kalırdı? Onlarda genç kadını hiç düşünmeden yollarına devam etmişlerdi. Elif, onlar gibi gaddar olmayı reddediyor içinde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
Literatura FemininaElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.