Elif, ertesi gün, iş çıkışı elinde bir pet çantası ile eve dönüyor. Anahtarıyla giriyor içeri ki bu hali annesine bazı konular üzerinde hiç tartışmak istemediğini gösteriyor. Annesi hala genç kadına öfkeli. Kendince kızının gayet iyi bir kısmeti teptiğini düşünüyor ve bunun nasıl bir şey olduğunu ona anlatamamanın sıkıntısını yaşıyor.
Ne olurdu sanki he deyiverse. Hem az çok huyunu suyunu bildikleri insanlar Sinan ve annesi. Ayrıca kendilerinde olduğu gibi babaları da yok. Baba genç yaşta bir kazada rahmetli olmuştu. Birbirlerine destek olup yaşarlardı nihayetinde. Elif bir kabul etse hemen bu yaz düğünü de yapacaklar. Kızı öğretmen, damadı bankada genel müdür yardımcısı şimdilik ama önü açık. Onun birkaç yıla kadar müdür olacağına inanıyor yaşlı kadın ve kurdukça hayalleri ağzının suyu akıyor. Bu zamanda böyle kısmet nerede?!
Belki de kızının çalışmasına dahi gerek kalmazdı. Sinan hepsini bir elleri yağda bir elleri balda yaşatırdı. Yakışıklıydı hem de adam. Bu kız daha ne istiyor ki diye düşünüp düşünüp öfkesini canlı tutuyor yaşlı kadın. Dış kapının yavaşça açıldığını duyduğunda tam da bu hisler içinde. Dünden beri kızına tavır yapsa da kendine aldırmadığının farkında.
-''Oooo Elif Hanım teşrif etmiş!''
Elif, annesinin kolay kolay dünkü durumdan vazgeçmeyeceğini biliyor ve alttan alıyor kendince:
-''Hoş buldum anne! Sen nasılsın?!''
-''Bir de alay ediyor! Ben burada senin geleceğini düşünüyorum.''
-''Tamam, sen düşün. Ben Tatlış'ı veterinere götüreceğim.''
-''Hah tamam bir bu kaldı eksiğimiz! Tatlış veterinere gidince hayatımız düzene girecek! Bırak o çirkin şeyi dışarı! Sokak kedisi o, ona bir şey olmaz!''
Elif, annesinin yüzeyselliğinden, daha önce görmediği kadar bencil olabilmesinden rahatsız ama şimdilik susuyor. Ve yine sıradan bir gün moduna devam ediyor:
-''Sen ne dersen de! Onu kaderine terk edemem!''
Elif kararlı bir şekilde odasına giderken içine bir korku düşüyor. Acaba annesi kendi işteyken Tatlış'ı sokağa bırakmış olabilir mi?! Bir an içi endişeyle kavruluyor ama odasına girdiğinde Tatlış'ı yatağında bulunca derin bir nefes alıyor. Annesi her ne kadar bu aralar huysuz olsa da vicdansız olamaz.
Elif, yavrunun yanına gidip onu alıp dikkatle pet çantasına yerleştiriyor. Hayvan bir değişiklik olduğunu hissediyor ve titremeye başlıyor. O kadar küçük ve çaresiz ki! Herhangi kötü birine denk gelse ona her türlü fenalığı yapabilir. Zaten çok sık tanık oluyorlar öyle dehşet durumlara. Sanki insanların çoğu merhamet duygusunu kaybetmiş gibi bu aralar.
Elif, yavruyu okşuyor ve onunla konuşmaya başlıyor:
-''Hiç korkma Tatlış. Seni hiç bırakmayacağım ama önce tedavimizi olmalıyız.''
-''Anlıyor mu bari seni?! Hani ben o kadar sana bir şeyler anlatmaya çalıştım da sen anlamadın ya, ondan soruyorum.'' diyen annesi Sinan meselesinin peşini bırakacak gibi durmuyor. Elif, annesine karşılık vermiyor, çantayı eline, omuz çantasını koluna geçirip çıkıyor evden. Annesi hala arkasından bir şeyler söylüyor ama artık onun ne dediğini anlamıyor Elif.
Evden çıkınca Tatlış korkmasın diye onun bulunduğu çantayı göğsüne bastırıyor, arada onunla konuşuyor yürüdükçe. Birkaç metre yürüdükten sonra yavrunun zayıf miyavlamaları kesiliyor, sanki genç kadının dediklerini anlıyor. Elif sokağın bitiminde bir an duraklıyor, arabalar vızır vızır yanından geçiyor, bu semtte bir veteriner olduğunu hayal meyal hatırlıyor ama yerini bulamıyor bir an. Elindeki çantayı hemen yanında bulunduğu evin bahçe duvarının üzerine koyup telefonuna bakıyor, bir iki dakikalık aramanın ardından aradığını buluyor. ''Sevimli Patiler'' Çok da uzağında değiller, hemen iki cadde sonrası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
Literatura FemininaElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.