Elif o sabah da biraz erken çıkıp aheste aheste yürüyerek işine gitti. Buraya geleli neredeyse üç ay olacaktı ama hala çevresindeki güzelliğe doyamamıştı. Bu masal diyarına has sakinlik, el değmemiş doğa kalbini bin sihrin tılsımında titretiyor. Çevresine bakınıyor ki en ufak bir ayrıntıyı kaçırmasın. Gördükleri uzun zamandır matem tuta kalbine değişik bir ferahlık veriyor. Bakışlarını birkaç metre ilerisindeki denizden alıp diğer yana, bol ağaçlığın olduğu tarafa çeviriyor. Her gün görse de her seferide ilk gibi hissettiği harabelere bakıyor. Bu kalıntılar Helenistik Dönemden kalma çiftlik evleri imiş. Hep olduğu üzere o yıllarda o insanların nasıl bir yaşamı olduğunu aklında canlandırmaya çalışıyor. Bunu yapmaya da bayılıyor aslında. Başka bir dünyada buluyor yine kendini. Yosun bağlamış, irili ufaklı taşlardan oluşan yıkıntılara bakıyor. Sonra hasat yeri denen ortadaki boşluk alıyor sırayı, yabani otlar bürümüş her yanı ama yine de çok ilginç ve çok güzel.
Biraz daha yürüdüğünde tarihi bölümü geçiyor ama bugün bir değişiklik var. Her zamankinden çok insan görünüyor ortada. Daha önce burada olmaya araçlar da gelmiş ve sanki kendileri için hazırlanmış bir açıklığa park edilmiş. Ama insanlarda mutluluk yansıtan bir hareket de kendini belli ediyor. Başka yerlerden buraya gezmeye ve eğlenmeye geldikleri de belli. Ama neden? Yoksa buraya ait bilmediği bir konu mu var. Fakat, o kalabalıktan ayrılmak zorunda okula gitmek için. Sol yandaki ara yola kıvrılıyor ama birkaç kere arkasına dönüp bakıyor. Sonra yine bilindik sessizliğe çıkıyor yolu. Okul yerleşim yerinin biraz dışında, çam ağaçları arasında. Hatta biraz daha yürümeyi göze alırsanız deniz kıyısına çıkabilirsiniz.
Elif, okulun alçak demir kapısından girdiğinde bahçede tek öğrenci göremeyince bir an duraklıyor. Tamam öğrenci sayıları fazla değildi ama bahçeyi bu kadar sakin hiç görmemişti şimdiye dek. Birden geç mi kaldım diye endişeleniyor, hemen saatine bakıyor ama yoooo! Hatta biraz erken bile gelmişti okula. Okul binası eski, beyaz badanalı, kırmızı çatılı başka bir masal kulübesi. Her bakışında onu aynı şirinlikte görüyor. Soğuk günlerde bazı zorlukları olsa da gayet güzel ve tatlı. Çok büyük de değil zaten. Altı derslikli. Tıpkı kendi gittiği okul gibi kare, ahşap, nostaljik pencerelere sahip.
Üç basamaklı merdiveni hızla çıkıp idareye gitmeye karar veriyor. Okulun girişi kapısının gri, iki kanadı ardına dek açık. Hani tatil falan olsa bu kapanırdı. Binaya girdiğinde de aynı sessizliği buluyor. Aralık müdür yardımcısı odasının kapısını hafifçe çalıyor.
-''Gelin!'' karşılığı müdür yardımcısı Nalan Hanım'a ait. Elif iki adımda içeride buluyor kendini:
-''Günaydınnnn!''
Nalan Hanım:
-''Günaydınnn! Aaa siz niye buradasınız?!''
Elif, şaşkınlığını açıkça ortaya koyan bir tonda onu cevaplıyor:
-''Dersim var.''
-''Ders mi, ne dersi?! Bugün karşılama günü! Haberiniz yok mu?!''
Elif:
-''O dediğinizin ne olduğunu bilmiyorum.''
-''En önemli konulardan birini atlamışız. İlçemizim seçkin günlerinden biri. Bahara az kala onu karşılamak için düzenlenmiş bir şenliktir bu. Herkes orada! Ben de gideceğim biraz sonra.''
Elif:
-''Yani resmi tatil mi?''
-''Hayır ama bizim için ona benzer bir şey. Meydanda stantlar kurulur, insanlarımız kendi ürettiklerini dışarıdan ziyarete gelenlere satar, yani bir tür ticaret.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
Chick-LitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.