Bir iş günü daha sona eriyor ama Elif bir hafta öncesindeki gibi heyecanlı değil. Bazen kendini dünyanın yalnız insanı gibi ıssız buluyor. Bu his de her an daha da çoraklaştırıyor kalbini. Bir yandan baktığında artık Can ile bir gelecek kapısı tamamen kapanmış halde ama Gülten'in düşüncelerine göre henüz her şey bitmemişti. Genç kadın çılgınca ikinci seçeneğe inanmak istese de henüz bu yolda bir gelişme yok. Bu donmuşluk duygusu da ayrı bir kabus.
Ağır adımlarla okulun bahçesinde ilerliyor, yine oldukça dalgın ve mutsuz. Sanki bu saatten sonra yaşasam ne olur, yaşamasam ne olur ruh halinde. Bu his bazen kurtulması olanaksız bir girdaba dönüyor. Önünde hiçbir engel yokken birden tökezliyor , kendine söyleniyor için için çünkü bu ayrılık kendini beceriksiz, dengesiz birine döndürüyor bazı.
-"Ooo hocam! Yine çok dalgınsınız!"
Bu cümlelerin sahibi Efe, kendince son derste yediği lafın intikamını alıyor. Elif, bu kez ona kızamıyor bile çünkü düşünecek çok daha önemli bir konusu var, sadece onu başından savuşturmak istiyor:
-"Yenilen pehlivan güreşe doymazmış! Daha fazla sana laf sokmamı istiyorsan benden yana bir sakınca yok!"
Elif, bu sözlerin ardından Efe taktiği uyguluyor. Tıpkı onun kendine yaptığı gibi gözlerini ona dikip pis pis sırıtıyor. Çocuk böyle bir tepkiyi ufacık beyniyle düşünememiş olacak ki bir an ne olduğunu anlayamıyor, kendince altta kalmamak için bir şey söylemeli ama o karşılığı da bulamıyor ve öfkeden kıpkırmızı olan yüzüyle çakılıp kalıyor yerinde. Elif, ona yaptığı bu saldırı ile içine bir miktar su serpildiğini duyumsuyor içine ve kendi kendine gülüyor.
-"Efeciğim sana iyi günler! Önemli işlerim var ve seninle vakit kaybedemem, byyyy!"
Elif, onu genilgisinde bırakıp yoluna devam ediyor.Efe'nin içinden kendine değişik sözler sıraladığından adı gibi emin ama salla gitsin ruh halinde. Demek ki hayal kırıklıkları insanı acımasız yapabiliyormuş çünkü az önceki lafları normal zamanlarda daha ılımlı kullanırdı ama şimdi bile isteye çocuğun canını yakmıştı ve bundan keyif almıştı. Hoş, onun da biraz haddini bilmesi lazım. Her aklına estiğinde yanına gelip asker arkadaşlarıymış gibi kendisiyle konuşamaz.
Elif, çabucak azıcık duyduğu hatalı olabilme olasılığını da siliveriyor aklından çünkü şu suçluluk duygusundan bıkmış durumda. Herkesin hataları var doğal olarak ama sanki sadece kendisi bunlardan azap çekiyor gibi ve artık o duyguyu istemiyor. Bu red sonucu yine geriliyor, kendine haksızlık yapan herkese isyan ediyor.
Çok uzun gibi gelen mesafenin ardından nihayet çıkış kapısını buluyor ve okulun önündeki geniş ve işlek caddeye ulaşıyor. Burası neredeyse şehrin en meşhur, en varlıklı okulu. Oysa kendi öğrenciliğindeki okul böyle değildi. Orta ve dar gelirli ailelerin tercih ettiği bir devlet okulunda eğitim almıştı ve asla şimdiki yerindeki öğrencilerin ışıltılı ve bol imkânlı halini yaşamamıştı. Her ne kadar her şey para değil tezini savunsa da maalesef bazı iyi ve kaliteli şeyler parayla oldukça yakından ilgili.
Hafızası yine kendine hoyrat davranıyor ve bir anda onu lise günlerine atıyor. Onda nerede bolluk, eğlence?! Okul forması bile bir taneydi, yedeği hiç olmadı. Bu yüzden beş gün boyunca hep dikkatli ve temiz olmalıydı. Annesi hemen kirleneni yıkasa da çoğu zaman kuruması uzun sürüyordu. Yani hayatı hep bir kısıtlama içinde yaşanmıştı ve hâlâ da öyle. Cep harçlığı da hiçbir gün yeterli miktarda olmamıştı, hep hesaplı geçmişti günleri okulda. Bahşedilen ama hep sınırları dar bir ömrün içinde mücadele ediyor genç kadın. Oysa aşık olunca bu daraltan şartları unutuvermişti ama o da kısa sürmüş ve mutsuz bitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
ChickLitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.