Öğrenciler kendi çaplarında hazırlıklarını yapmışlardı ve içlerindeki keyifle kıpır kıpırlar. Bu, biraz da öğretmene meydan okumaya benziyor. Haydi hoca yap sınavı, biz çoktan hazırız tadında bir ruh halindeler. Hesaplayamadıkları tek durum ise Elif'in de bir zamanlar öğrenci olması ve ayrıca bunu unutacak kadar yaşlı olmaması. Hani derler ya, insanların tek memnun olduğu şey, akıllarıdır. Herkes kendine yeterince verildiğini sanır. Durum aynen öyle!
Elif, elinde sınav kağıtları ile sınıfa giriyor ama hemen masasına geçmiyor, tam orta yerde durup dikkatle sınıfa bakıyor. Yerler değişmiş, demek ki her öğrenci kendi şirketini oluşturmuş. Önce onlara bir şey söylemiyor, sadece anlamlı bakışlar atıp hafiften gülümsüyor. Ardından bir şey anlamamış gibi masasına gidip oturuyor, ellerini çenesinin altında kenetleyip ilk atağını yapıyor:
-''Evet çocuklar, şimdi ufak bir yer değiştirme yapacağız. Cam kenarındakiler duvar kenarındakiler ile yer değiştirip arada kalanlar da ön ve arka sıra değişimi olarak yeni bir oturma düzenine geçecek!''
Elif, bunları söylerken sınıf nefesini tutmuş gibi derin bir suskunlukta ve herkes bir başkasının önce bu talimatı yerine getirmesini bekliyor. Öğrenciler donup kalmışlardı. Bunun üzerine Elif onları biraz dürtüklüyor:
-''Sizi bekliyorum çocuklar, dediğimi yapın ki sınavı başlatayım!''
Bu sırada gözü Efe'ye kayıyor. Çocuk sanki birden gelen bir felcin etkisinde kalmış gibi sırasında eğri büğrü duruyor.
-''Efeciğim sen en ön sıraya gel çocuğum!''
Efe, kıpkırmızı bir yüzle yerinden doğrulmaya çalışıyor ama oldukça rahatsız olduğu gayet açık:
-''Hocam ben yerimde kalsam olmaz mı?!''
Elif, alaycı:
-''Neden yavrum?''
Efe, zar zor dik durmaya çalışarak geçerli bir bahane icat etmeye çalışıyor:
-''Ben başka sırada yazamıyorum, buraya alışmışım da!''
Onun bu sözleri sınıfın gülmesine neden oluyor. Elif, birden çıkan bu karmaşadan hiç memnun değil:
-''Yaaaa! Çok ilginç ama üzgünüm. Hemen söylediğim yere geçiyorsun!''
Efe, büyük acılar içinde en arkadaki sırasından kalkıyor ön sıraya doğru ilerliyor ama yüzündeki sancının tarifi yok. Onun yerini değiştirmesi üzerine diğerleri de Elif'in dediğini yapıyor. Fakat sınıf oldukça huzursuz, birden ne olduğu bilinmeyen salgın bir hastalığa yakalanmış gibi kıvranmaya başlıyorlar. Önceden belirlenen ikişerli, üçerli gruplar sert bir rüzgarın etkisinde dağılıp gitmişler. Elif, gördüğünden gayet hoşnut. Bir yandan da sizin gittiğiniz yollardan ben uzun zaman önce döndüm diye geçiriyor aklından. Herkesin ip gibi düzgün bir şekilde oturmasını istiyor ve nihayet sınav kağıtlarını dağıtmaya başlıyor. Öğrenciler dağıtılan kağıtlara bakıp kalıyorlar sonrasında. Sadece sınıfın çalışkanı sayılabilecek birkaç öğrenci kalem oynatıyor. Efe ise ön sırada garip bir karın ağrısına yakalanmış gibi sürekli sağa sola yamuluyor. Hani elinden gelse gözleri her yöne uzayacak. Elif onun bu haliyle oldukça eğleniyor. Bir süre masasının yanında ayakta sınıfı gözlüyor. Derken ağır adımlarla yürümeye başlıyor sıraların arasında.
Nihayetinde sırtını duvara dayayıp en arkada duruyor. Bu şekilde baktığında sıraların altına uzanabilecek her el rahatlıkla kendini belli ediyor. Zımba gibi on soru hazırlamıştı. Bazıları da kendi içinde birkaç şıkka sahip aşamalı sorular. Aslında sorular zor da değil ama sadece dersle ilgisi olan öğrencinin çözebileceği sorular bunlar. Elif, sınıfın en arkasında beklerken bazı öğrencilerin dönüp kendine baktığını görüyor. Bakışlarda, artık yerinize oturun, diyen bir anlam var. Keşke iyi kötü çalışsalar diye geçiyor genç kadının aklından. Ufacık bir çaba görse üzerini mutlulukla tamamlayacak. Ama bu sahtekar amaçlara öfkeleniyor. Dürüst olmak bu kadar zor mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
Chick-LitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.