Yaşlı kadın odayı temizlerken kullandığı süpürge ile adeta dövüş yapar bir havada. Arada bir kendi kendine söyleniyor gibi olsa da durum, kızım sana söylüyorum ama gelinim sen anla. Onca tavrına rağmen ciddiye alınmamak da ayrı bir öfke nedeni. Göz göre göre kız elden gidiyor. Ve şu durumda yapması gereken neyse, elindeki en güçlü silah neyse onu kullanıyor kızına karşı:
-''Offf offf zamane bir çeşit bugünlerde! Ana baba sözü dinleyen kalmadı! Ahir zaman işte! Gençler isyankar olacakmış, saygı kalmayacakmış! Ahan da o günler gelmiş bile! Allahım sen bana acı, bana sabır ver!''
Bir an duraklayıp bir tekerleme havasında çıkan sözlerinin etkisini görmek istiyor Elif'te ve ona kaçamak bir bakış atıyor. Elif cumartesi günü miskinliğinde divana uzanmış, gözleri pencereye dönük, gökyüzüne kilitli. Sanki az önceki sözlerin tekini bile duymamış. Onun bu lakayt hali anneyi daha çok kızdırıyor.
-''Duvara söylesem duvar anlardı be!'' laflarını bir tükürük gibi ortaya savuran kadın yeniden tüm gücüyle süpürgeye yükleniyor. Arada bir alnından akan terleri siliyor ve kısa cümleler savuruyor: ''Evladın mı var, derdin var!'' Ayaklarına dolanan elektrikli süpürgenin hortumunu hırsla yana çekiyor ama yine bir gözü kızında. Yeniden başlıyor söylenmeye:'' Bakın hele şuna, hiç beni umursuyor mu?''
Elif ise çok başka bir boyutta. Aklında pek çok insan portresi dönüp duruyor. Kıvanç ve onun yaşadıklarından oldukça etkilenmişti. Kocaman bir ömür yalnız geçer mi, diye düşünüyor sık sık. Geçer elbet ama sevgisiz ve bir başına. Pekiyi bunu kaldırabilir mi? Kararsız. Annesini dinlese nasıl olur?! Yok yok, o hiç olmaz! İnsan sevmediği biri ile sırf evlenmek için bir araya gelmez ki! O ayrı bir sıkıntı. Düşünsenize birbirinize karşı sorumluluklarınız olacak ama çoğu açıdan birbirinize yabancısınız.
-''Bir de kızımızın gece hayatı başladı, alkol almalar falan! Al canımı Yarabbim de kurtar beni bu kederden!'' diyen yaşlı kadının son sözleri bu sefer Elif'in kulağına varıyor, yattığı yerden doğrulup dirseğine dayanarak hafifçe kalkıyor ve annesine bakarak soruyor:
-''Anne sen kiminle konuşuyorsun?!''
-''İltifat buyurup da dinlerseniz sözlerim size hanımefendii!''
Elif şaşkın:
-''Neden canın alınacak?!''
-''Mahsus mu yapıyorsun bunu?! Sanki bilmez gibi. Artık alkole de başladın, senin sonunu hiç iyi görmüyorum!''
Elif annesinin hala geçen günkü davayı sürdürmesinden oldukça rahatsız ve gergin, bozulan sinirleri tiz bir kahkahaya dönüyor önce:
-''Aha ha ha! Sen daha orada mısın? Bilmeyen biri de beni gece gündüz içiyor sanacak, pes ya!''
-''Böyle azar azar başlar hep, babandan bilirim! Oysa o kadar dikkat ettim seni yetiştirirken babana benzeme diye ama demek ki kader! Armut dibine düşüyor neticede!''
Elif:
-''Abart anne, iyice abart! Altı üstü bir tane bira içtim. Hem babamı nerden bulup çıkardın da bu olaya monte ettin yahu?!''
-''Huy evladım huy! Bir çocuk yedi göbek sülaleye çekermiş. Korkuyordum ve korktuğum başıma geldi!''
-''Of anne ya! Sen kendine dert arıyorsun resmen!''
-''Aramaya gerek yok, sen yetiyorsun canıma!''
Elif, annesi ile bu dünyaya çok farklı açılardan baktıklarını biliyor ve ona bazı şeyleri anlatabilmek için uygun sözcükleri arıyor. Bu sırada yaşlı kadın dinmeyen öfkesiyle elindeki süpürgeyi fırlatırcasına yere bırakıyor ve divana oturuyor. Aşırı hararet yapan varlığı bu halini çoktan dışa vurmuştu. Kızarmış yüzü, sinirden açılmış gözleri ve alnında biriken terleri ile kızına bakıyor. Bir bekleyiş içinde, artık gittikçe çıkmaza saran bu gidişatın düzelmesini istiyor. Önce biraz sakinleşmeyi bekliyor, kızı bir şekilde ikna etmeli. Açık pencereden odaya dalan esinti hafiften bir ferahlık taşıyor odaya, kadın suskun kalıyor bir zaman ama fazla da böyle duramaz ki! Dört döndüğü sorunun bir yerinden girmeli olaya:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
ChickLitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.