Önce müthiş bir kapı sesi duyuldu. Öfkeyle, nefretle birinin yüzüne çarpılan bir şekilde hem de. Elif, bir anlık şaşkınlığın ardından koridora çıkıyor, annesini mutfağın kapısında kendine benzer bir halde görüyor. Bakışlarıyla aynı şeyi sordular evvela birbirlerine. Ses üst kattan gelmişti. Acaba deyip durakladılar. Elif toparlandı hemen ve dış kapıya yöneldi, kulağını kapıya dayadı. Sesler geliyordu ama dedikleri anlaşılmıyordu. Bunun üzerine büyük bir kararlılık ile kapıyı araladı ve bunu yaparken de oldukça sessiz olmaya çalıştı. Artık gayet iyi duyuyordu konuşulanları.
-''Benim senin gibi kızım yokkkk! Hangi yüzle buraya geldin sen?!'' diye her an yükselen ses içindeki garip bir düşmanlığı dışarıya kusuyor. Elif dondu bir an, bu ses Gülten'in annesine ait.
-''Anneciğim kötü bir şey yapmadık biz, artık resmen evliyiz, bu akşam düğünümüz var. Ne olur siz de gelin, bitsin bu tatsızlık.'' diyen ses ise biraz Gülten, biraz Beko. Durumu tatlıya bağlamaya çalıştıkları belli ama kadın Nuh diyor, peygamber demiyor!
Elif, kalp çarpıntıları içinde şahit oluyor bu konuşmalara ve beyninde hep aynı soru dolanıyor: ''Değer mi?!
Sonuçta Beko işi gücü olan, sorumluluk sahibi genç bir adam, Gülten onu sevmişti. Ne şimdi anne kriterlerine uymuyor diye kanlı bıçaklı mı olacaklar?! Kadın tutturmuş zengin koca da zengin koca! Bilmiyor sanki doğa kanununu?! Davul bile dengi dengine! Hangi zengin ne yapsın lise mezunu, yirmi sekiz yaşındaki kızını?! Bunlar aklından geçerken asla Gülten'i aşağılamak gibi bir hali yok Elif'in. Sadece dünya gerçeklerine göre düşünüyor. Hem ortada bir aşk var! İki genç birbirlerine deli gibi aşık, üstelik oldukça iyi anlaşıyorlar. Neden sanki tüm bu yaygaralar?! Gülten'in şu yaşamda denk gelebileceği en iyi adam Beko olabilir. Kızı yarı yolda bırakmadı, annesine rağmen bunu yapmadı! Nikah da kıyılmış. Aslında şu anki durum, olmuş işi bozmak!
Elif onlar için çok şey yapmak istiyor ama elinden bir şey gelmiyor çünkü Gülten'in annesinin içindeki yaratık yine ortaya çıkmıştı. Derken yine kapı şiddetle çarpılıyor, tıpkı az önceki gibi. Üst kapının buna rağmen hafifçe çalındığı duyuluyor. Birkaç dakika sonra kapının gıcırtılı, hantal sesi tekrar boşlukta yankılanıyor, ardından da o çok çirkin, bed ses duyuluyor:
-''Siz hala burada mısınız?! Defolup gidin kapımdan!''
-''Anne davetiye getirmiştik sana, düğün bu akşam, ne olur böyle yapma!'' sözlerinde Gülten adeta annesine yalvarıyor ama duyan yok.
-''Hadiii hadiiii yoluna, sen onu şununla kaçarken düşünecektin!''
Gülten'in annesi son bağırışın ardından kapıyı yine yüzlerine çarpıyor. Ondan sonra bir daha çıt çıkmıyor apartmanda. Elif, diğer dairelerdekilerin de kendi gibi olayı dinlediğinden emin. Fakat kimse karışmak istemiyor olana, bitene. Gülten'in annesinden korkuyor sanki herkes. Gerçi haksız da değiller. Kadın koyuverdi mi çenesini oradan hemen kaçacaksınız. Elif, azıcık kapı aralığından merdivenlere bakıyor, onların inmesini bekliyor. Uzun dakikaların ardından Gülten ve Beko görünüyor, demek ki umudu kesmişler. Elif onları görünce hemen fısıltı halinde onlara sesleniyor:
-''Şşşşt gelin buraya, çabukkkk!''
Elif onların içeri girmesi için hızla geri çekildiğinde annesine çarpıyor, demek ki o da arkasından takip etmişti yaşananları. Elif onların bozuk hallerinin etkisinde durakladıklarını görünce ikisini de kolundan tutup içeri çekiyor hızla ve kapıyı örtüyor yavaşça, derin bir nefes alıyor. Sanki onları canavarların elinden kurtarmış gibi heyecanlı.
-''Geçin yavrum, buyurun.'' diyen annesinde de bir tutukluk var. Galiba anne olacak o kadının rezilliği bu kadar ele alacağını ummuyordu. Gülten sessiz sessiz ağlıyor bu arada, Beko ona bakıp bakıp kahroluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRILMA NOKTASI AŞK (Tamamlandı)
ChickLitElif, genç bir öğretmendir ve çok şey yaşadığını düşünmektedir ama zaman ve gelişen olaylar, aslında yaşam deneyiminin ne kadar yetersiz olduğunu ona öğretecektir. Yaşamak, bazen dişle tırnakla direnmektir dünya denen yere.