Üç İki Bir • 3

6.8K 475 159
                                    

Ateş sabah koşusundan eve döndüğünde kapının önünde bekleyen adamının yanında durdu. "Avukat Bey geldi mi?"

"Akşam gittikten 3 saat sonra geldi efendim."

"Beklediğimden daha erken dönmüş, çabuk kovmuşlar demek ki." diye mırıldandı Ateş. Adamının kendisine baktığını görünce kafasını 'önemli bir şey yok' der gibi salladı ve evine girdi. Su içmek için mutfağa girmişti ki Kuzey'i bir şeyler yaparken buldu.

Sessizce kenara geçip ne yaptığına baktı. Bir tane konserve ton balığını baharatlıyordu. "Gören sanki bu evin sahibi sensin sanar."

Kuzey gerisine dönüp baktıktan sonra eline tabağını aldı. "İki ceset daha bulundu."

"Ne?"

Kuzey çekmeden bir çatal alıp tabağının içine koydu ve Ateş'e baktı. "Dün öldürülmüşler. Yahya Dinç ve Eymen Yılmaz. Yüzlerinde yine çapraz var. Tanıyor musun?"

Ateş kafasını bir kez salladı. "Tanıyorum."

"Yakından mı uzaktan mı?"

"Yahya ile bir kez iş yapmıştık, aslında pek iş sayılmaz. Ortak bir düşmanı hallettik. Eymen'le ise yemek yedik. Yahya da oradaydı." Gözlerini Kuzey'e çevirdi. "Yahya çok yaşlıydı, tüm bu işlerden çekildiğini sanıyordum."

"Gökhan hariç öldürülenlerin hepsi yaşlı." diyerek bir çatalı ağzına soktu Kuzey. "En genci Özgür'dü, o da 53 yaşındaydı."

"İki kişi dedin, başka yok mu?"

"Şu anlık iki kişi, akşama kadar başka bir ceset bulunur mu bilmiyorum." Kuzey elindeki tabağı masanın üzerine bıraktıktan sonra Ateş'in bileğini tuttu ve onu mutfaktan çıkardı. "Sana bir şey göstermem lazım."

Ateş bileğinin üzerindeki ele baktıktan sonra bileğini çekti, büyük ihtimalle Kuzey farkına bile varmamıştı. Odasına geldiklerinde Ateş duvara baktı. Sanki polis departmanı gibi bir şema yapmıştı Kuzey. Üzerinde öldürülen kişilerin fotoğrafları vardı ve o fotoğrafları ok gibi gösteren kırmızı ipler. "Sabaha kadar bununla mı uğraştın? Ayrıca neden tam ortada benim fotoğrafım var?"

"Çarşamba günü ilk öldüren kişi Özgür'dü." diyerek elini Özgür'ün fotoğrafının üzerine koydu Kuzey. "Gece saat birde. Sabah seninle buluştuktun bir saat sonra, yani saat tam iki de Zekai abiyi öldürdüler ve bir saat sonra yani üçte Gökhan'ı. Gece bir, sabah iki ve üç. Tam üç kişi."

"Bilerek mi yoksa tesadüf mü?"

Kuzey bu sefer de elini Yahya'nın fotoğrafının üzerine koydu. "Dün öğlen ikide Yahya öldürüldü ve bir saat sonra, yani üçte, Eymen. İki kişi. Birinci gün üç kişi, ikinci gün iki kişi." Gözlerini Ateş'e çevirdi. "Belki de bir ritüel."

"O zaman üçüncü gün, yani bugün, saat üçte bir kişiyi mi öldürecek?"

Kuzey sağ elinin başparmağı ve orta parmağını şıklattı. "Kesinlikle."

"İyi ama bu çok saçma." dedi Ateş kollarını göğsünde birleştirirken. "Bu katil her kimse beni taklit etmiyor mu? Benim böyle bir ritüelim yok."

"Senin adamı çırılçıplak bırakıp ellerini arkada bağlamak gibi bir ritüelin de yok. Katil her kimse öldürdüğü kişileri soyuyor, bileklerini arkadan bağlayıp yüzüstü bırakıyor. Bulan kişiler bu şekilde buluyor."

"Benimle ilgili olan tüm bilgileri sana Adem mi verdi?"

"Konumuz şu an bu değil." dedi Kuzey elini Ateş'in fotoğrafının üzerine koyarken. "Fark ettiysen hep tanıdığın kişiler öldürülüyor Ateş. Tüm maktullerle en az bir kere konuşmuşluğun var, bugünkü kişinin sen olmayacağının bir garantisi yok." Elini tahtadan çekip Ateş'e doğru adımlamaya başladı. "Bilip de bana söylemediğin çok şey var değil mi?"

hemofili , GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin