Ateş ve Kuzey hiç oyalanmadan karakolun önüne geldiklerinde onları bahçede sigara ve kahve için savcıyla başkomiser karşılamıştı. Emir komiser kaşlarını çatıp ikisinin yanına geldi. "Ne işiniz var sizin burada?"
Kuzey, Ateş'in bir şey demesine müsade etmeden lafa girdi. "Öyle geçiyorduk, dışarıda sizi görünce gelmek istedik komiserim."
Bu sırada elinde karton bardak ile gelen savcı kaşlarını çatarak Kuzey'in boynuna baktı. "Boynunuzu kim sıktı?"
Hem Emir başkomiserin hem Ateş'in gözlerini Kuzey'in boynuna kaydı. Gömlek ile kapatmaya çalışsa da üstten biraz belli oluyordu. "Özel hayatımla ilgili bir şey." dedi Kuzey oldukça sakin bir şekilde.
Komiser tek kaşını kaldırdı. "Parmak izi o, birisi sıkmış boynunu işte."
"Burada size cinsel hayatımdan mı bahsedeyim?" diyerek iki kaşını kaldırdı Kuzey. Başkomiserin yüzü kırışırken savcı gözlerini kapattı.
Ateş ise kaşları çatık bir şekilde Kuzey'e baktı.
"Kalçanda neden sigara yanığı izleri var?"
Kuzey'in çatık kaşları daha fazla çatıldı. "Kalçama mı baktın sen?"
Ateş oturduğu yerden kalkıp Kuzey'in üzerine doğru yürümeye başladı. "Neden baktığımı sana açıkladım, şimdi de sen açıkla. Neden kalçanda sigara yanağı izleri var Avukat Bey?"
"Fantezi." dedi Kuzey sakin bir şekilde. "Kız arkadaşımdan böyle bir şey yapmasını istemiştim."
Ateş, Kuzey'in yüzüne karşı derin bir nefes bıraktı. "Fantezi demek? Ne diyorsun kız arkadaşına? 'Kıçımın üzerinde sigaranı söndür' "
"Evet, tam olarak bunu söylüyordum."
Onların daha sonrasında neler konuştuğunu duymamıştı bile. Komiser ve savcı içeriye giderlerken Kuzey, Ateş'e yaklaştı. "Katil birazdan gelecekmiş, bu kapıdan alacağız diyorlar ama yalan. Arka kapıdan alacaklar."
"Harika bir şekilde yalan söylüyorsun."
Kuzey tam adım atacaktı ki olduğu yerde durup Ateş'e baktı. "Evet, ben mafya avukatıyım. Dürüst bir insan olsam davaları nasıl kazanabilirim?"
Ateş kahkaha mı atsa yoksa Kuzey'in suratına bir yumruk mu atsa bilemedi. "Bir de sana güvendim, çok yanlış insana güvenmişim."
"Sana söylediğim yalanların hepsi senin iyiliğin için." diyerek ona yaklaştı Kuzey. "Şimdi gidip şu katile bakalım, bunu sonra konuşuruz."
"Bana defalarca kez yalan söylediğini kabul ediyorsun yani?"
"Bunu mu tartışalım şimdi?"
"Bundan sonra sana nasıl güveneceğim?"
"Sen bana güveniyor muydun?" Bir polis arabası arkaya giderken Kuzey hafifçe Ateş'in koluna vurdu. "Geldi seninki, gidelim."
Kuzey hızlı adımlarla arkaya giderken Ateş de onu takip etti. Uzaktan bir süre iki polisin tuttuğu adamı izlemeye başladı. En fazla 35 yaşında duruyordu. Uzun ama zayıftı, fazla zayıf. Kollarında jilet izleri vardı, yüzü sakal ile kaplıydı. "Ben yapmadım, ben kimseye öldürmedim." diyerek polislerden kaçmaya çalışıyordu.
"Bu adam öldürmüş olamaz." dedi Ateş kafasını iki yana sallarken. "Çok zayıf, onları iz bırakmadan kaldırıp soyamaz. Bu işin içinde başka iş var."
"Öğreniriz." diyerek polislerin peşinden içeriye girdi Kuzey. Birkaç adım atmıştı ki Emir başkomiser hızla onun kolundan tutup durdurdu. "Nereye Kuzey Bey?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hemofili , GAY
Teen Fiction"Hemofili hastalığı olan birine göre biraz fazla riskli birinin avukatlığını yapmıyor musun?" Kuzey birkaç saniye duraksadı, 'bu bilgiyi nereden öğrendin?' gibisinden sorular sormayacaktı. Kalıplı adama baktı, hafifçe gülümsedi. "Risk almaktan hiçbi...