Ateş bir bezi ıslatıp uykuya dalmış olan sevgilisinin yanına geldi ve yatağın yanında diz çöküp elindeki bezi Kuzey'in baldırından aşağıya doğru sarkan menülerin üzerine koyup temizlemeye başladı. Çok hafif dokunduruyordu, canını yakmaktan korkar gibiydi.
Kuzey'in yüzü kırışmıştı. Kalın ama şekilli kaşları çatıldı en başta, sonra gözlerini sımsıkı kapatıp bir şeyler fısıldamaya başladı. Ateş bezi onun teninden çekip yüzüne yaklaştı ve dudağını Kuzey'in kıpırdayan dudaklarına götürdü. "Lütfen." diye fısıldamıştı Kuzey sessizce.
Ateş elini onun saçlarına koyup geriye doğru itelemeye başladı. Kuzey'in yüz ifadesi yumuşamaya başladı en başta, sonra göğsü inip kalktı ve tekrardan derin bir uykuya daldı. Ateş tebessüm ederek onun alnına bir öpücük bıraktı bedenini biraz daha temizledikten sonra üstünü örtüp odadan çıktı.
Aşağıya indiğinde kapının önündeki bir adamını yanına çağırdı. "Gizli kameraları yerleştirdiniz mı evin etrafına?"
"Yerleştirdik efendim." dedi adam başını bir kez sallarken. Sonra başka bir şey demeden önce etrafına bakındı ve gözlerini Ateş'e çevirdi. "Bir de size bir şey söylemek istemiyorum."
Ateş iki kaşını kaldırdı. "Söyle."
"Siz Kuzey Bey ile eve geldikten sonra Kuzey Bey bir saat sonra dışarıya çıktı efendim."
"Nasıl?" dedi Ateş yüzünün sol kısmını adama hafifçe çevirirken. "Hayır, o uyudu."
"Kendi gözlerim ile gördüm efendim, tam kameraları yerleştirirken Kuzey Bey ön kapıdan elini kolunu sallayarak çıktı. Saat dört gibi de geri döndü."
Ateş hızla duvardaki saate baktı. Zaten bir saat önce uyanmışlardı, yani beşte. İkisi aynı anda yatmalarına rağmen Kuzey uykusunu alamadan kalkmıştı, dinç değil yorgundu.
Şimdi sebebi anlaşılmıştı.
"Tamam Sabri." dedi Ateş gerisindeki koltuğa otururken. "Çıkabilirsin."
Adam tekrardan yerine geçtiğinde Ateş elini çenesine koyup kaşımaya başladı. Kuzey'in kendisinden birçok şey sakladığını biliyordu, sırlarla dolu olduğunun farkındaydı ve onun üstüne gitmek istemediği için ısrarcı olmuyordu fakat Kuzey son derece ciddi sırlar saklıyordu bedeninde, omuzlarında ağır yükler taşıyordu. Ateş tek elini dizinin üzerine koyup parmaklarını dizine vurmaya başladı, bir şekilde o yükleri Kuzey'in omuzlarından almalıydı.
Belki Emir komiser ile buluşmaya gitmiştir diye geçirdi içinden, bu çok muhtemeldi. Fakat tek başına, kimseye haber etmeden gitmesi Ateş'i hem sinirlendirmiş hem kırmıştı. Böyle tehlikeli bir zamanda tek başına bir yere nasıl gidebilirdi? En azından korumaları yanına alabilirdi.
Kuzey'in iyiliği için yapması gereken neyse yapayacaktı.
.
Kuzey gözlerini açtığında sabah olmuştu bile. Tüm akşam boyunca uyumuştu anlaşılan ve Ateş yanında değildi. Yataktan destek alarak kalktığında kalçasına tatlı bir sızı girdi ama birkaç saniye sonra geçti. Üstü ve yatak temizlenmişti ama hâlâ çıplaktı. Ateş'in odasında olduğu için onun dolabına doğru ilerleyip baksır, eşofman altı ve ince bir tişört aldı kendisine. Sonra elini yüzünü yıkayıp aşağıya indi.
Şaşırdığı şey Ateş'in gömlek, ceket, kumaş pantolon ile ayakta durmasıydı. Normalde de evin içinde gömlek pantolon dolaşırdı ama ceket olmazdı üzerinden. "Sevgilim, bir yere mi gidiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hemofili , GAY
Teen Fiction"Hemofili hastalığı olan birine göre biraz fazla riskli birinin avukatlığını yapmıyor musun?" Kuzey birkaç saniye duraksadı, 'bu bilgiyi nereden öğrendin?' gibisinden sorular sormayacaktı. Kalıplı adama baktı, hafifçe gülümsedi. "Risk almaktan hiçbi...