Dışarıda en az otuz adamın bulunduğu bir eve geldiklerinde Kuzey dikkatlice etrafa bakınmaya başlamıştı. Ateş önde dik duruşu ile birçok adamın kendisine hayran hayran bakmasını sağlarken, Kuzey kaç tane adamın kapıda beklediği saydı. 34 tane adam vardı ve hepsinin tek dikkati Ateş'in üzerindeydi. Kuzey iki adımla Ateş ile arasındaki mesafeyi kapattı. "Adamlar sana hem hayranlık hem korku ile bakıyorlar."
Ateş yüzünü çevirmeden Kuzey'e kısa bir bakış attıktan sonra açılan kapıdan içeriye girdi ve gülümseyerek üstüne doğru gelen adamın elini sıktı. "Merhaba Necati."
"Ateş'im hoş geldin, seni yeniden burada görmek ne güzel."
Kuzey adama baktı. 58 yaşından genç değildi, elinde kehribar bir tesbih tutuyordu. Siyah takım elbisesi güzelce ütülenmişti. Gözlerini adamın yüzüne çevirdiğinde, adamın birisi mavi birisi beyaz olan gözlerini gördüğü anda olduğu yerde donup kaldı ama bunu kimseye belli etmeden hızla kendisini toparlayıp kendisini sorgularca bakan adama elini uzattı. "Kuzey Öztekin, Ateş Bey'in avukatıyım."
"Avukat Kuzey Öztekin." diye mırıldandı adam Kuzey'in elini tutarken. Diğer elini Kuzey'in çenesine koyup onun yüzünü sağa sola çevirdi iki gözünü de kıstı. "Seni bir yerden gözüm ısırıyor ama-"
"Adem Agir'in davasından." dedi Kuzey hızla. "Onun avukatlığını yaptım."
"Demek öyle." diyerek elini Kuzey'in yüzünden çekti ama bir eli hâlâ Kuzey'in elini tutuyordu. "İpten Adem'i alan avukat sensin demek ki?" Birisi mavi birisi beyaz olan gözlerini Kuzey'in eline çevirdi. "Avucunun içi neden terledi Kuzey'im?"
Camgöz geliyor.
Camgöz kim?
Benden sana tek tavsiye. O adamı gördüğün anda kaçıp saklan.
Onu nasıl tanıyacağım?
Tanırsın.
Kuzey adam deyince fark etti avucunun içinin terlediğini, hafifçe gülerek elini adamın elinden çekmeye çalıştı fakat adam tutuşunu sertleştirdiği için çekmekten vazgeçti. "Davada sizin adamlarınızdan biri beni topal bırakmakla tehdit etmişti, ondan olmalı."
Necati büyük bir kahkaha atıp elini Kuzey'in elinden çekti ve yandaki adamından bastonunu ister gibi elini uzattı. "Şimdi misafirsin, başımın üzerinde yerin var."
Ateş elini Kuzey'in sırtına koyup bir kez okşadı. "Avukat Bey, buraya gelme sebebimiz Necati ve Selman'ın abi kardeş olması."
"Gerçekten mi?" Kuzey gözlerini Ateş'ten Necati'ye çevirdi, bir elini hâlâ pantolonuna silip terini yok etmeye çalışıyordu. "Başınız sağ olsun."
"Dostlar sağ olsun." diyerek arkasını döndü adam ve yürümeye başladı. "Kardeşimle yıllardır konuşamadım, küstük biz. Kırgınlığımız büyük. Yine de yarın gideceğim cenazesine, son duasını okuyup hakkımı helal edeceğim."
"Necati, öldürülen diğer isimleri duymuş olmalısın." dedi Ateş boş koltuğun tekine otururken. Yanına da Kuzey'i oturtmuştu. "Hepsinin uyuşturucu ile bir bağlantısı vardı ama Selman'ın yoktu. Yani, en son bıraktığımda yoktu. Senin bildiğin bir şey var mı?"
"Oğlum, bize oradan üç çay bardağı tavşan kanı çay getir." diyerek yanındaki genç adamı yanından gönderdi Necati. Sonra gözlerini Ateş'e çevirdi. "Yok Ateş, bizde o beyaz toz yoktur. Ne satış ne alış ne kullanış. Biz tamamen karşıyız ona. Selman'ın da yoktu, eminim."
"İki haftada 12 kişi öldürüldü ve 11'i de uyuşturucu ile uğraşıyordu. Biz de acaba uyuşturucu ile uğraşanları öldüren biri mi bu katil diye düşündük. Selman soru işaretlerine soru işareti kattı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hemofili , GAY
Teen Fiction"Hemofili hastalığı olan birine göre biraz fazla riskli birinin avukatlığını yapmıyor musun?" Kuzey birkaç saniye duraksadı, 'bu bilgiyi nereden öğrendin?' gibisinden sorular sormayacaktı. Kalıplı adama baktı, hafifçe gülümsedi. "Risk almaktan hiçbi...