23

304 12 0
                                    

Ilgazın kalbime dayadığı kulağı uyuşma derecesine gelince geriye çekildi ve ofladı "Az daha dayansa olmazdı sanki!" Ona kıkırdarken bana baktı "Yavrum sen uyumadın mı hala?"

Başımı salladım ve ona doğru döndüm "Aklıma binlerce sorun soktuğun için uyuyamadım."

Benim gibi yattı "Ne sokmuşum o kadar senin tatlı aklına?"

Sırt üstü yatıp nefesimi verdim ve tavana baktım "Bir çocuğa daha hazır mıyım? Asya bir kardeşe hazır mı? Sen işe başladığın zaman çok az eve geleceksin ve ben işe geri dönmeyi bile düşünmeyeceğim. Anlayacağın benim kariyerim biter."

Bana yaklaştı ve yüzüne bakmamı bekledi. Ona doğru baktığımda güldü "Saçmalama Burcu. Annemler var onlarda bakabilirler."

"Al işte Ilgaz." yatakta oturdum kollarımı bağlayıp arkama yaslandım "Asya zaten onlarla büyüdü. Çok yalnız kaldı. Sen zaten yoktun. İkinci çocukta da mı aynısı olucak? Ben işi bırakmayı göze aldım sen hala annemler var bakar diyorsun! Bu yüzden olmaz!"

Sessiz ama bastırarak söylediğim şeylerle geriye çekildi ve kollarını başının altına alıp tavana baktı.

Haklıydım bence. İstediği başka bir şeyse söylerdi ama bir çocuk daha istemesini anlamıyordum.

"Bak Ilgaz-"

"Haklısın Burcu tamam. İstemiyorum bir şey özür dilerim. Düşünemedim işimizi. Yoğun olucaz yalnız kalıcak evet. En doğrusu böyle devam etmek." dedi sözümü keserek ve sol tarafına dönüp yattı.

Nefesimi verip yüzümü yolarcasına kaşıdım. "Ayrıca ben düzenli olarak ilaç kullanıyorum. Bu sağlıklı olmaz."

"Burcu tamam üzülmiyim diye uğraşıyorsun farkındayım. Sorun yok iyi geceler."

Bir mesaj gibi konuştuğu için sinirlenmiştim. Bilerek mi yapıyordu bilmiyorum ama kolayca sinirlenmiştim. Nefesimi verdim ve üzerimdeki örtüyü kaldırıp yataktan çıktım. Çıplak ayağımla odadan dışarıya adımlarken Ilgaz seslendi.

"Nereye?"

Ona bakmadan çıktım ve ardımdan kapıyı kapattım. Merdivenleri inerken diyer yandan geceliğin iplerini düzeltiyordum. Sinirle solumamı hesaba katmazsak adımlarımda yere sertçe çarpıyordu.

Mutfağa girip su doldurdum ve bardakla bahçeye çıktım. Soğuk havayı bir nefeste içime çektim. Yavaşça verirken gözlerimi araladım ve koyu renkte olan gökyüzüne baktım. En azından sinirlerime hakim olma becerim vardı.

Bahçe ışıklarının aydınlattığı yerdeki balonu gördüm. Patlamış orada kalmıştı. Elimdeki bardağı masaya koydum ve oraya gidip balonu elime aldım. Ona öylece bakarken yeşilliklerin ardından fırlayan kediyle geriye doğru adımladım fakat ters basınca yere kapaklandım.

Ağzımdan kopan ufak çığlık ve ardından Ilgazın sesiyle yere uzandım.

"Burcu!"

Ayak bileğimi tutup inlemeye başladım "Hayır ya hayır ya."

Yanıma geldiğinde bileğimi tuttu "Hastaneye gidelim."

"Ay hayır."

Ofladı ve beni kucağına alıp eve girdi. Ardından balkon kapısını kapatırken hızla beni üst kata çıkardı ve odamıza girip yatağa oturtturdu "Eşyalarını getiriyorum hemen." hızla giyinme odasına gittiğinde yatağa uzanıp bileğimi tutmaya devam ettim.

"Ilgaz bu niye bu kadar ağrıyor." oflamaya devam ediyordum.

Yanıma döndüğünde elimi ayağımdan çekti ve dokunup acı derecemi ölçtü. Son dokunduğu yerde acıdığında inledim ve sıcak dudaklarını oraya bastırdı. Elimden tutup yatakta oturmamı sağladı ve eşofmanı bacaklarımdan geçirdi. Gözlerimden akan sıcak yaşlar yüzümü yakarken Ilgazın elini tutup sıktım. Üzerime tişörtü de giydirdiğinde telefonu alıp Gayeyi aradı. Çok sürmeden açmıştı

"Gaye bize geliyorsun ve Asyanın yanında duruyorsun acele et."

Kızın herhangi bir cevap vermesini beklemeden telefonu kapattı ve beni kucağına alıp aşağıya indi. Evden çıktığımız gibi arabayı açtı ve beni bindirip yan koltuğa geçti.

"Uyuştu resmen." dedim dişlerimi sıkarak.

Bir yandan kalçam sızlarken rahat oturmak mümkün değildi. Toprağa düşmüştüm ve fena acımıştı.

"Burcu niye dikkatli yürümüyorsun?"

Ellerimi birbirine vurdum "He suçlu benim yani?"

"Öyle demedim."

"Bal gibi de öyle dedin. Bir sorar insan nasıl oldu diye."

Hiddetle soluduğunu duyduğumda hastaneye gelmiştik. O taraftan inip benim yanıma geldi ve kucağına alıp içeriye girdi.

Bize doğru koşan beyaz önlüklü kadın "Neyi var?" diye sordu.

"Bileğini burktu."

Bir tekerlekli sandalyeye oturttuğunda kadın beni arka odalardan birine götürdü ve sedyeye oturtup inceledi.

Acıdan mırıldanırken gözlerimi kapattım.

"Bir arkadaşımı yönlendiriyorum hemen jel sürüp sarsın. Büyük ihtimal burkulma şişlik var çünkü. Yine de bir röntgen çekelim aklımız kalmasın."

Çıktı ve çok geçmeden bir adam içeriye girdi. Güler yüzle yaklaştığında zoraki gülümsedim.

"Kusura bakmazsanız nasıl oldu diye sorucam. Çünkü..." dedi ayağıma jel sürerken ".. gecenin üçünde ne olmuş olabilir yani?"

"Sanane kardeşim? İşini yap git!"

Ilgazın sert tavrıyla adam kaşlarını kaldırıp dudağını ısırdı ve işini yapmaya devam etti.

"Kusura bakmayın benim bey biraz sıkıntılı. Kendi dahi sormadı nasıl olduğunu zaten." dediğimi güldü ve ayağımı sarmaya başladı "Ya kedi bir anda karşıma çıktı. Bahçedeydim. Ödüm koptu. Geriye adımlarken ters bastım ondan böyle oldu. Hiç beklemediğim yerden çıktı."

Adam kahkaha attı ve zarifçe ayağımı bıraktı "Aman dikkatli olun. Çok geçmiş olsun." bana yaklaştı "Allah bu beyle size sabır versin."

Onun dediğine kıkırdarken odadan çıktı ve Ilgaz dik dik bana baktı. Başımı salladım "Ne var?"

Odadaki sandalyeye oturdu ve arkasına yaslanıp kollarını bağladı. O sırada onu inceledim. Siyah şort ve beyaz tişörtü vardı. Ayakkabılarını ne ara giydiğini bilmiyorum ama benimkiler çıplaktı.

Sarılı olmayan ayağımı kendime doğru çektim ve sedyeye yan şekilde uzandım "Hastane ortamı iyiymiş sanırım ya."

"Ya?"

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve başımı salladım. İçeriye Oğuz girdiğinde neşem yerine gelmişti. Yanıma yanaştığında ona sarıldım "Ay canım kuzenim."

"Burcu başın bir beladan kurtulsun be kızım be." Ilgaza döndü "Klasik Burcu sakatlanmasına şahit ol abi." beni işaret etti "Her 5 ayda bir o ayak incinir. Hep ben giderdim ayağına hayret gelebilmiş hastaneye."

Saçlarımı geriye itikledim "Soran mı oldu sanıyorsun?" gözlerimi kısıp Ilgaza baktım "Hiçbir şeyi sormama modu açık eniştenin."

İkimize baktıktan sonra aramıza girdive ayağıma baktı "Güzel sarmışlar. Siz eve gidin. Kırık olduğunu düşünmüyoruz zaten. Ben akşam gelir bakarım ters bir şey fark edersem gelir çektiririz röntgeni."

Omzundan tutunup ayağa kalktım "Hayırlı nöbetler Oğuzum." Ilgaz hızla koluma girdiğinde ona ters ters baktım ve bir şey demeden yardım etmesine izin verdim.

IlBurAsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin