Eve geldiğimizde Asyayı elini yıkaması için yukarı yolladım. Bende peşinden çıkarken bir yandan organizatör ile konuşuyordum.
"Yarın sabah her şeyin burada olmasını istiyorum."
-Tamamdır Burcu Hanım.
"Pastaneyle konuştunuz değil mi?"
-Evet istediğiniz her şeyi söyledim. Sabah onlarıda getiricez.
"Fıstıklı bir şey olmasın lütfen."
-Evet bunu da not almıştım.
"Sabah görüşürüz o zaman."
-İyi günler efendim.
Telefonu kapatıp Asyanın odasına girdim ve üzerini değiştirdim.
Saçından tokasını çıkardığında ona baktım. Bunu normalde yapmazdı neler oluyor?
"Neden çıkardın hayatım?"
"Babam geliyor artık ona ihtiyacım yok."
Dudağımı ısırdım ve etrafa bakınıp tekrar ona döndüm "Aç mısın?"
Başını olumsuzca salladı gözleri yorgunluktan açılmıyordu.
"Tamam biraz dinlen o zaman. Sonra ödevlerini yaparız."
Yatağına yatırıp üzerini örttüm ve odayı toparlayıp kendi odama geçtim.
Ilgazın artık bizimle olucak olması beni sevindiriyordu. Umarım her şey yolunda giderdi.
Diğer yandan iş hayatımda ilginç durumlar vardı. Kayıp dosyalar. Önemli olmalarının yanı sıra karşı taraf yakında hapisten çıkacaktı. Bu bir tesadüf olamaz.
Aşağıya inip çalışma odama girdim. Küçük bir odaydı ama güzel dizaynla ferah görünüyordu.
Rafları, çekmeceleri, dosya içlerini her yeri kontrol ettim. Yoktu bir şey.
Cebimde telefonun titremesiyle ufak bir kalp çarpıntısı geçirsemde hemen açtım.
"Efendim Ilgaz."
-Sesin niye böyle geliyor bir sorun mu var?
"Hayır yorgun hissesiyorum sadece. Bir şey mi oldu?"
-Çantanı arabada unutmuşsun. Kapıdayım.
"Geliyorum."
Telefonu kapatıp çalışma masasına bıraktım ve kapıyı açmaya gittim. Açtıktan sonra Ilgazın girmesini beklerken kapıya yaslandım.
Bana bakarak içeriye girdi ve yüzümü ellerinin arasına aldı "Gözlerini zor açıyorsun Burcu."
Yüzümü çektim ve çalışma odasına geri gittim. Kapıyı kapatıp arkamdan geldi ve gördüğü dağınıklık karşısında öylece kaldı.
Yere oturdum ve etrafa bakınıp nefesimi verdim.
Ilgaz kağıtları bir araya toplayıp kendine yer açtı ve karşıma oturdu.
"İşlerle ilgili bir sorun mu var?"
"Halledebileceğim bir şey takma kafana."
Dalga geçip geçmediğime baktı ve ellerimi tuttu "Halledemediğin için bu haldesin Burcu. Anlat."
"Arşivde dosyalar kayıp. Belki de benim yükselmemi sağlayan en önemli dava oydu."
"Bir kopyası yok mu?"
Ona baktım "Kopyasıyla beraber yok zaten."
"Böyle bir şeyin olması normal mi?"
"Değil Ilgaz! Sorun da bu zaten. Kim arşive girebilir? Benim odama gizlice girip alabilir? Belki eve getirmişimdir dedim ama yok. Sadece notlarım var o davayla ilgili."
"Tamam baika bir yerden ulaşabilirsin değil mi onlara?"
Başımı kaşıdım "Evet."
"E tamam."
Nefesimi verdim "Dilekçe tutmam lazım. Dosyaları kaybettiğime dair. Bununla ilgili soruşturma açabilirler. Müvekkilim şikayetçi olursa ya da karşı tarafın haberi olursa falan."
"Tanıdıkla halletmen lazım. Uğur yapabilir bunu."
"Ondan yardım istemem."
"Burcu elin kolun bağlı durmaktansa Uğura söyle."
Bir süre ona baktım. Haklıydı en kolay ulaşabilecek kişi oydu. O dosyalara ulaşmam lazımdı.
Yavaşça kalkıp telefonumu aldım ve geri oturdum. Zar zor o tuşa bastığımda ilk çalışında açtı.
-Burcu? Bir sorun mu var?
"Uğur..."
-Dinliyorum.
"Senden bir şey isteyebilir miyim?"
-Tabii ki.
"İnanmak istemeyebilirsin ama benim çok önemli bir davamın dosyaları kayboldu. Kopyasıyla beraber."
-Kayboldu mu? Ne zamandır yok?
"Yeni fark ettim bilmiyorum. Adliyeye gidip bunu söyler-"
-Sakın sakın söyleme ben halletmeye çalışırım. Dava adı.
"Ali Öztürk-Tuncay Dereli"
-Tamam ben sana geri dönüş yapıcam.
"Teşekkür ederim."
-Daha bir şey yapmadım. Benden haber bekle.
"Tamamdır."
Telefonu kapattığımda elim titriyordu. Ilgaz ellerimi tutup öptüğünde ona doğru yaklaşıp sarıldım.
"Bak bir şey olmadı."
"Uğur belkide ilk defa beni terslemedi."
Dediğime güldü ve beni geriye çekti "Buraları toparlayalım."
Başımı salladım ve tüm kağıtları masaya koyduk. Onların yeri çekmeceydi. Kitapları sırasıyla raflara dizdik ve birkaç dosyayı yerleştirdik.
Tüm kağıtları birbiriyle alakalı olanlar seçip düzenledim ve çekmeceye koydum. Birkaç yere düşürdüğüm şeyleri de masama yerleştirdikten sonra bravo çakışması yapıp sarıldık.
"İyi ki varsın."
Saçlarımı okşadı "Sende bir tanem."
Boynuma bıraktığı öpücükle geriye çekildi ve yüzümü ellerinin arasına aldı "Benim halletmem gereken şeyler var. Kendine fazla yüklenme ilaçlarını iç."
Başımı salladım.
Onu yolcu ettikten sonra da Asyanın yanına gidip uzandım. Biraz uykunun iyi geleceğini düşündüm.