Yemekten sonra mutfağı toplarladım ve tekrar bahçeye çıkıp fenerlerle beraber masada oturduk.
Hava baya kararmıştı.
"Şimdi ben dileğimi tutup bunu uçurtma gibi uçuracak mıyım?"
Başımı salladım "Hayır bir tanem." daha önceden hazırladığım kağıtları gösterdim "Buraya dileğini yazıcaz ve fenere bağlicaz. Sonra altındaki mumu yakıcaz ve kendi kendine uçacak."
"Hadi bir an önce yapalım. Babam hemen görsün."
Hepimiz birbirimize baktık. Asyayı kucağıma aldım.
"Ne yazalım annecim?"
Düşünür gibi yaptı "Doğum günümde babam gelsin ve bir daha hiç gitmesin ve babaannemi sevindirsin ve halamı güldürsün."
İkisi de kıkırdadığında ben Asyanın dileğini kağıda yazdım. Sonra kendim içinde bir şey yazıp kağıtla kalemi Gayeye verdim.
Hepimiz bir şeyler yazdıktan sonra fenerlere bağladık. Pembe olan Asyanınkiydi ilk onu uçurduk.
"Şimdi halan mumu yakıcak ve üçten geriye sayıcaz."
Bir ucunu o diğer ucunu ben tutuyordum. Başıyla onaylayıp halasının yakmasını bekledi.
Gaye eğildi ve mumu yaktı.
"Üç..iki..bir"
Diye saydıktan sonra feneri bıraktık. Yavaş yavaş havalanmaya başladığında Asyayı kucağıma aldım ve fenerin gidişini izledik.
Koyu renkte olan gözyüzünü aydınlatıyordu.
"Ne olur mesajımı al baba."
Onu öptüm. Hala fenerini izliyordu. Annemlere baktığımda masaya oturmuş Asyayı izliyorlardı.
Yan bahçenin avlusunda Ilgazı gördüğümde o da uçan feneri izliyordu. Başını bize çevirdiğinde ağladığını fark ettim.
Göz yaşlarını silip gülümsedi ve bahçeden ayrıldı.
"Anne hadi sizinkileri de uçuralım."
Asyanın büyük ısrarı sonucu onu indirdim ve diğer fenerleri de uçurduk. Biraz bahçede oturup lafladıktan sonra Asyanın kucağımda uyuya kalması sonucu annemler kalktılar.
Gaye Asyayı odasına çıkarmamda yardım etti ve onları yolcu etmek için kapıya geçtim.
"Bizi hiç bir zaman yalnız bırakmadığınız için teşekkür ederim."
Annem kolumu tuttu "Elbette yanında olacağız. Biz bir aileyiz kızım."
"Evet abla. Asıl biz sana teşekkür ederiz. Asya gibi bir kız yetiştirdin ve ailemize neşe getirdin."
"Her şey yoluna giriyor çok şükür." diyerek yüzünü ovuşturan anneme sarıldım ve onları yolcu ettim.
Bahçedeki bardakları almak için çıktım. Fenerler ortalıkta görünmüyordu. Her şeyi içeri koyduktan sonra bahçe kapısını kapattım.
Telefonum titrediğinde arayanın Ilgaz olduğunu gördüm ve bekletmeden açtım.
-Kapıdayım.
Telefonu kapatıp kapıyı açmaya gittim. İçeri girdiği gibi kollarımı boynuna doladım. Beni öptü ve kapıyı kapattı.
"Karıcım şuan karşında aç bir kocan var. Seni bile yer o derece."
Ona güldüm ve mutfağa götürdüm. Yemeğini mikrodalgada ısıtıp Asyanın yaptığı pastadan çıkardım.
Yemek ısındığında çıkarıp masaya koydum ve karşısına oturdum.