Eve girdiğimizde kapıda bekleyen iki çift gözle kala kaldık. Asyanın neden uyanık olduğunu düşünebilecek durumda değildim. Kapı girişindeki ufak yere oturdum. Asya Ilgazın boynuna atladı "Gittin sandım." dedi.
Ilgaz onun saçlarını okşarken ben yalnızca onları izledim. Gaye omzuma dokundu "İyi misin abla?"
Başımı salladım "Şurdan terliklerimi uzatır mısın?"
Gösterdiğim yerden terlikleri önüme koydu. Ondan destek alıp kalktım. Ilgaz bir şeyler söylüyordu ama duymuyordum. Ayağım sızlıyordu başım zonkluyordu kalbim acıyordu.
Gayenin kolundan çıkıp merdiven korkuluklarına tutunup yukarıya çıkmaya çalıştım. Çok zorlandığımı fark ettiğimde basamağa oturup ayağımı uzatarak biraz bekledim.
Ilgaz aşağıdan bana baktı ve Asyayı kucağından indirdi.
"Baba benimle yatarsın değil mi?"
Gözlerini benden ayırıp Asyaya baktı ve eğildi "Bebeğim annenin durumunu görmüyor musun? Eminimki fark etmemişsindir yoksa merak ederdin ne oldu diye değil mi?"
Asya sonunda bana bakmayı başardığında baştan aşağıya inceledi. Ilgaza baktı ve tekrar bana döndü. Niye iki yabancı gibiydik. Niye öyle bakıyordu bilmiyorum.
Basamakları adımladı ve yanıma gelip aktığının farkında olmadığım yaşlarımı sildi "İyi misin anne?"
Başımı olumsuzca salladım. Ona hep iyiyim demiştim. Her zaman dik durmuştum ama artık bunu yapamayacaktım.
"Çok canım acıyor." minik elleriyle yüzümü okşadı "Ama belki bir öpücüğünle acım geçebilir?" dedim gülümsemeye çalışarak. Bana yanaştı ve yanaklarımdan öptü. Önceden olsa her yerimden öper beni darlardı.
"Geçti mi acın?"
Hayır.
"Geçti güzelim." gözlerimi sildim ve Ilgaza baktım "Onu yatır. Yanında ol."
"Burcu.."
Asyaya baktım "Baban sana Küçük Prens'i okuyacakmış. Hadi tut elinden götür odana."
Gülümseyerek kalktı ve Ilgazın elini tuttu. Ilgaz bana bakarak başını sallarken Asya onu adeta sürüklüyordu.
İkiside gözden kaybolduğunda Gaye yanıma oturdu "Niye Asyayı kendinden uzaklaştıyorsun?"
Güldüm "O uzaklaşmak istiyor çünkü." Gayeye baktım "Ben içimdeki çocuğu aşamadan çocuk yaptım. Ona sahip çıkmaya çalışırken kendi içimdekini öldürdüm. Daha fazlası olmuyor Gaye. Yorgunum. Belkide aldığım ilaçlardan dolayıdır bilmiyorum. Tek bildiğim benden çok Ilgaza ihitiyacı var onun."
"Seninde.." kolumu tuttu "Seninde abime ihtiyacın var abla. Sen onun çocukluğusun. O senin çocukluğun."
Gözlerimi tekrar ve tekrar sildim "Odama çıkmama yardım eder misin?"
"Tabii." kalktı ve elimde tutup sağ tarafıma geçti. Yukarıya çıktığımızda Asyanın odasının önünden geçerken Asyanın söylediği şeyi duyduk.
"Beni hiç bırkma baba."
Bu dediğiyle ikimizde birbirimize baktık. Yalnızca sırıttım ve odaya devam ettim. İçeriye girdik. Gaye beni yatağa bıraktıktan sonra eve geçti. Her ne kadar kalıyım desede gitmesini istemiştim.
Terlikleri çıkarıp bacaklarımı eşofmandan kurtardım ve örtünün altına girdim. Yastığımı pohpohlatıp rahatça pozisyonumu aldım. Çok sıcak olduğunda yan dönüp sakat olan ayağımı dışarı çıkardım ve bir bacağım komple açıkta kaldı. Uyuma uyuyamıyordum ve darlanmıştım.
Neredeyse uykuya kayacağım sırada tenimde hissettiğim sıcaklıkla başımı çevirdim. Bana yakın olmasından sebep dudaklarım yüzüne değmişti.
"Ilgaz?"
Üzerimi örttü ve yerine geçti "Niye uyanıksın Burcu?" başını koluna yaslayıp bana baktı ve az önceki gibi bacağımı çıkarıp kendime çektim. Gözleri kaysada tekrar bana baktı.
"Biraz sıcak gibi. Rahat edemedim."
Yastığını yanaştırdı ve elini kalçama koydu. Eli tam üzerine düştüğüm yerdeyken dudağımı ısırdım.
"Canın mı acıyor?"
"Çok fena düştüm Ilgaz."
Gözlerini kısıp baktı "Bir kedinin bunlara vesile olması ne saçma ama?"
Başımı salladım ve bir süre gözlerine baktım. Ondan uzak durmak istemeyip içine doğru sokuldum. Beni kolunun arasına kenertlerken diğer eli kalçama masaj yapıyordu.
Acıyla oflarken onun adem elmasına bir öpücük bıraktım ve ardından boyun girintisine. Bu sefer kalçamı masaj için değil başka amaçla sıktığında inledim.
"Ilgaz acıyor."
Tekrar ovalamaya başladı "Özür dilerim bir tanem." nefesini verdi. "Burcu Asya öyle yapmak istemedi."
Güldüm "Lütfen bu konuyu açma. İkimiz arasında kalacağın yere getirebilirim seni." ona baktım "İlaçlarım yüzünden sağlıklı düşünemiyorum da."
"O sadece tekrar aynı şeyleri yaşamak istemediğinden."
"Ilgaz beni duymuyor musun? Konuşmak istemiyorum. İyiyim ben. O da mutlu."
Tekrar ve tekrar nefesini verip bana sarıldı. Çok yorgun olduğumdan kendimi hemen uykuya bırakacak durumdaydım ama darlanıyordum. Sıcaktı üstüne üstlük ayağım yanmaya başlamıştı.
Ilgazdan uzaklaştım "Ay patlıyorum resmen." Üzerimdeki tişörtü çıkardığımda biraz olsun nefes almaya başlamıştım. Boynumdaki kolyeyi çıkarıp kenara fırlattım ve kulağımdaki piercinglerden kurtuldum. Parmağımdaki yüzüğe kadar her şeyi çıkarmıştım.
İlaçların birisi fena etki yapıyordu.
"Burcu iyi misin?"
Yüzümü yellemeye başladım "Değilim. Çok sıcaklıyorum. Yanan evin ortasındaymışım gibi resmen."
Yatakta doğrulup ellerini boynuma koydu ve yüzümde gezdirdi "Yani normalsin ama kızarmaya başladın." alnıma dudaklarını bastırdı "Evet normal vücut sıcaklığın."
Yatağa uzanıp yüzümü yellemeye devam ettim. Kalbim de hızlı atmaya başladığında iyice paniklemiştim. Telefonu aldım ve hiç düşünmeden Çiğdemi aradım.
-Günaydın Burcu Ardunç
Telefondan saate baktım sabahın 6sıydı.
"Afedersin Çiğdem ama önemli olmasa aramazdım." nefes alışverişim değişmişti.
-Dinliyorum.
Konuşamadığımı anlayan Ilgaz telefonu elimden aldı.
"Nefes alamıyor, çok sıcak diyor ama ateşi yok. Kıpkırmızı oldu biliyorsun hastaneye gitmek istemeyecek. Zaten de yeni geldik. Ne yapmam lazım?"
Ben duymuyordum ama başıyla onaylıyordu. Bana bakıp başını sallamaya devam etti ve onu onayladığını bildiren birkaç yanıtın ardından kapattı.
Ilgaz kalkıp kapıyı kilitledi ve yanıma geldi. Tepemde dikilirken ne yapacağını anlamamıştım. Cayır cayır yanıyordum ve nefes alışverişim sıklaşmıştı.
"Aklıma yalnızca bu geliyor Burcu."
Üzerime eğilip dudaklarını dudaklarıma bastırdığında ona karşılık veriyordum. Üzerime çıkmadan şortunu kenara bıraktı ve yatağa oturdu. İstemsiz hareketlerim onun kucağına oturmamı sağladığında alevimi atmam için bunu yaptığını anladım.
