Yeni bir günden merhabalar.
Müziğimiz:
Mabel Matiz - mendilimde kırmızın var
Medya: aras
Keyifli okumalar diliyorum
______________________________________
İçeri girip kapıyı kapattım odama göz gezdirdim çok güzel bir odaydı. Duvarlarda gökyüzü resimleri vardı. Yatağımda aynı balkon kapısının yanında sallanan koltuktan vardı odanın içinde iki kapı daha vardı birini açtığımda banyo olduğunu gördüm herşey siyahtı mükemmel gözüküyordu oradan çıkıp diğer kapıyı açtığımda kıyafet odasıydı herşey vardı resmen. Oradan da çıkıp balkona çıktım o kadar şirin gözüküyordu telefonumu çıkarıp müzik açtım bir tanede sigara yaktım. Olanları düşündüm.Saate baktığımda saat 7 ye gelmişti. telefonu şarja taktım banyoya girip güzel bir duş aldım yaralarıma gece pansuman yaparım diye abdestimi alıp giyinme odasına girdim siyah boğazlı bluz altıma da siyah eşofman giydim üstüme siyah hırkamı da giyip saçımı da topuz yapıp başörtümü takip namazımı kıldım. Başımı açıp telefonumu şarjdan çıkarıp aşağıya indim. Saat sekize gelmişti bile. Evi bilmiyordum ama sesler geliyordu seslerin geldiği yere girdiğimde herkes masaya oturmuş beni bekliyordu. En başta Fırat bey sol tarafında üç tane taş gibi adam vardı sağ tarafinda da bir tane taş gibi adam ve kucağında küçük kız çocuğu vardı karşısında Melek hanım onun yanında da Aras vardı tek boş olan yere oturdum.
Fırat bey "afiyet olsun" dediğinde herkes yemeğe başladı. Yemek bitesiye kadar sadece İki üç lokma yiyebilmiştim. Kafamı tabağımdan kaldırmıyorum. Melek hanım "kızım yesene niye yemiyorsun beğenmediysen başka bir şey hazırlayayım" dedi bana bakarken. "Gerek yok herşey çok güzel ama fazla yemek yemiyorum Melek hanım" dedim ve tabağıma bakmaya devam ettim.
"Bırak anne ya hanımefendi kilo almamak için yemiyordur." Dedi karşımda oturan kişi. Fırat bey sinirle "Ferhat düzgün konuş kardeşin o senin" diye uyardı. Adının Ferhat olduğunu öğrendiğim kişi "benim tek kardeşim Aras baba" dedi ve sinirle bana baktığını biliyordum ama kimsenin yüzüne bakmıyordum. Fırat bey tam konuşacakken yanımda oturan kişi konuşmaya başladı. "Sakın baba daha bugün tanıdığın bir kız için sakın kardeşime bağırma" dedi sinirle
Melek hanım konuyu dağıtmak için "yeter artık lavinia ile tanışmadan yargılamayın" dedi ve devam etti " kızım bak yanında oturan en büyük abin Barlas 29 yaşında şirketimizde çalışıyor. Kucağındaki de kızı Aden üç yaşında" dediğinde adene baktım bana gülüyordu.
Çocukları çok seviyordum kimseyi umursamadan "merhaba Aden" dedim gülümseyerek. Oda gülerek konuştu "meyhaba güzel kıj senin adın ne" çok tatlı konuşuyordu. "Benim adım lavinia" dediğimde güldü. "Tanıştığıma memnun oldum Aden" diye devam ettim. "mende abla" dediğinde gülümsedim ismimi söyleyememişti. Tekrar melek hanıma baktım devam etmesi için herkes bana bakıyordu ama kimseyi umursamadım.
"Barlasın karşısındaki ikinci abin bars 23 yaşında doktor yanındaki üçüncü abilerin yani ikizler Ferhat ve serhat 19 yaşındalar üniversite okuyorlar. Arası zaten tanıyorsun" dedi Melek hanımın söylediği kişiye bakıp baş selamı verdim doktor olduğunu öğrendiğim kişi baş selamımı aldı bide ikizlerden serhat olan aldı.
Sıra kendimi tanıtmaya gelmişti "ben..." dedim kaldım korkmuştum sinirli bakışların altında korkuyor- dum "ben lavinya" dedim ve sustum. Yanımdaki Barlas afiyet olsun deyip kızıyla birlikte kalktı herkes tek tek kalktı bende izin isteyip odama gidecektim ki Fırat bey durdurdu.
"Lavinia" soran gözlerle ona baktım ve devam etti. "Şey senin soyisimi zadeoğlu olarak değiştirmek istiyoruz aynı zamamdada okul kağıdını kendi kolejimize aldırmak istiyoruz hangi okulda okuyorsun?" diye sordu ve bana baktı. O pisliklerin soyadını taşımak istemiyordum. Okumuyordum ki ben kayıdımı aldırmıştı. Kafamla onaylayıp telefon kabımdaki kimliğimi Fırat beye uzattım. Elimden alınca "ben okumuyordum Fırat bey" dediğimde bana baktı "neden" diye sorduğunda "okulu sevmiyorum" dedim ve kimsenin konuşmasına izin vermeden odama gitmeye başladım. Tam asansöre binecekken biri duvara itti sırtım duvara çarparken ağzımdan ufak bir inleme çıktı baktığımda barlası gördüm.
"Bana bak kardeşlerimden ve kızımdan uzak dur sen bizim hiç bir şeyimiz değilsin yerini bil sana sadece annem ve babam için katlanıyoruz anladın mı!" dedi ve gitti. Sırtımda ıslaklık hissettim kanıyordu sesizce "Allah kahretsin" dedim odaya çıkacak gücüm yoktu çok sert çarpmıştım burda duramazdım en iyisi bahçeye çıkmaktı yavaş adımlarla kapıya ilerledim kapıyı açıp dışarı çıktım bir ağacın yanına gittim üstümdeki hırkayı çıkarıp yere serdim üstüne oturdum sırtımın acısı tüm vücudumu uyusturuyordu ağlamaya başladım. Tüm vücudum uyusmuştu. Hastalığım yüzünden acı hissedince uyuşukluk hissi geliyordu bir kaç saat içinde geçiyordu daha önce çok yaşamıştım. Biraz durduktan sonra uyuşukluk kaybolmaya başlamıştı. O sırada sırtımda bir el hissettim hızla arkamı döndüğümde ağzımdan ufak bir inleme kaçtı. Canım yanmıştı Aras eline bakıyordu kahretsin elinde kan vardı benim kanım vardı kan bluza bulaşmıştı üstümde hırka olmayınca kan arasın eline bulaşmıştı.
"S-sırtın" dedi zorlukla hızla ayağa kalktım elini hırkamla silip kanı temizledim sorgularca yüzüme bakıyordu "Aras kimseye birşey deme lütfen tamam mı bak ben sana bir şey yapmadım yapmam da nolur lütfen kimseye birşey deme" dedim gözlerimden yaşlar akıyordu birine anlatırsa onlarda aynısını yapmaya devam ederlerse diye ödüm kopuyordu.
Zorla "kan... Sırtın da kan var... Neden? Niye" doğru düzgün bir cümle bile kuramıyordu. "Bak lütfen unut bunu kan yok tamam mı nolur lütfen kimseye bir şey deme" dedim.
Bir süre bekledi. Kendine geldiginde konuşmaya başladı "neden kanıyor sırtın bana gerçeği söyle yoksa herkese söylerim" dedi korkuyordum kimsenin öğrenmesini istemiyordum bana acımalarını istemiyordum. Orhanın sözleri beynimde yankılanıyordu.
"Olmaz anlatamam bak nolur lütfen anlatma kimseye çeker giderim bir daha gelmem nolur kimseye bir şey deme" o kadar çok ağlıyordum ki.
"Ya bana anlatırsın yada bağırırım" aklıma gelenlerle korktum.
~4 yıl önce~
Kaldırıma oturup çocukları izliyordum biri topu bana attı. Atmamı istediler ama yapamadım çünkü vücudum uyuşuktu hareket edemiyordum çocuk yanıma geldi ve bağırmaya başladı o sıra babam geldi ne olduğunu sordu çocuk yalan söylemeye başladı. "Kızın beni öpmeye çalışıyor" dedi ve topu alıp gitti. O gün belkide hayatım boyunca yetmediğim en büyük dayağı yemiştim sonunda komalık olmuştum.
~günümüz~
"Tamam tamam bağırma lütfen bağırma anlatacağım ama burda olmaz. Odama gidelim söz anlatacağım ama nolur bağırma" kafasını aşağı yukarı salladı. Ben önden o arkamdan geliyordu. Odama çıkıp içeri girdik odamdaki kanepeye oturdu.
"Anlat dinliyorum" dedi ve bekledi. Anlatmaya kelime bulamıyordum en iyisi görmesiydi. Gözlerimi sımsıkı yumdum ve üstümdeki bluzu çıkardım. Yavaş yavaş arkamı döndüğümde ufak bir çığlık atmıştı. Hemen onun yanına gidip ağzını kapattım "bağırma nolur lütfen bağırma" dedim. Kafasıyla onaylayınca elimi çektim. Şaşkınlıkla karnımdaki izlere kolumdaki morlukları baktı bende karşısındaki koltuğa oturdum sadece bakıyordu. Utanmıyordum o pislik bana dokunmak için dövmek için bluzlarımı yırtarken utanmamıştı.
Ayağa kalkıp yanıma geldi ve karnımdaki izlere dokunmaya başladı. Gözlerimi sımsıkı yumdum. "Acıyor mu" diye sormuştu. O kadar masum bir sesle sormuştu ki gözlerimi açıp kafamı iki yana salladım.
Arkama geçti ve sırtıma dokunmaya başladı açık yaralara dokundukça yanıyordu ama kendimi kasıyordum anlamış olacak ki elini hızla çekti ona döndüğüm de Gözlerinden yaşlar akıyordu. "Özür dilerim canını yakmak istemedim" dediğinde elimle göz yaşlarını sildim "ağlama yakmadın canımı hem ben alıştım zaten ama ağlama lütfen iyiyim hiç bir şeyim yok benim hadi ağlama artık" dedim ve bluzu tam giyecekken durdurdu "pansuman yapalım kanıyorlar" dedi ağlamalı sesiyle. "Gerek yok gece yatmadan yaparım ben" dedim ve gülümsedim.
"Olmaz ben yapacağım pansumanını bars abim öğretmişti bana bekle burda" dedi ve elimde ki bluzu alıp banyoya gitti.
______________________________________
Gelecek bölümde görüşürüz.
Oylamayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA (Berfin)
Teen Fiction16 yılı çöp olan kızın hayatı... korkak küçük kızımız adının anlamı gibi ölüm çiçeği gibi ruhunu öldürmüş bir kızın hayatı yeni aile? yeni hayat? yeni kişiler? nasıl alışacakti. yaşayıp öğrenecekti öğrenecektik. Peki yeni hayatına alıştım derken ba...