34. BÖLÜM

1.7K 90 7
                                    

Yeni bir günden merhabalar
Finale son üç...
Müziğimiz:
Eda Baba - beni vur
Keyifli okumalar diliyorum.
______________________________________

Uyandığımda abimle beraber benim odamda yatıyorduk. En son uçakta abimin kucağında uyuyordum. Büyük ihtimalle abim taşımıştı beni buraya. Yatakta doğrulup abimin saçlarıyla oynamaya başladım. Bir süre sonra abim uyanmıştı "günaydın abiciğim" dediğimde yanağımı öpüp "günaydın gül kızım" dedi.

Oda yatakta doğrulup konuşmaya başladı "bebeğim seninle konuşmam gereken konular var yemekten sonra boşsan uçuruma gidip konuşalım mı?" Dediğinde merakla abime baktım.

"Boşum abide ne konuşacağız" dedim "öğrenirsin güzelim hadi aşağıya inelim yemek hazırdır" dediğinde kafamla onayladım yataktan kalkıp elimizi yüzümüzü yıkayıp aşağıya indik. Sofraya oturduk sessiz bir yemekten sonra anneme söyleyip abimle beraber evden çıktık.

Uçuruma gidip oturduk. "Gül kızım bugün kötü görünüyorsun annemede kabus gördüğünü söylemişsin ne gördün de bu kadar kötü oldun anlat bana sende birşeyler var söyle bana güzelim" dedi abim endişeyle.

Kendimi değişik hissetmiştim. Ben bu yaşıma kadar hiç böyle merak edilmemiştim içimden sıcak bir şeylerin aktığını hissettim.

"Abi saçma gelebilir belki ama rüyamda evleniyordum hemde benden 12 yaş büyük biriyle" dediğimde abim anlamayan gözlerle bana baktı.

"Tamam en iyisi ben baştan anlatayım." Dedim ve hatırladığım her şeyi anlatmaya başladım.

"Sabah kalktığımızda ben kendimi kötü hissediyordum sonra ilaçlarını içip aşağıya indim gene kahvaltı yaptık sonra dışarı çıkıp gezmeye başladık ben oranın yöresel kıyafetlerini falan giydim. Babamla dedem birşeyler konuşurken duydum kan davası falan dedi hatta sende biliyormuşsun sonra işte karşı taraf bizim konağı basıyordu. 'Destur hele Agâh ağa. Sen benim konağımı nasıl basarsın' dedi gür sesiyle dedem. 'Kan akıtmaya geldim Mahmut Ağa... Duyduğuma göre oğlun gelmiş...' Dedi ve güldü. 'Bir durasın orada Agâh ağa kan man akmayacak' dedi dedem sinirli bir sesle. 'Ne dediğinin farkında mısın Mahmut Ağa kan var ve ben o kanı akıtmaya geldim' dedi ve devam etti. 'Törelere uy Mahmut Ağa... oğlun mu yoksa torunun mu veya vazgectim ikiside' dedi ve belindeki silahı çıkarıp babamla bars abimi hedef aldılar. Aynı bunları söylediler tabi ben korkuyla senin arkana geçtim." Dediğimde ikimizde güldük

"Sanki gerçek gibiydi abi. Dedemle baya bir konuştular sonra ertesi gün geleceklerini söyleyip gittiler. Hatta şey dediler 'ya kan akacak yada kan bağı kurulacak töre bunu der' dediler. Sonra ben hemen olayı çözdüm ve odama kaçtım böyle baya bir düşündüm. Sonra yemek yedik dedem benle konuştu. 'Berfinim güzel torunum çok zor bir karar biliyorum ama her şey senin elinde öncelikle bunu bil sen ne dersen neye karar verirsen o olacak emin ol ki her kararında arkanda olacağım. İstersen cevabını yarın ver' dediğinde sözü biter bitmez konuştum. "Ez têkiliyên xwînê qebûl dikim (kan bağını kabul ediyorum)' dediğimde herkes şok içinde bana bakıyordu.  Ama çok güzel Kürtçe konuşuyordum görmen lazım dı" dediğimde ikimizde gülmüştük ve ben anlatmaya devam ettim.

"Kendimden o kadar eminimki olacaktı sonra ertesi gün oldu geldiler berdeli kabul ettiler akşamda sıra gecesi oldu çok güzel olmuştu ertesi gün alışverişe falan gittik biz tabi orda sıkılıp kaçtık ve çok güzel bir at çiftliğinde gittik.  Bir at vardı böyle simsiyah adida inciydi işte ben zorla ona bindim siz başta izin vermediniz İnciyle beraber tüm alanı turluyorduk alışmıştım 'hadi inci göster tüm hünerlerini ben geliyorum Berfin zadeoğlu geliyor' dediğimde inci şaha kalkmıştı. Herkes bizi izliyordu. Biraz daha inciyle gezdikten sonra indim. 'İlk denemene göre müthiştin' dedi oradaki adam teşekkür ettim ve senin yanına geldim. 'Muhteşemdin gül kızım' dedin sonrada sarıldık.

'Eve gidelim mi güzelim' dediğinde başımla onayladım. Eve vardığımızda kendimi çok yorgun hissediyordum. Odama çıkıp yatağıma yattım. Ve kendimi uykuya bıraktım. Kalktığımda hava kararmıştı saate baktığımda saat ondu. Aşağıya indiğimde konakta hazırlık vardı. 'Anne ben acıktım' dediğimde 'tamam kızım geç mutfağa ne istersen hazırlasınlar' dediğinde kafamla onayladım mutfağa geçtim.  Birşeyler atıştırdım sonra abi tayfasının yanına gittim ve oturdum sohbet ediyorlardı. Bir kaç saat oturduktan sonra herkes odalarına dağıldı. İşte ertesi gün kına oldu biz böyle bir senle konuşuyorum bir barsla herkesle tek tek konuştum resmen sonra sen emiri falan çağırıyordun" dediğimde yüzüm düşmüştü.

"Noldu gül kızım niye yüzün düştü" dedi abim. Abime bakıp "abi emir bana bu aralar soğuk davranıyor ben eski emiri çok özledim" demiştim abimin kaşları çatılmıştı. "Neyse abi ben devam edeyim" dedim ve derin nefes alıp kaldığım yerden devam ettim

"İşte kına oldu bitti sabah kalktık herşey hazırlanıyor falan çok hızlı geçiyor günler diğer gün oldu kalktım tabi ben reşit değilim ya imam nikahı kıyılacak kahvaltıdan sonra hazırlandım babam geldi odaya onla konuştuk ama hatırlamıyorum sonra beraber aşağıya indik oturduk imamın karşısında. Ha bu aradan adamın adı da şerwandı. Bak burayı çok net hatırlıyorum
İmam önce Allah'ın isimlerinden birkaç tane saydıktan sonra, islamın şartlarını saymaya başladı. Bittikten sonra ilk bana doğru dönüp soru sormaya başladı.
"Kızım adın soyadın?"
"Berfin zadeoğlu."
"Babanın adı?"
"Fırat."
Bu sefer şerwan'a doğru döndü.
"Oğlum senin adın ve soyadın?"
"Şerwan Eroğlu."
"Babanın adı?"
"Agah."
"Kızım mehir olarak ne istersin?" Hocanın sorusuyla yüzümde bir gülümse oluştu.
Kimseye bakmadan konuşmaya başladım
"bir konak, bir çiftlik evi, bir araba istiyorum." Dediğimde Şerwan konuştu
"Kabul ediyorum" dedi kararlı sesiyle.
İmam onaylayan sesler çıkarıp gerekli ayetleri okudu ve bana dönüp "Allahı teâlânın emri, peygamber efendimizin sünneti, amelde mehzebimizin İmamı olan imam-i a'zam Ebu Hanife hazretlerinin ictihadı ve hazır olan müslümanların sahitlikleriyle, Agâh oğlu şerwanı kocalığa kabul ettin mi?"
"Ettim"
"Ettin mi?"
"Ettim"
"Ettin mi?"
"Ettim"
Dedi imam devam edecekken beynimdeki seslerle neler olduğunu anlayamadım herşey bir birine karışıyordu sonrada uyandım. Sonra anneme sarıldım gerisini biliyorsun" dedim ve derin bir oh çektim.

"Tamam güzelim geçti artık öğle birşey yok... Emir konusuna gelince ben onun ağzını yollarım" dedi

"Tamam abiciğim teşekkür ederim" dedim ve abime sarıldım.

Biraz daha konuştuktan sonra eve gittik. Ben odama çıkıp duşa girdim.

Üstümü giydim ve yatağımda oturuyordum. Telefondan fotoğraflara bakıyordum

Canım acıyordu.

Kalbimi parçalıyordı.

Canım o kadar çok yanıyordu ki bunca zaman gördüğüm şiddette bu kadar açılmamıştı. Herşey değişmişti.

En önemlisi ben değişmiştim.

Kimse sormadı bana sen değişmek istiyormusun diye...

Ben hep o küçük kız olmak istedim abilerinin küçük kız kardeşi olmak istedim emirin güzeli olarak kalmak istedim. Ama olmadı herşey değişti.

Belki bir yönden güzeldi.

Şiddet bitmişti.
Emir gelmişti ama benden gidiyordu...
Abilerim... Annem... Babam... Kuzenlerim... Herşey güzeldi ama ben hala mutlu değildim.

Çok bencilce geliyor ama olmuyor kalbim emiri severken onun benden soğumasına katlanıyorum.

Göz yaşlarım benden habersiz akarken kapım açıldı içeri giren kişiye baka kaldım.
______________________________________
Gelecek bölümde görüşürüz.

Bu aralar çok yoğunum yazamıyorum kusura bakmayın...

Kim girdi sizce?

Oylamayı unutmayın...

LAVİNİA (Berfin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin