2.7

359 42 24
                                    

.
.

12

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

12.786 beğeni
demirdainty Kameraya bakınca çekebilirdin ama olsun. Sen güzel çıkmışsın @misra.dgn
8.990 yorumu gör.

balezldn.kym Keşfetime çıkan şu resime bakar mısınız? Rezil olduğumu hatırlatmasan iyiydi.

     demirdainty Yüz ifadeni hatırladıkça gülesim geliyor.

misra.dgn Aşık bana yaa
 

       demirdainty Sana aşık olmayacağım da kime olacağım?

balezldn.kym sizi takip etmeye başladı.

.
.
.

Bölüme geçmeden önce bir şey daha demek istiyorum. Bars'ın Şafak'tan nefret etmeme sebebi çoğu kişinin de anlayacağı üzere artık bir çok kitapta olan kalıplaşmış olaydan dolayı. X kişisinin babası, Y kişisinin sevdiği birisini öldürür ve Y kişisi,X kişisinden nefret eder. Ben böyle kitapları okurken genelde kendi kendime "Babası öldürmüş onun suçu ne?" Diyorum. Bu sebepten ötürü bu şekilde yazmak istedim. Her ne kadar Atalay öldürmese de. Bars bebeğim de Şafak'ın suçunun olmadığının farkında ve ondan nefret etmiyor. Daha da ötesi en yakın arkadaşı :)

Çok uzattım bölüme geçelim.

Keyifli okumalar.

Kavga ettikleri günden bir gün sonra
(Baya açıklayıcıyım bence)

Aybars'dan (alın size sürpriz)

Yirmi üç senelik hayatım boyunca Şafak'tan nefret ettiğim nadir anlardan birindeydim. O kadar şey yazmasına rağmen evime kadar gelmişti. Hatta karşıma oturacak kadar da sakindi. Keşke kendim içinde aynı şeyi söyleyebilseydim.

"Şafak siktir ol git şuradan. Konuyu açan sensin,uzatan sensin." Sinirlenip ona bağırmak istemiyordum. Sinirimi başka birilerinden çıkarmak hiçbir zaman tercihim olmamıştı.

"Bir yere gitmiyorum Bars. Otur yerine." Az önce öfkeyle kalktığım yere tekrar oturdum ve dirseklerimi dizlerime yasladım. Bana Bars demesini istemiyordum ama o inatla demeye devam ediyordu. Bars demesi ister istemez bana Su'yu hatırlatıyordu.

"Sizi fazla konuşmak zorunda bırakacağım için üzgünüm Şafak Paşa Hazretleri." Dedim alayla. Canım acıdığında başka birilerinin canını yakmak gibi pis bir huyum vardı. En çok da Şafak'ın üzerinde işliyordu. O zaten bunu bildiği için her zaman ki bomboş ifadesiyle suratımı izlemeye devam etti. Şu sikik ifadesinden de,ondan da nefret ediyordum.

"Dinleyecek misin? Boşuna anlatmak istemiyorum." Diyerek bıkkınca nefes aldığında başımı salladım.

"Başka çarem var mı?" Dedim keyifsizce arkama yaslanarak.

"Yok."

"O zaman çabuk anlatmaya başla ve evimden git. Gitarımla döverim seni." Dedim ve dediğim şeyle kendimi tutamayarak güldüm. Sanırım kafayı yemeye başlamıştım.

"Bir kere de ciddi ol be adam." Dedi Şafak sinirle.

Ciddiydim ben. Sadece kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum.

Benim olur olmadık yere böyle şeyler yapmama hiç tahammülü yoktu.

"Bak Su'yu bende seviyordum. Kardeşim gibiydi sende biliyorsun zaten. Böyle olmasını istemezdim ama oldu. Ne söylesem boş. Keşke daha önce konuşsaydık. Sen normalde kolay kolay bu kadar yükselmezsin bana. Belli ki kırgın,daha da ötesi kızgınsın. Elimden bir şey gelmiyor ki. Keşke engelliyebilseydim. Keşke o an orada olsaydım da karşı çıksaydım. Ne yapacaklarsa bana yapsalardı da, ona dokunmasalardı-"

"Şafak tamam. Tamam gerek yok." Dedim lafını keserek. Sonlara doğru cümleleri sayıklar gibi söylemeye başlamıştı. Endişeyle yüzüne bakmaya çalışsam da oturduğum yerden görmem imkansızdı. Yerimden kalkıp yere, oturduğu koltuğun dibine oturdum. Ellerimi dizine yaslayıp yüzüne baktım. Sık sık nefes alıyordu ve gözlerinin etrafı kızarmıştı.

"Sakin olur musun?" Dedim beni duyması için sesimi yüksek tutarak.

Su artık yoktu. Bunun farkındaydım ve istemesem de çoktan kabullenmiştim. Onun bir suçu olmadığını da biliyordum. Sadece hatırlattığı için sinirliydim. Atalay'ı öldürmek istiyordum. Onu değil.

Sinirlenip bağırması için en nefret ettiği şeyi yaptım. Saçının önünde ki tutamları kavrayıp sertçe çektim. Anında bağırıp elimi çekmeye çalıştığında onu yormamak için kendi isteğimle elimi çektim.

"Senin suçun olmadığını biliyorum." Dedim içimden geldiği gibi.

"Neden benden nefret ediyormuş gibi bakıyorsun?"

"Öyle bakmıyorum." Dedim sakince. "Hem senden nefret etsem evime alır mıydım?"

"Hayır ama... Sadece aramızda bir sorun olmasını istemiyorum. Tek sen varsın zaten." Stres altında kaldığı zaman bacaklarını sallıyordu. Avucumu bacağına yaslayıp durması için uyarı verdiğimde anında anlayıp duraksadı fakat bu duraksayış bir dakika sürdü. Tekrar bacağını sallamaya devam ettiğinde onaylamaz bir şekilde baksamda beni umursadığını söyleyemezdim.

"Aramızda bir sorun yok." Dedim bana göre fazla olan sakinliğimle. Büyü falan mı yaptı acaba?

"Sakin olma Bars. Gerekirse bağır çağır ama sakin olma." Az önce sakin ol diyen kimdi acaba? Tuhaf bakışlarla ona bakarken derin bir nefes aldı. Elleriyle yüzünü sıvazlayıp arkasına yaslandığında "Ben ne dediğimi biliyor muyum sanki?" Dedi.

"Şafak konuyu burada kapatalım tamam mı? Ne sen bir daha bu konu hakkında bir yorum yap,ne de ben. Sadece sus. En iyi yaptığın şeyi yap ve sus." Üstüne gittiğimin farkındaydım fakat Şafak bundan anlıyordu. Baskıyla büyüyen birisine iyilik yapsanız bile bunun farkına varmazdı. Ben yıllarca ona iyi davranmaya çalışsam da altında hep başka sebepler aradığı için artık böyle davranmam gerektiğini kavramıştım. Zamanında üstüne o kadar gitmişlerdi ki artık iyilik yapsam bile bunu kavrayamıyor, çok nadir duygu barındıran gözlerine şüpheli bakışlarını yerleştirip o şekilde bakıyordu. Tanıştığımızdan itibaren yanında olmaya çalışıyorumdum fakat benim bildiklerimin dışında yaşadığı şeylerin olduğunun da bilincindeydim. Bana anlattığı şeyler sınırlıydı.

Hepsi Atalay'ın suçuydu. Belki biraz da Şafak'ın.

Bölüm sonu.

Ben küçük bir kızım. Zararsızım, zararsızım.

Benim İçin Söyler Misin?(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin