2.9

318 38 58
                                    

Taslak bölümler bitiyor. Help.

Keyifli okumalar.

Evimin adresini Şafak'a gönderip üstüme bir şey alıp aşağı inmiştim. Kar bu soğukta neredeydi? Tekrar ağlamaya başlamamak için dolan gözlerimi yumarak bekledim.

Şafak'ın neden bağırdığını merak ediyordum. Kime bağırdığını. Genel olarak sessiz,sakin bir yapısı vardı. Kolay kolay sinirlenmez, hiç bağırmazdı. En azından benim bildiğim kadarıyla böyleydi. Ben kendi kendime sorular sorarken sokağın başından gelen motor sesiyle kafamı anında o tarafa çevirdim. Beş dakika bile olmamıştı.

Bu tarafa gelen siyah motorun üstünde ki kişiyi görmemem onun Şafak olduğunu anlamamam için bir sebep değildi. Zaten güzel saçlarını nereden görsem tanırdım. Motor sürmesine biraz şaşırsam da onun hakkında neredeyse bir şey bilmiyordum. Yani çok normaldi. Tam önümde durup motordan indiğinde başka bir anın içinde olsak bu haline kesinlikle düşmüş olurdum. Harika görünüyordu. Soğuk yüzünden olsa gerek yüzü kızarmıştı. Benimkinin de, onunkinden aşağı kalır yanı yoktu da neyse. Kaşının üstünde ki yara dikişlik kadar derin olmadığından çok çabuk kapanmış, dudağının altında ki geçmeye başlamıştı.

Yarası bu kadar çabuk kapandığına göre bağışıklığı sağlamdı veya tamamen alışkanlığındandı. İkinci seçeneği düşünmek bile canımın acımasına yetmişti. Parmakları ise hala sargıdaydı. Onun iyileşmesi için daha süresi vardı.

"Balez sana diyorum." Sesini son anda algılayıp anında silkelendim.

"Ha? Ne?"

"Evine iyice baktığına emin misin?" Diyerek son derece ruhsuz bakışlarıyla beni süzdü.

Pekâlâ şuan bunu yapmamalısın.

"Baktım Şafak. Giremeyeceği yerlere kadar baktım." Dedim korkuyla fısıldayarak. Hava kararmıştı ve bu semtteki insanların çok dikkatli olduklarını söyleyemezdim. Araba kullanan kişiler bırakın kediyi,bazen beni bile görmüyorlardı. Ağlamaya başlayacağımı hissedip anında başımı yere eğdim.

"Önce yakın sokaklara bakalım. Umarım çok uzaklaşmamıştır. Kötü düşünme." Teselli verdiğini düşünüyorsa yanılıyordu çünkü ses tonu çok sabitti. İster istemez daha çok geriliyordum. Başka çaremin olmadığını bildiğim için başımı onaylar bir şekilde sallayıp motorunu kenarı almasını izledim.

Umursamaz gözükse bile gerçekten bu düşünceli halleri ona bile fazlaydı.

...

Beraber döndüğümüz kaçıncı araydı bilmiyordum. On ikiden sonrasını saymayı bırakmıştım. Her sokakta araba altlarına baka baka ilerlemiştik. Tanıdığım,tanımayıp da burada oturduklarını bildiğim bütün insanlara sormuştum ama sonuç koca bir hiçlikten ibaretti. İçimde ki panik zaman geçtikçe artıyordu çünkü saat geç olmaya başlamıştı. Ben geç saatlerde uyumaya alışık olsam bile-ki bu kesinlikle sabah geç kalkmama sebep oluyordu- Şafak'ın hareketlerinin yavaşlamasından uykusunun geldiğini anlamak zor değildi. Bugün bulamazsak ve geceyi sokakta geçirmek zorunda kalırsa onu sağ bulabileceğimden emin değildim. Kar'ı doğar doğmaz sahiplenmiştim ve haliyle eve alışmış bir kediydi.

Yurdun olduğu sokağa geldiğimizde bir an duraksayıp ona döndüm. O zaten bana baktığından direkt göz göze gelmiştik. Duygu'yu tekrar arasam bile açmamıştı. Yurt kapanmadığına göre saat o kadar da geç değildi. Güvenlik daha gitmemişti bile. Hevesle içeriye girdiğimde Şafak'ın da arkamdan geldiğini biliyordum. Anında binaya girip koşar adımlarla yukarı katta olan Verda'nın kaldığı odaya girdim. Duygu genelde çocukları uyutmak için burada olurdu. Öyle de oldu. İçeriye girdiğimde Duygu Verda'nın üstünü örtüyordu. Tam ona seslenecekken arkasını döndü ve bizi görmüş oldu. Kapı sesini duymuş olduğu için korkmamıştı ama yüzünde ki ifade beklemediğini gösteriyordu. Daha çok Şafak'ın gelmesini beklemiyor gibiydi. Gözüm tek koluyla tuttuğu şeye gittiğinde donup kaldım.

Benim İçin Söyler Misin?(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin