Selamlarrr.
Çok uzatmadan bölüme geçelim istiyorum ama öncelikle oy verir misiniz? Okuyan kişi sayısına kıyasla oy sayısı çok az. Şimdiden teşekkür ederim.
Satır arasına yorum yapıp fikirlerinizi benimle de paylaşırsanız çok mutlu olurum.
İyi okumalar :)
İki hafta sonra.
Balez
Şafak'la geçirdiğimiz iki hafta oldukça keyifli ama bir o kadar da sakindi. Hayatında heyecan olmasını her zaman çok isteyen birisi olarak bu durum tabii ki sinir bozucuydu. Yine de Şafak olmadığında daha sıkıcı bir hayatımın olmasını göz önünde bulundurursak o her konuda bana iyi geliyordu.
Neredeyse her sabah beni arayarak erken uyanmamı sağlamış, evimin önünden beni alıp şarkı söyledikleri alana götürmüştü. Bu benim için artık bir rutin haline gelmişti ama şikayetçi olduğum da söylenemezdi.
Uykulu gözlerle etrafa bakışlar atarken yavaş yavaş bu tarafa toplanan insanları görebiliyordum. Günün erken saatlerinde olsak bile İstanbul'da yaşam herkes için erken başlıyordu. Bu nedenle her gün etrafımızda gözle görülür bir kalabalık oluyordu. Liseli gençler çimenlik alana oturmuş sıcak havanın tadını çıkarırken kolumu dürten Şafak'a yandan bir bakış attım.
"Her an uyuyacak gibi duruyorsun. Uyursan eğer seni burada bırakıp giderim. Haberin olsun." Geçen günler onu daha fazla gıcık yapmıştı. Yüzüme yerleştirdiğim garip mimiklere karşılık olarak genişçe gülümsediğinde koluna vuracakken bana engel olan yanımıza geldiğini fark etmediğim yirmi beş yaşlarında bir adam oldu. Dudaklarında ki tebessümle beraber Şafak'a baş selamı verdiğinde bir an tanıştıklarını düşünsem de Şafak herhangi bir tepki vermedi. Bu da tanımadığının kanıtıydı.
"Bölmüş gibi oldum. Kusuruma bakmayın. Bir ricam olacaktı."
"Tabii buyrun." Şafak benden önce davranıp yumuşak diyebileceğim bir ses tonuyla adama cevap verdi.
"Eşim işe gitmeden önce mutlaka bu yoldan geçiyor. Sizin sesinizin muhteşem olduğunu bana defalarca söyledi ve müziğe karşı çok ilgim olmasa da o böyle hayranlıkla bahsedince bende merak ettim açıkçası. Bugün evliliğimizin birinci yılını kutlayacağız. Bende ona unutamayacağı bir hediye vermek istedim. Bir şarkıyı söylemeden önce onun adını söyleyip kısaca durumu açıklarsanız çok mutlu olurum. Dediğim gibi çok şarkı bilmiyorum bu yüzden sizin seçtiğiniz bir şarkı olabilir." Heyecanla Şafak'a baktığımda gözlerinde ki şaşkınlığı gördüm. Muhtemelen böyle bir teklifi ilk defa almıştı. Onun konuşamayacağını anlayıp konuya ben el attım.
"Çok güzel bir şey düşünmüşsünüz beyefendi. Eminim eşiniz de bu hediyeyi çok sevecek. Hanımefendinin adını öğrenebilir miyiz?" Dedim. Fazlaca saygı içeren cümleler karşısında bende garip hissetmiştim.
"Banu Cankaya diyebilirsiniz. Teşekkür ederim."
"Asıl biz teşekkür ederiz. Çok memnun olduk. Şarkı sonrası ufak da olsa sohbet etmek çok isterim." Dedim samimi bir gülümsemeyle. Başını aşağı yukarı sallayarak "Neden olmasın? O da çok ister. Şimdi yanına gitsem iyi olacak. Anlamasın." Dediğinde bir cevap vermeyerek sadece gülümsemeye devam ettim. Adam uzaklaşırken Şafak'a döndüm hızla.
"Gerginlikten gebermemi mi istiyorsun? Niye konuşmuyorsun adamla?" Dedim sertçe çıkışarak.
"Bayıl istersen?"
"Hah bir de üste çıkmaya çalışıyor." Dedim omzumun biraz altına gelen saçlarımı geriye atarak.
"Ne zaman alttaydım?" Ağzım hayretle açıldığında pis iması ile az önce yapmak istediğim şeyi yaparak koluna vurdum. Serseri gibi gülerek önüne döndüğünde yüzüme patlayan flaş ve ardından gelen fotoğraf çekme sesiyle duraksadım. Kısılan gözlerim yavaşça açıldığında önümde duran küçük kız boynuna astığı fotoğraf makinesinin düğmeleriyle uğraşıyordu. İki yandan topladığı saçları önüne düşmüşken bir kaç düğmeye daha bastı ve makinenin önünden çıkan küçük resimi sallayarak bana uzattı. Gülerek elinde ki küçük resimi elime alıp nasıl çıktığıma baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim İçin Söyler Misin?(Düzenleniyor)
Teen FictionSiz: Belki de tilkiler sevgiye açtır Şafak Siz: Onlara sevgi vermeyi denedin mi?