4.3

218 31 80
                                    

Merhabalarr

Özlediniz değil mi? Bence özlediniz :)

Mutlaka okuyun.

Yaklaşık on bölüm daha var düzenlenecek. Yeni bölüm yazmak istediğim için onları sonraya erteledim. Lütfen bu bölüm haricinde diğer bölümleri anlamak için en azından yirmi beşinci ve otuzuncu bölümün başını okur musunuz? Hatta otuzuncu bölümden sonrasını full okuyun çünkü aralara bir şeyler daha eklemeyi düşünüyorum.

Satır aralarını boş bırakmazsanız da çok mutlu olurum :)

İyi okumalar.

Şafak'la sevgili olmak çoğu kusurlarınızı yok saymak demekti.

Lise de kimse bana zorbalık yapmamıştı ama 'Sesinin güzel olduğunu sanıyor.' dediklerini hep duyardım. Tabii bu bile zorbalıktı da neyse. Aslında Şafak'ın da dediği gibi kimse sizinle uğraşmazdı. Öyle yaz dizilerinde ki gibi bir lise ortamında hiç bulunmamıştım. Bu içimde hep kırık dökük bir parça olarak kalacaktı çünkü ortaokul da lise hakkında hep hayallerim vardı. Belki de çok dizi izlemiştim. Şimdi düşünüyorum da Şafak'la şimdi değil de lise de tanışsaydık ne olurdu? Belki daha özgüvenli olabilirdim. Yada daha cesur. Ben onu hiç fark etmemiştim ama o beni fark ettiğini söylüyordu. O zaman neden yanıma gelmeyi düşünmemişti? O da mı duymuştu arkamdan konuşulan şeyleri?

Şuan için bunların önemi yoktu. Şafak yanımda olduğu sürece sevmediğim her şeyi seviyormuş gibi hissediyordum. Böyle hissettiriyordu.

"Küçükken böceklerden çok korkardım ama geçen gün fark ettim hayvanlar beni görünce kaçacak yer arıyor. Yani korkacak bir şey yokmuş. Artık korkmuyorum." Dedim parmağıma tırmanmaya çalışan uğur böceğine bakarken. Şafak hemen karşımda oturuyordu. Bağdaş kurduğu için diz kapakları benimkilere değiyordu. Uğur böceği sonunda kendi zaferini kazanıp parmağıma çıktığında bir saniye bile durmadan ufak kanatlarını açıp Şafak'ın parmağına uçtu.

Neden çevremde ki bütün hayvanlar benden ona gitmek zorundaydı?

"Seni çok seviyorlar." Dedim kıkırdayarak. Kar'ı da ortaya atmam dikkatinden kaçmamış olacak ki dudağı hafifçe kıvrıldı ve parmağında duran böceği nazikçe yan tarafımızda duran geniş çimenlik alana koydu.

"Artık kar yağmadığı için çok mutluyum." Dedim konuşmaya devam edip. Buraya gelmeyi o istemişti ama konu açmıyordu. Haliyle bende susuyordum. Ben sustukça konuşmamı istiyordu. Gerçekten dengesiz herifin tekiydi.

"Geçen papatya çayı içerken tadının kötü olduğunu düşündüm ama şeker atmayı unutmuşum. Bitki çayları gerçekten şeker atılmadığı zaman kötü oluyor." Dedim bu sefer de. Yine sessiz kalmıştı.

"Biliyor musun? Sabah ilk defa sen beni aramadan bir dakika önce uyanmıştım. Artık alıştım bence. Aramana gerek yok."

"Kilo aldım ben sanki. Diyete başlasam dedim ama sonra hemen vazgeçtim. Sor bakalım niye? Yada dur sorma. Çünkü akşam gelip bana yemek yaptın. Bu kadar güzel yemek yapman yasal değil. Haberin olsun."

"Aa bak ne söylemeyi unuttum. Geçen karşı komşu imam bayıldı yapmış. Bana bir tabak getirdi. Verirken de diyor ki 'İmam bayılmadı öldü bu sefer.' Kadına boş bakışlar attığımda "Sevgilisi kılıklı.' diye trip atıp gitti. Senin tavırlarını unutmamış yani utanmaya devam edebilirsin." Saçmalamaya devam ederken beni ilgiyle dinlediğini fark edince duraksadım. Kaşlarımı çatıp siyah gözlerine bakmaya devam ederken o da kaşlarını çatıp benim taklidimi yaptı.

"Beni dinliyor musun sen?" Dedim dinlediğini bile bile.

"Evet dinliyorum. Böceklerden aslında korkmuyormuşsun. Bitki çaylarını şekerli seviyormuşsun. Ben aramadan önce kalkmışsın ama yok öyle bir şey. Kilo almadın. Ayrıca evet güzel yemek yaptığımı herkes söylüyor. Yanlışlıkla tip tip baktığım teyze maalesef beni unutmamış ve üstüne sana çok kötü bir espri yapmış." Kaşlarım mümkünmüş gibi daha çok çatıldığında parkta oynayan çocukların şen sesleri buraya kadar geliyordu.

Benim İçin Söyler Misin?(Düzenleniyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin