' bir şey içmedin '
' gerek yok 'gözlerimle partinin olduğu mekanda gezdirirken aklıma kazıdığım yüzü hatırlamaya çalıştım. merih bana bir resim göstermişti ama nerdeyse yüzü aklımda kalmamıştı bile. elimde tuttuğum para çantasını sıkıca kavrarken yanımda gitmek bilmeyen alp'inde bakışları altında kalmıştım.
' çok değişmişsin '
' kime göre neye göre '
' sadece bana göre '
' yanımdan ne zaman kalkmayı düşünüyorsun alp '
' kovuyormusun beni 'yanımda piçimsi sırıtışı yeteri kadar sinirimi bozarken ağzının ortasına bir tane çakmayı düşünmüştüm. tabikide bunu yapamıyordum bu partiye gelenler saygın kişilerdi asla kendimi gösteremezdim.
bakışlarım deponun girişine döndüğünde karanlık olan yerde zorlada olsa o adamın yüzünü görebilmiştim.
masanın üstündeki el çantamı alıp alpin yanından kalktıktan sonra çantayı vereceğim adamın yanına yürümeye başladım. umarım doğru hatırlıyorumdur, yoksa bu benim için bir sorun olacaktı.
adamın yanından geçerken ona kısa bir bakış atmamla adam kafasını sallamıştı, bingo bulmuştum. deponun kuytu bir köşesine geçtiğimde adamın gelmesini beklemiştim.
ama beklediğim gibi olmamıştı, adam kaybolmuştu az önce önümde duran adam kaybolmuştu, gözlerimle etrafı ararken onu hiçbir yerde görememiştim.
tanrı aşkına nereye gitmişti bu.
' birinimi bekliyordun '
kafamı hızla o sesin geldiği yöne çevirmiştim.
' seni ilgilendirmez alp '
' merihe götüreceğin belgeler diyorum sanırım benden alman gerekecek yani o kişiyi bekleme'bakışlarım yavaşça sertleşmeye başladığında bir adım geriye atmıştım. lanet olsun ifşa olmuştum.
' sen '
' ne diyebilirim ikra ayağıma sen gelmişken neden bırakayım seni '
' yoksa bu '
' ah evet benim partim..ama doğum günü partisi değil..kolumu kaybetmemin şerefine yapılan bir parti malum 6 sene oldu '
' kolunu kaybetmeminmi 'alp uzun kabanını çıkardığında o an fark edebilmiştim. sağ kolu protezdi
bakışlarımı kolundan çekip bütün mavi gözlerden nefret etmemi sağlayan o adamın yüzüne çevirdim.
' ne şanski 6 sene önce kolumu alan kadın bugün tam önümde '
burdan bir an önce çıkmam gerekiyordu , bir adım geri atmamla arkamı dönüp koşacakken saçlarımda hissettiğim sızıyla olduğum yere çivilenmiştim.
elimdeki para dolu çantasını savurarak kafasına geçirerek saçlarımdaki ellerinden kurtulmuştum. alp bir iki adım gerilerken karnına tekme atmamla yere düşmüştü. altının açılması umrumda bile değildi. yapabileceğimin en iyisini yaparak son kalan gücümle koşmaya başladım. arkamdan çıkan alp'in sesini bütün korumaları harekete geçirirken en güvenli yer dans eden insanların arasına karışmıştım.
alp'in adamları peşimden gelirken insanları yara yara geçerek çıkış kapısına doğru yürüyordum. tabi bu biraz zordu kalabalığı yararak gitmek oldukça güçtü benim için.
çıkış kapısına yaklaştığımda sonunda o kalabalıktan çıkıp kapıya doğru koşmaya başladım. sonunda bu lanet olası yerden kurtuluyordum.
tam kapıdan çıkmama 2 adım kala önce kulağıma silah sesi daha sonrada sırtımda hissettiğim yanma oldu. canımı yakacak kadar değildi ama yürümemde zorlu çıkaracağı kesindi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEHR-i TUTKU +18
General Fiction'SENİ ÖLDÜRÜRÜM ' Ettiği bu boş tehdit beni sadece gülümsetmişti , gerçekten bu tür şeylerden korkmamımı bekliyordu. Ona sadece acıyordum , çünkü ettiği o kelimenin bende bir faydası yoktu , dolu bir cümleydi ama benim için oldukça boştu. 'NE GÜLÜ...