"Ulan sen salak mısın?!"
Karşımda oturan Naz'ın aniden bağırmasıyla kafedeki tüm bakışları üstümüze çekmiştik. Naz yurt dışındaydı bir haftalığına, 2 saat önce dönmüştü ve olanları yeni yeni öğreniyordu.
Naz özür dilercesine bir bakış gönderdikten sonra hararetli bir şekilde konuşmaya devam etti."Bak seni boğarım, konuşmam bi' daha seninle!"
Salladığı tehditleri duymamazlıktan gelip kahvemden bir yudum aldım.
"Duydun mu beni Bade? Lan bak ciddiyim ben!"
Gözlerimi devirip tırnaklarımla masada ritim tutarken oldukça ciddi bir şekilde konuşmaya başladım.
"Ben de ciddiyim Naz. Böyle olması gerekiyor, sen de farkındasın."
"Böyle gerekmiyor. Daha düne kadar ben bu adama aşığım elinden tutup nikah basasım var, diyen sen değil miydin; ne değişti?"
Derin bir nefes alıp tırnaklarımla daha hızlı bir ritim tuttum.
"Sorun da orada ya! Bir şey değiştiği falan yok. Boş boş birbirimizi üzüp duruyorduk. Gerek yok yani, anlatabiliyor muyum?"
Naz ağzının içinde bir şeyler geveleyip geriye yaslandı.
"Ee?"
Dik dik ona bakarken 'ne?' dercesine kafamı salladım.
"Kızım bakma öyle öküzün trene baktığı gibi, ne demek istediğimi çok iyi biliyorsun sen."
Yok gerçekten anlamamıştım.
"Naz ben seni gerçekten anlamıyorum."
Naz öne eğilip kollarını masanın üstüne koydu ve gözlerimin içine baktı. Onun bu hallerinden gerçekten korkuyordum. Gözlerini kıstı ve fısıltıyla konuşmaya başladı.
"Gidicek misin bugün?"
Gözlerimi ondan ayırmadan başımı usulca iki yana salladım.
Gözleri kocaman açıldı ve bağırarak konuştu."Nasıl ya!?" Sağ elini hızla masaya çarparken yargılayan bakışlar tekrar bizi bulmuştu. Tekrar özür dileyen bir bakış takınıp küçük bir gülümsemeyle baktıktan sonra tekrar bana baktı; gülümsemesi soldu ve beni öldürecekmiş gibi bakıyordu.
"Nasıl ya? Kızım senin kafan mı güzel? Bir yere falan mı çarptın ha?"
"Yo' ne alakası var? Gayet ciddiyim, gitmeyeceğim."
Naz kaşlarını çatarken titreyen alt dudağıyla gerçekten sinirlendiğini biliyordum. Ona da hak veriyordum aslında Talha'yla çok yakın arkadaş olmuşlardı bizim çıktığımız süreçte. Ve şimdi de haklı olarak arada kalmak istemiyordu.
"Hanım hanım, senin kulakların söylediğini işitir mi yoksa ben mi yanlış duyuyorum ha? Ne demek gitmiyorum?"
Yerimde huzursuzca kıpırdanırken biraz geri çekilip kuruyan boğazımı rahatlatmak için bir yudum su içtim masadaki bardağımdan.
"Baya gitmiyorum Naz." Bardağı tekrar masaya bırakırken Naz tekrar geriye yaslanmıştı. "Hem gidip ne yapacağım ki? Talha ben senden ayrıldım ağza alınmayacak sözler söyledim. Ama gel gör ki hala buradayım mı diyeyim?"
Naz gözlerini tavana dikip birkaç saniye düşündükten sonra tekrar bana baktı.
"Mantıklıymış aslında." Durdu. "Evet ya öyle söyle sen."
"Sabır ya." Gözlerimi kapatıp bir süre bekledikten sonra tekrar ona baktım. "Naz bu adamdan ben ayrıldım, çocuk oyuncağı mı bu bi' ayrılıp bi' yanına gideyim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yeis, tayyip talha sanuç
Fanfiction❝ Don't go there 'cause you'll never return ❞ 𝗜𝗡 𝗪𝗛𝗜𝗖𝗛... ( ─── ☄️ ) Talha soldurduğu çiçeklerin tekrar açması için elinden geleni ardına koymayacaktı. 𝐭. 𝐭𝐚𝐥𝐡𝐚 & 𝐟𝐞𝐦! 𝐨𝐜 ©𝐥𝐢𝐛𝐫𝐢𝐞𝐭𝐜𝐚𝐫𝐦𝐢𝐧𝐚 , 𝟮𝟬𝟮𝟯