0.8

1.3K 67 27
                                    

Aynada son kez kendime bakıp kırmızı saten elbisenin kısa eteğini aşağı çekiştirdikten sonra çantamla beraber arabanın anahtarını da alıp hızla merdivenlerden indim.

Geç kalıyordum...

Ayağımdaki topuklular hızlı yürümeme engel olurken bir yandan da saati kontrol ettim.

* * *
Nihayet Cenk'in evine geldiğimde müziğin sesi duvarların ardından da duyuluyordu.
Böyle ortamları sevmediğimi biliyordu; bu yüzden erken ayrılmamı sorun etmeyeceğine emindim.

Bugün Cenk'in doğum günüydü.
Evinde arkadaşları ve ailesiyle kutlamayı tercih etmişti. Hediyemi önceden adresine sipariş ettiğim için koca bir kutu taşımak zorunda değildim ve bu beni mutlu etmişti.

Birkaç metre ileriden gelen tanıdık kahkaha sesiyle içimden bana sabır vermesi için dua etmeye başlamıştım bile. Benim için oldukça katlanılmaz bir gece olacaktı anlaşılan.

Adımları hızlandırıp açık olan kapıdan içeri girdiğimde Cenk beni görür görmez yanıma gelmişti.

"Hoş geldin Bade." dedi sevecen bir ifadeyle.

Başımla onaylayıp doğum gününü kutladıktan sonra Cenk beni Ece'nin olduğu yere yönlendirirken yanımdan geçip giden Onur'un yüzüme bile bakmaması gece için kötü bir başlangıç olmuştu bile.
Suratım asılırken tanıdığım diğer birkaç insanla da selamlaştıktan sonra Ece'yi görmüştüm.
Yüzüme hoş bir gülümseme yayılırken onun yanına ilerledim. Cenk ise çoktan arkadaşlarının yanına dönmüş ve gözden kaybolmuştu.

Ece ile sarıldıktan sonra koyu bir sohbete dalmıştık.

"Sen ne yaptın okulu bu arada?"

"Dondurdum ya." Moralim bozulurken sesim kısık çıkmaya başlamıştı. "Malum Adana'daydı benim okul, buraya gelince işte..." Alt dudağımı büzüp omuz silktim.

Ece destek olurcasına elini omzuma koydu.

"Dönmeyecek misin Adana'ya?"

Başımı iki yana salladım.
"Hiç düşünmedim. Hem gitsem ne yapacağım ki? Burada bi' düzen kurdum kendime. Orada da vardı elbette bir düzenim ama..."

Ama babam mirasçılıktan çıkarıp yüzüme bakmadığı günden beri işler sarpa sarmıştı.

Ece olanları aşağı yukarı bildiği için daha fazla konuşmadı ve konuyu hemen değiştirdi.

Aradan birkaç dakika geçmesiyle bilin bakalım tahammül edemeyeceğim sayılı kişilerden olan kim gelmişti?
Ah evet, Hande.

"Merhaba." Demişti sinir bozucu bir yapmacıkla.

Ece ona da sarılıp hoş geldin dedikten sonra Hande yanımıza oturmuştu.

İkisi arasında bir sohbet başlatırken Hande'nin söylediği her cümleye göz devirmemek için oldukça büyük bir çaba sarf ediyordum.

"Ay bu arada sen tarçınlı kek tarifi vermiştin bana, hatırladın mı?"

Ece birkaç saniye düşündükten sonra "Ah evet evet, hatırladım." dedi.

Hande çocuksu bir heyecanla konuşmaya devam etti.
"Bugün yaptım onu ve inanır mısın, çok güzel oldu. Talha aşırı beğendi, teşekkür etmek istedim sana da."

Talha tarçından nefret eder bir kere anasını satayım. Nasıl bir ilişkiniz var?

Gözlerimi Ece'ye çevirip ona baktığımda 'bilmem' dercesine dudaklarımı büzdüm. Ece'de biliyordu onun tarçından nefret ettiğini, bu yüzden yüzüne bir gülümseme kondurup başını onaylarcasına salladı.

yeis, tayyip talha sanuçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin