"Hala yazmadı ya."
Bade elindeki telefonu sıkılmış bir nefes alarak kenara bırakınca elimdeki kahve fincanını masanın üstüne bırakıp onun yanına yatağa oturdum."Yazacaktır,eminim."
Elimi destek olurcasına omzuna koyduğumda Bade başını yavaşça omzuma yaslayıp gözlerini kapattı."Kayboldum Naz. O gidince bir karanlık kapladı sanki içimi. O karanlığın içinde, kendi benliğimde kayboldum. Kimseler yok yanımda. Kayboldum ve bu sefer toparlayamayacağım sanki.
Bu kaybolmuşluğun içinde bildiğim tek şey ona olan koşulsuz sevgimdi Naz."
Yavaşça başını kaldırıp arkasındaki yatak başlığına yaslandığında ben de kucağıma bir yastık aldım."Barışacaksınız Bade."
Onuz silkip gözlerini duvara dikti.
"O kadar umursamıyor ki beni, her şeyi gören o kusursuz gözleri bir bana kör. Önceden ben ölü biriymişim o ise körmüş. Görmüyordu gözleri belki ama kalbimin haykırışlarını, atışlarını; dilimin adını haykırışını, hıçkırarak ağlamamı duyar sanmıştım. Ama sevgiye karşı kör olan Talha bana sağır da olmuş, fark edememişim. Ben ona ulaşmak için boşuna kulaç atmış durmuşum Naz."Gözlerim üstünde dolanırken o bakışlarını ellerine indirmiş ve tırnaklarıyla oynamaya başlamıştı.
"Ona sürekli onu ne kadar sevdiğimi anlatıp duruyorum ama karşımda sanki taştan bir duvar var. Anlattığımda anlar sanıyorum, her seferinde yanılıyorum. Sadece sussa da olur, gelip sadece sarılsa. Ne yapacağımı bilmiyorum ben artık Naz. Yollarım silindi, onun peşinden giderken."
Derin bir nefes alıp yutkunduktan sonra kaşlarını çatıp başını aşağı yukarı salladı sanki bir şeyleri kabullenmek istercesine. "Ama biliyorum, o beni ne kadar uzağa iterse itsin ben ondan vazgeçmeyeceğim. Ne olursa olsun, asla ama asla vazgeçmeyeceğim."Kaşlarım çatılırken onu anlamaya çalışıyordum ancak çok uzaktım sanki hissettiklerine.
"Bunu neden ona değil de bana anlatıyorsun ki?"Başını kaldırıp kızarmış gözleriyle bana baktı. Kanlanmıştı sanki gözleri...
"Çünkü anlar sandım. Anlatamasam da anlar sandım. Onun için yakarışlarımı, bu denli sevgimin canımı yaktığını, sorun değil desem de sorun olduğunu anlar sanmıştım. Ona anlatsam da olmuyor, anlamıyor bir türlü."
Kızarmış gözleri sevecenlikle baktı bu sefer yüzüme ve acı bir tebessüm yayıldı yüzüne.
"Ve beni senden başka dinleyecek kimse yok Naz, sadece sen varsın."Yastığın üstünde birleştirdiğim ellerim yumruk halini alınca tırnaklarımın etine battığını hissettim. Biraz daha bastırırsam kanla dolacaktı araları sanki.
Yüzüme tatlı bir gülümseme yerleştirmeye çalıştım.
"Her zaman yanındayım biliyorsun."
Ne kadar denesem de yüzümde tatlı olması gerek gülümseme acı bir gülümsemeye dönüşmüş ve yüzümü buruşturmamak için zor durmuştum.
Ben her zaman yanında olacaktım ama o? O her zaman yanımda olacak mıydı?İnsan her şeyden önce kendini düşünmeliymiş, ben bu kısmı atlamıştım hayatımda. Kendimden önce hep başkaları gelmişti. Başkalarının derdini dinlemekten kendiminkileri unutmuştum.
Bade ihtiyacım olduğunda hiç yanımda olmayacaktı mesela çünkü o sevdikleriyle olacaktı. Onu seven insanlarla.
Ben asla onun gibi sevilmeyecektim. Ben birini sevsem dahi o hep benden kaçacaktı.Bade'ye hep yanımda olup olmayacağını sormak istiyordum ancak o beni geçiştirip klasik birkaç cevap verecekti.
'O nasıl soru Naz?'
'Her zaman yanındayım Naz.'
'Sen benim kardeşimsin Naz' Falan.
Daha fazla dinlemek istemiyordum bu zırvalıkları.
Çünkü yalan söyleyecekti.
Gün geldiğinde yerinde yeller esecekti.
Daha fazla yalana tahammülüm kalmamıştı."Ben her zaman geleceğim ama sen hiç orada olmayacaksın."
Kaşları çatılmış ve hala yüzünde olan gülümseme solmuştu.
"O ne demek öyle Naz?"Omuz silktim.
"Hiç yanımda olmayacaksın Bade.
Alındığımdan değil. Sadece bu bir gerçek ve kabullenmemiz gerekiyor. Senin en ufak gözyaşına herkes toplanacak etrafına ama benim hayatım başıma yıkılıp enkaz olsam da sen orada olmayacaksın." Duraksayıp alt dudağımı dışarı kıvırdım. "Hiç kimse olmayacak."Dudakları hayrete uğramışçasına aralanırken kaşları daha da çatıldı.
"Ne saçmalıyo'sun Naz ya?""Olanları söylüyorum, bariz ortada her şey. İnkar etmeye gerek yok."
Alay edercesine veya hayretle gülüp "Sadece saçmalıyorsun," dedi.
Ben de güldüm ama neden olduğunu bilmiyordum.
"Sadece vicdanını rahatlatmaya çalışıyorsun söylediklerinle.""Ne zaman yanında olmadım Naz?"
Ellerimi 'bilmem' der gibi havaya kaldırıp tekrar indirdim yastığın üstüne.
"Ne zaman oldun? Senin çevrende her zaman birileri var ve ben senin gölgende kalmaktan sıkıldım artık.""Beni mi kıskanıyorsun?"
Kaşlarım hayretle çatılırken "Ne alaka?" diyebildim.
Alay edercesine gülüp başını iki yana salladı.
"Bilmem.""Bade yapma ya."
"Ne yapmayayım Naz? Açıkça söylesene ne demek istediğini."
Dudaklarımı aralayıp konuşmak için doğru sözcükleri ararken Bade'nin telefonunun melodisi doldurduğunda odayı tekrar kapattım ağzımı.
Telefonu alıp ekrana baktığında gözlerindeki heyecanı gördüm.
Ayağa kalkıp odadan dışarı çıkarken dönüp bana baktı."Sonra konuşacağız bunu Naz."
Öylece durup boş duvarı izlediğimde ne yaptığıma anlam verememiştim.
Aradan birkaç dakika geçtikten sonra ayaklarını yerde sürüyerek odaya döndü.
"Talha evin önündeymiş. Aşağı iniyorum ben, gelirim birazdan."
Başımı onaylarcasına aşağı yukarı salladığımda Bade gülümseyerek yanıma gelmişti."Gel buraya," diyerek önce sarılmış sonra da yanağıma bir öpücük kondurmuştu.
Ardından geri çekilip "Görüşürüz," dedi ve evden çıktı.İşte böyle oluyordu her seferinde.
Geldiğinde unutacaktı.•
Naz sen bensin hayatim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yeis, tayyip talha sanuç
Fanfiction❝ Don't go there 'cause you'll never return ❞ 𝗜𝗡 𝗪𝗛𝗜𝗖𝗛... ( ─── ☄️ ) Talha soldurduğu çiçeklerin tekrar açması için elinden geleni ardına koymayacaktı. 𝐭. 𝐭𝐚𝐥𝐡𝐚 & 𝐟𝐞𝐦! 𝐨𝐜 ©𝐥𝐢𝐛𝐫𝐢𝐞𝐭𝐜𝐚𝐫𝐦𝐢𝐧𝐚 , 𝟮𝟬𝟮𝟯