2.7

646 31 8
                                    

Elimdeki oyun kumandasını oflayarak bir kenara bırakınca Onur ayağa kalkıp beni bilmem kaçıncı yenişini kutladı.
"Oğlum nasıl yendim lan seni öyle. "

Gözlerimi devirip koltukta iyice yayılırken soğumuş ve şekersiz çaydan son bir yudum alıp kaşlarımı çattım.
"Lan Onur hadi Bade benim yüzüme bakmıyo' da sen niye hiç İrem'in yanıma gitmiyorsun?"

Onur ellerini beline koyup komik bir anne duruşu alırken elindeki oyun kumandasını yere düşürmüştü.
"Kardeşimin zor gününde yanında olmayacaksam niye varım hayatım?"

Kaşlarım dalga geçercesine kalktığında "Sen her gün buradasın oğlum?" dedim.

"Senin iyi günün mü var a.. koyayım?"

Kendimle dalga geçercesine gülüp omuz silktim.
Haklı sayılırdı. Her gün başıma farklı farklı şeyler geliyordu.

"Of Talha ya, çok sıkıldım ben."
Onur yerdeki oyun kumandasını ayağıyla bir kenara iteleyip kendini yanıma bıraktı.
"Ne yapsak?"

Gözlerimi televizyona dikip omuz silktim tekrar.
"Ne bileyim ben?"

Onur telefonunu almak için kıpırdandığında başımı geriye atarak tavanı izlemeye başladım.
"Siz İrem'le barıştınız mı? En son evden kovmuştu seni."

Hala boş tavanı izlerken Onur'un gözlerinin kısa bir süre üstümde dolaştığını hissettim ama dönüp ona bakmadım.
"Bilmiyorum ki." Kısık bir sesle söylediğine gülünce Onur telefona geri dönmüştü.

"Aha Talha sen ne mübarek insansın kardeşim!"

Başımı kaldırıp baktığımda hala telefona bakıyordu.
Kaşlarımı çatıp "N'oldu da?" dedim.

Onur yarım ağız sırıtarak "Hikayemi beğenmiş, kesin aşık bana," dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıp yüzündeki çocuksu sevinci izledim.
Ben de böyle mi oluyordum acaba?

Onur iç çekip değişik duyguların döndüğü gözlerini boş duvara dikti ve yine o aptal gülümsemesini takınıp telefonu kalbinin üstüne bıraktı.

Aşk böyle bir şeydi sanırım. Çözmüştüm artık dedikçe başka bir kördüğümle karşınıza dikilen bir şeydi.
Şimdi ağlatırken on dakika sonra duvara bakıp aptalca gülümsemenizi sağlayan şeydi.
Onur'dan biliyordum. Daha bu gece uykusunda İrem'in adını sayıklayarak gözlerinden birkaç damla yaş akmıştı şimdiyse sırıtarak duvarı izliyordu.
Kendimden biliyordum. Ne kadar kızsam da günün sonunda onun kollarında huzur buluyordum. Huzur onun kollarının arasındaydı. Ne kadar ağlatsa da sonunda kahkahalarla güldüren ve gülmenin ne kadar güzel bir şey olduğunu öğreten yine Bade'ydi. Ne kadar kızsam da günün sonunda gidip onun için ağladığım yine Bade'ydi.

Onur telefonuna bildirim gelince hızla ekranı açıp bildirime baktı ve gülümsemesini bozmadan mesaj yazmaya başladı.

"İrem mi?" diye sorduğumda başını sallayarak bana baktı.
"Biliyordum zaten affedeceğini," dediğinde içimde farklı bir his oluştu. Kıskanmak değil de daha çok imrenmekti. Birbirlerini ne kadar üzerlerse üzsünler birbirlerini seviyorlardı.

"Siz de barışacaksınız Talha, her zamanki gibi."

Omuz silkip gözlerimi ondan kaçırdım.
"O kadar emin olma."

"Benim anlamadığım, siz şimdi ayrıldınız mı, ayrılmadınız mı?"

Elimi enseme götürüp saçlarımı biraz çekiştirdim.
"Bilmiyorum ki," diyerek gözlerimi tekrar ona çevirdim.

Onur kaşlarını kaldırıp "Ne değişik ilişkiniz var ya," dedi anlam veremeyerek.

"Bir adım atsa her şey tamam da, yok işte. Ne olduğunu bi' anlayamadım ki."

Onur başını sallayarak anladığını belli eden birkaç mırıltı çıkardı.
Aramızda oluşan sessizlik farklı bir boyut kazanırken gözlerim boş duvara dalmıştı.

"Talha ben acıktım ya, kalk bi' yemek yiyelim."

Dışarı çıkacak mecali kendimde bulamadığımdan "Aman Onur ya, eve söylesek ya?" diye teklifte bulundum.

Onur gözlerini devirip elini kaldırıp salonun halini gösterircesine etrafı işaret etti.
"Şuraya bir bak Allah aşkına. Bir akbaba eksik leş gibi kokuyor içerisi, birazdan kurtçuklar çıkacak sanki."

Yüzümü buruşturup etrafa baktım. Yine haklıydı. Bir haftanın çöpü vardı salonda ve iğrenç bir görüntüye sahipti.
Oflayarak ayağa kalkıp üstümü değiştirmek için ayaklarımı sürüyerek odaya ilerlemeye başladım.

evet ane her şey yolunda

yeis, tayyip talha sanuçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin