Kırık kalbin tamir olmayacağı aslında yalan. Çünkü ben, kalbimi kıran herkesi affederim. Asıl yokluk acıtır kalbi. Bir babanın şefkatinin yokluğu gibi.
Beni annem büyüttü, tek kişiydi. Hani çekirdek aile anne, baba ve çocuklardan oluşurdu ya... Bence yalan. Ben babamın sıcak elini başımı okşarken hissetmedim ki. Bence sevgi şefkatti ve babam o şefkatin zerresini bana göstermemişti. Başka babalar da böyle miydi? Ben mi fazlasını bekliyordum?
Ben kendimi geçtim, Lâl kaçırılmıştı ama ne babam ne Levent amca hiçbir şey yapmamıştı. En azından halini hatırını sorsalardı. Annem de böyle mi hissetmişti kaçırıldığında? Pek hatırladığım söylenemezdi. O günün acı izleri kalmıştı bende. Belki ben de düşüncesizlik etmiştim anneme.
Lâl, benim için koşmuş ve bileğini burkmuşken hiçbir şey yapmadan duramazdım. Onun için çarptığım kapılardan tekrar girebilirdim, yemediğim tokadı şimdi yiyebilirdim. Babam bana şimdiye kadar hiç vurmamıştı ama bu umurumda bile değildi. Karanlık mutfağın cam kapısından sessizce girip kapıyı kapattıktan sonra koridordan geçerken salondan gelen fısıltılara kulak verdim. Annem gelmişti, nefes alışından bile fark ederdim onu. Karanlıkta duvara yaslanarak yaklaştığımda sesler daha da netleşmişti.
-Neden bu kadar karşısın onlara, dedi annem kısık sesle.
Fısıldamaya ara vermişti.
-Seni duydum, telefonla konuşurken. Her şeyi biliyorum.
Annem, o kadar şaşırdı ve dehşete düştü ki bir süre konuşamadı.
-Ne, nasıl yani diye fısıldadı annem. Tanıyor musun-
-Beril DNA testi yaptırmış. Lâl, Behçet'in kızı değil mi? O aşağılık herif benim arkadaşıma bunu yapmış olamaz. Ben şimdi o kızı nasıl Levent'ten isteyeyim hem de gözünün içine baka baka?
Ağzı açık kalan annem hemen araya girdi,
-Sen yanlış anla-
-Kulaklarımla duydum, Berille konuşuyordun, dedi babam bu sefer bağırarak.
-Beril'i suçlayamam ne yaşandığını bilmiyorum, dedi ardından sakinleşerek. Ama Levent'in bunu bilmesi gerekiyor, diye ekledi.
Babam salonda volta atmaya başladığında beni görmemeleri için hızlıca gitmeye karar verdim. Eşyalarımı ve Gökçe'nin spor ayakkabılarından birini alıp girdiğim yerden geri çıktım.
Kalbi en çok acıtan ne kırgınlık ne yoklukmuş. Kalbi en çok acıtan şey yalanmış. Peki gerçeğin kendisi yalandan daha kötüyse? Şüphesiz şu an böyle. Bir sırrı saklamak da yalan söylemekle eşdeğer midir? Öyleyse bile sanırım yalancı olmaya razı geleceğim.
Lâl'in kimin kızı olduğu umurumda değil. Ama babam bu sefer haklıydı. Gerçekten Levent amcanın bu gerçeği öğrenmesi gerekiyor. Sahi annem ve Beril teyze bunu neden saklıyor?
Banka doğru yaklaşırken zorla gülümsemeye çalıştım.
-Geldim.
Spor ayakkabıları usulca Lâl'in ayağının altına bıraktım.
-Otuz sekiz numara. Olur sanırım?
Gülümsedi, ta gözlerimin içine baktı.
-Teşekkür ederim. Bence hastaneye gitmemize gerek yok. Eve gidince buz koyarım. Senin bisikletini getirdim, onunla gideriz.
Bankın tam yanında duran bisikleti yeni fark ederek kızdım,
-Neden kalktın yerinden?
-Üzerine çok basmadım merak etme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Burgonya
RomanceBir zamanlar bana onun geri döndüğünü söyleseler belki de ağlardım. Ama o, şimdi benim için bir yabancıdan farksız. Bugün geliyor... ●Argo dil ve küfür içerir.●