13.

2 0 0
                                    


-Eee?

-Ne eee, dedi Kuzey arabasının kapısını oturmam için açarken.

-Benim arabam ne olacak, diye sordum kollarımı birbirine dolayıp tek ayağımla ritim tutarak.

Bu peruk benim karakterimi değiştirmiş olabilir mi?

-Alır biri. Hadi binsene!

Oflayarak içeri girip kapıyı kapatmasını bekledim. Peruğum artık katlanılmaz derecede rahatsız etmeye başladı. Kafa derimi özledim resmen! Kemeri hızlıca takmaya çalışırken, salak olduğum için, tabii ki beceremedim. Kuzey ise kendi kemerini takmış, eli direksiyonda bekliyor.

-Ne bakıyorsun öküzün trene baktığı gibi?

Yüzüne en şaşkın ifadesini takınıp bir süre suratıma baktıktan sonra konuştu.

-Kemerini takmanı bekliyom.

-Bekliyom mu, dedim gülmemi tutmaya çalışarak.

-Romantik film gibi sahne yaşamamızı mı istiyorsun? Taksana kemerini, dedi her bir kelimeyi düşünerek.

Gözlerimi devirdim ve ona bakmaya devam ettim. Eğilip kemerime uzanmak için hamle yaptığında havadaki eline vurdum.

-Çek şunu çek! İstemez senden bir şey! Zaten nereye gitsem oradasın! Senden yardım isteyen mi oldu? Niye geldin? Sana borçlu olayım diye mi bana iyilik yapıyorsun oğluuum! Yemezler!

Yemezlerdi tabii! Salak mıydım be ben! Değildim! Az önce kendisiyle eline vurduğum sağ elimi, sol eliyle tuttu.

-Benimle yemeğe çık, ödeşelim.

Vücudumdaki tüm kan yanaklarıma pompalanmışken ellerim hafifçe titremeye başladı. Benimle yemeğe mi çık? Kalbim güm güm attığından sanki iki yüz kişilik amfide karnım guruldamış da herkes duymuş gibi utandım. Yemeğe mi çıkayım? Başparmağı hareket ettiğinde, elimi ondan çekip peruğumu düzelttim. Ben mi çıkayım yemeğe?

-Niye?

-Ödeşmek için.

Önüme dönüp kemerime uzandım ve sonunda yerine takabildim. Onunla mı yemeğe?

-Ne zaman, dedim normalden kısık ve ince çıkan sesimle.

Yani ben ve o ve biz iki kişiyiz ve ben onunla yemek yiyeceğim, değil mi?

-Yarın akşam.

Penceremin düğmesine basıp kafamı dışarı çevirirken gözlüğümü düzelttim. Hafif soğuk ama tatlı tatlı esen rüzgârı akciğerlerime doldurdum. Niye yemek yiyoruz ki şimdi?

-Cevap vermeyecek misin, diye sordu yanımdaki ses.

Kafamı ona çevirmedim. Ödeşmek için yemek yiyiyoruz, beraber.

-E bende borç borçtur.

Yanaklarım, arabanın hızlanmasına bağlı olarak artan rüzgârın şiddeti ile buz kesildiğinden pencereyi kapadım. Kafamdaki peruğu çıkarıp arka koltuğa fırlattıktan sonra saçlarımı ellerimle dağıtıp kocaman bir oh çektim. Gözümden çirkin gözlüğü çıkarttım.

-Sonunda be!

-Öyle daha mı güzeldin sanki, dedi Kuzey pis pis sırıtarak.

Hayır madem güzel değilim niye yemeğe davet ettin? Ne alaka ya, salak mıyım neyim? Ödeşmek içinmiş işte zaten! Ne giymem lazım ki?

-Kaçta çıkacağız yemeğe? Merak ettiğimden değil de işten sonraysa eğer-

-Ona göre mi süsleneceksin, dedi yüzünde piç gülümsemesiyle.

BurgonyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin