12.

3 0 0
                                    


       Bunun için bütün gün strese girdiğime inanamıyorum. Hayır, strese girsem iyi. Kuzey'e sarıldım Kuzey'e! Ah alnıma çok hızlı vurdum, acıdı. Neyse şu adrese gidince ne olduğunu anlarız. Tabii saat daha yedi olmadı, acaba beni vururlar mı? Aman vursunlar hatırım kalır. Telefonun sesi aniden kulaklarıma ulaştığında seslice nefes verdim.

-Ben de ne zaman arayıp azarlayacak bu asabi adam diyordum.

Ama arayan o değildi, Ahu'ydu.

-Hayırdır?

-Kızım asıl sana hayırdır? Bizim veteriner erkekmiş ya?

Sağ elimi yine alnıma vurdum, kesin adama musallat olacak.

-Evet?

-Baya da yakışıklı, dedi, söylemesini korktuğum kelimeler çıkmıştı ağzından.

-Ahu adam işinde gücünde, iyi de birine benziyor, onu da kendine aşık edip ortada bırakma ne olursun.

Ahu şuh bir kahkaha attı.

-Ne oldu, sen mi beğendin?

-Ben ne beğeneceğim, Allah sahibine bağışlasın, yani sana değil. Hem sen niye kısık sesle konuşuyorsun?

Birden yükselen sesimle neredeyse bağırdım.

-Yoksa adamın yanında mı aradın beni!

-Çüş kulağımı patlattın. Yani evetse ne ol-

-Allah seni kahretsin Ahu, oraya geliyorum, dedim ve telefon standında duran telefonumun ekranında duran kırmızı telefon ibaresine bastım. Acilen duruma el koymam lazım.

Acilen dediğim de işte bir buçuk saat oluyor. Baya acil geldim. İnşallah Ahu, Atlas'ın gazozuna ilaç koymamıştır. Arabayı park edip zile basarken camdan saçımı düzelttim ve bağırdığım için bütün yol ağrıyan boğazımı temizledim. Kapıyı açan Hasan amcaya gülümsedim.

-Pardon, rahatsız ediyorum da benim çatlak bir arkadaşım vardı kıvırcık, kızıl saçlı; patavatsız biri. Siz zaten görmüştünüz, Ahu.

Hasan amca küçük bir kahkaha attı.

-İçeride Atlas ile. Rakı sofrası kuracaktık da akşama, "Ben de kalayım amcam." dedi biz de tamam dedik.

-Ah Ahu ah, dedim elimi alnıma koyarak. Girebilir miyim?

Gülümseyerek kenara çekildi. Gülümsediğinde hafif çekik gözleri kayboluyor. Hasan amca iyi biri, muhtemelen Atlas da öyle. Atlas'ı sana yedirmeyeceğim kızım! Girişi geçip salona gelince Ahu'yu ve Atlas'ı masada otururken buldum. Ahu beni görünce ayağa kalktı.

-Ah canım arkadaşım, sen mi geldin?

Sarılırken kulağına fısıldadım,

-Hiç boşuna uğraşma, seni evine bırakacağım.

-Hahahaha, diye gürültülü bir kahkaha attı. Atlas da Üsküdar'da oturuyormuş.

Ondan ayrılırken dehşetle suratına baktım. Muhtemelen Hasan amca ile Atlas ne olduğunu asla anlamıyor. Gözlerim sinir hastası olmamak için bahane ararken bakışlarımı, yerde birbirinin poposunu koklayan köpeklere kaydırdı.

-Lupin, gel annem, dedim ellerimi dizime pat pat vurarak.

Hemen bana bakıp koştu. Peşinden diğer köpek de geldi. Lupin ayaklanmış, patilerini bacağıma koymuşken eğilip ona sarıldım ve tüylerini karıştırdım. O sırada bakışlarım beyaz tüyleri ve mavi gözleri olan köpekte takılı kaldı.

BurgonyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin