Artık günler Lisa'nın uyanması ve geceyi beklemesinden ibaret bir rutin üzerinden devam ediyordu. Bazen kıyıda bekliyor bazen de odasının camından Jennie'nin gelip gelmediğini kontrol ediyor, kayık görüş açısına girer girmez adeta koşarak aşağı iniyordu.
O gün öğleden sonra mutfakta kuru bir tostu yemeye çalışırken annesinin verdiği haber o günün rutinini bozacak gibi gözüküyordu.
"Sana arkadaş buldum Lili!"Annesine henüz Jennie'den bahsetmemişti, bunun özel bir nedeni yoktu. Sadece Jennie'yle vakit geçirdikten sonra eve geldiğinde annesi uyumuş oluyor, sabah da bu konuyu açmayı yersiz buluyordu.
Bir de Jennie'yle yaşadığı anların tamamen kendisine özel olması gerektiğine dair garip bir düşünce oluşmuştu zihninde.
"Ne arkadaşı?"
"Orman tarafındaki evlerden birinde senin yaşlarında biri varmış, annesiyle sabah gölün kenarında karşılaştık."
"Jennie mi?" diye heyecanla sordu Lisa.
"Jennie mi? Ah hayır, annesi adının Jisoo olduğunu söylemişti."
Lisa hayal kırıklığına uğramıştı. Jennie'yle çoktan tanışmıştı ama nedense annesinin bahsettiği kişinin de Jennie olmasını ummuştu. Annesi sessizliğini fark edince sormadan edemedi.
"Jennie kim?"
"Ah, hiç..."
"Neyse, Jisoo akşam üzeri uğrayacak size bir şeyler hazırlarım ve sohbet edip tanışırsınız olur mu? Burada yalnız hissetmeni istemiyorum."
Lisa isteksizce onayladı. Aslında yeni biriyle tanışmak istemiyordu, sadece havanın kararmasını ve Jennie'yle geziye çalmayı istiyordu. Jisoo'yla olan buluşmanın erken bitmesini umdu.
...
"Merhaba Bayan Manobal, ben Jisoo!"
Kapının önünde siyah uzun saçlı bir kız tatlı bir gülümsemeyle Lisa'nın annesini selamlıyordu."Memnun oldum Jisoo, içeri geçsene."
Jisoo onaylayıp içeri girdi. Lisa mutfakla birleşik salonda koltuğa gömülmüş, onu bekliyordu.
"Merhaba!"
Jisoo sempatik şekilde Lisa'yı da selamladığında Lisa yerinden doğrulup Jisoo'nun elini sıkmak için ona doğru yürüdü.Lisa her ne kadar bu buluşmaya isteksiz olsa da Jisoo'nun tatlı biri olduğunu ilk görüşünde anlamıştı. Sürekli gülümsüyordu ve oldukça kibardı.
"Kesin Chaeyoung'la çok iyi anlaşırlardı." diye düşünmekten kendini alıkoyamadı.Birbirleriyle tanışıp sohbet ederken bir saati geride bırakmışlardı bile. Jisoo oldukça hoşsohbet ve komikti. Ayrıca onunla yakın olmak oldukça kolaydı çünkü samimi biriydi.
"Burada benimle yaşıt biri olduğunu öğrenince çok rahatladım!" diye itiraf etti Jisoo.
"Ben de... pek bizim yaşlarımızda biri yok değil mi?"
"Benim bildiğim tek kişi sensin. Ki uzun zamandır buradayım."
Acaba Jennie'yle hiç karşılaşmamış mıydı?
"Ben birini daha tanıyorum."
"Gerçekten mi? Yakınlarda mı oturuyor?"
"Aslında nerede oturduğunu tam olarak bilmiyorum, ama gölün oralarda sık sık görüyorum."
"Annem göle yalnız gitmemi hiç istemiyor. Bu yaşta komik biliyorum ama geldiğimden beri göle çok az gittim..."
Lisa Jisoo'nun dediği şey karşısında hafifçe kıkırdadı.
"Ah neden ki?""Bilirsin, buralarda çok fazla efsane dönüyor düşüp boğulurum falan diye korkuyor olmalı."
Lisa anlayışlı şekilde başını sallarken gözleri pencereyi buldu, hava kararmıştı. Acaba Jennie kıyıya gelmiş miydi?
Jisoo bir kupa daha kahve isteyince onun yakın zamanda kalkmayacağını anladı. Doğrusu, sohbetten de şikayetçi değildi ama bugün Jennie'yle buluşamayacak gibi gözüküyordu.
"Benim kıyıda olmadığımı görünce geri dönecektir." diye düşündü. Ayrıca hala telefon numarasını almadığını hatırlayıp kendine kızdı. Bir dahaki buluşmada kesinlikle bunu unutmamalıydı.
Ama ne yazık bir sonraki buluşma beklediği kadar erken gerçekleşmemişti. Jennie, ertesi gece ve sonraki iki gece kıyıda gözükmeyince Lisa ona haber vermemekle büyük bir hata yaptığını anladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Locket | jenlisa
FanfictionLisa bulduğu madalyonun hayatını değiştirmek üzere olduğunun farkında değildi.