Dördüncü gecede Lisa bu sefer umutsuz şekilde bekliyordu. Yerde bulduğu ince bir dalla toprağa anlamsız şekiller çizerken gözünü gölden ayırmakta zorlanıyordu ama Jennie yoktu, bugün de gelmeyecekti işte.
İnce pantolonundaki tozları silkeledi ve ayağa kalkmaya hazırlandı tam o sırada sağ tarafından bir ses duydu.
"Yaptığın büyük kabalıktı."
Ayağa kalkıp sesin geldiği yöne baktığında mutluluk ve gerginlik arasındaki bir duygunun ortasında sıkışıp kaldı. Jennie kayığa sırt üstü uzanmış, fenerin ışığında kitap okuyordu.
"Jennie?"
"Evet..."
Jennie istifini bozmadan kitap okumaya devam ediyordu. Bir süre sonra dayanamayıp yerinden doğruldu ve çocuksu bir gülümsemeyle Lisa'ya baktı."Tanrım! Daha fazla uzatamayacağım."
Lisa anlam vermeye çalışır şekilde kızın yüzünü incelerken Jennie açıkladı.
"Sana küsmüşüm gibi davranmayı düşünüyordum ama kıyıda yere resim çizerken o kadar üzgün gözüküyordun ki dayanamadım!""Yani beni gördün ama yanıma gelmedin öyle mi?"
"Bunu hak ettin, geçen gece saatlerce seni bekledim. Gerçekten beni çok kızdırdın, bekletilmekten hiç hoşlanmam! Aslında uzun süre gelmeyi düşünmüyordum ama...seni özledim."
Lisa duyduğu son şeyle gülümsedi.
"Ben de..." diyebildi boğuk bir sesle.
"Çok endişelendim, başına bir şey geldi sandım.""Ah, hayır. Geçen gece niye gelmedin?"
"Şey...bir arkadaşım gelmişti."
Jennie şakacı bir şekilde kaşlarını çattı.
"Beni ekmeye bu kadar erken başlamanı beklemiyordum.""Jennie...gerçekten özür dilerim. Haber vermek isterdim ama telefon numaran-"
"Tamam...tamam. Hadi atla, yeterince vakit kaybettik."
Lisa artık kayığa binmeye alışmıştı, ilk günlerdeki gibi binerken kayacak gibi olmuyordu. Artık aşina olduğu yerine oturup gülümseyerek Jennie'ye baktı. Bugün saçlarını ilk günlerdeki gibi tepeden örmek yerine tamamen açık bırakmıştı. Bu haliyle daha da güzel görünüyordu.
"Hazırsan, ateş böceği adasına gidiyoruz!"
Lisa gülümseyerek onayladı. Nereden bahsettiğini bilmiyordu ama kulağa hoş geliyordu. Zaten nereye gittiklerinden çok Jennie'yle zaman geçirmeye odaklanıyordu artık.
Gölün farklı bir kıyısına ulaştıklarında bu sefer Jennie her zamankinden fazla kürek çekmişti. Bu kıyı diğerlerine nazaran biraz daha uzaktaydı.
Lisa kayıktan iner inmez Jennie'nin buraya neden ateş böceği adası dediğini anlamıştı. Çalıların arasında birçok ateş böceği uçuyor ve büyüleyici bir ışık dansı sunuyordu.
Jennie kayıktan aldığı örtüyü yere serdi ve Lisa'nın oturmasını işaret etti. Kendisi de küçük adımlarla Lisa'nın yanına yerleşti.
"Çok güzel değil mi?"
Lisa Jennie'yleyken bu soruyu çok sık duyuyor her seferinde de aynı cevabı veriyordu.
"Evet...çok güzel."Göle yakın uçan ateş böceklerini bir süre izlediler, daha sonra Lisa eliyle karşı kıyıdaki büyük evi işaret etti. Bu ev de sarmaşıkla kaplı taş ev gibi terk edilmiş duruyordu ama onun aksine oldukça büyüktü.
"Bu ev hakkında ne biliyorsun?"Jennie Lisa'nın işaret ettiği yere baktı. Yüzünde nedense bu sorudan hoşlanmamış gibi bir ifade vardı. Soruyu geçiştirmek ister gibi elini sallayarak cevapladı.
"Ne olacak bir harabe işte."Gölün etrafındaki tüm yapılar bir yana tüm çiçekler, böcekler hatta taşlar hakkında detaylı bilgiler vermekten hoşlanan Jennie'nin bu soruyu geçiştirmesi Lisa'yı şaşırtmıştı ama üstünde durmamaya karar verdi, bu atmosferi bozmak istemiyordu.
"Burada uyumayı çok severim. Yıldızlar ve ateş böcekleri sihirli gece lambaları gibi, sence de öyle değil mi?"
Lisa havaya baktı. Gerçekten de öyleydi.
"Evet. Burada uyumak güzel olmalı.""Bir gün sen de denemelisin!"
Eğer annesine haber vermiş olsaydı, o gün bugün olabilirdi. Tüm geceyi bu yıldızlı gökyüzünün altında ateş böceklerinin sesleriyle ve Jennie'yle beraber geçirmek ne kadar güzel olurdu.
"Tek başıma korkarım," dedi Jennie'ye aklından geçen şeyi ima etmek istermiş gibi.
"Korkacak bir şey yok! Ama seninle kalabilirim."
Lisa gülümsedi, bunu kesinlikle bir gün yapmaları gerekiyordu. Bir süre sessizce oturup etrafı izlediler. Jennie'yle beraberken sessizlik bile güzel bir melodi gibi geliyordu. Hatta bu sessizlik Lisa'nın en sevdiği şarkı olmaya başlamıştı son günlerde.
Bir süre sonra Jennie yere uzanınca Lisa da sanki bir refleks gibi Jennie'nin yanında yerini aldı. Jennie kollarını karnında birleştirmiş gökyüzünü izlerken sanki gökyüzü de onun güzelliğini izliyordu.
"Orion!"
Lisa Jennie'nin parmağıyla işaret ettiği yere baktı. Görünüşe göre Jennie gökyüzü hakkında da çok şey biliyordu.
"ve Sirius!"
Lisa gülümseyerek Jennie'nin göstermeye çalıştığı takımyıldızlarını bulmayı denedi.
"Bütün bunları nereden biliyorsun?""Sürekli okurum ve izlerim."
Lisa Jennie'nin film veya belgesel izlemekten bahsettiğini sanmıştı ama aslında Jennie gerçek anlamda izlemekten bahsediyordu. Bir şeyleri izlemeyi, sadece izlemeyi her zaman sevmişti.
"Evet, izlemeyi ben de seviyorum."
Lisa bunu Jennie'nin yüzünü izlerken söylemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Locket | jenlisa
FanfictionLisa bulduğu madalyonun hayatını değiştirmek üzere olduğunun farkında değildi.