35 (Final)

1K 120 121
                                    

Sararmış zarfın içinden Lilian'ın mektubu dışında bir not daha çıkmıştı. Bu not mektubu postalayan kişi tarafından yazılmıştı. Söylediğinde göre uzun yollardır Lilian'ın komşusuydu ve kendisi bu mektubu yazdıktan birkaç saat sonra öldüğü için mektubu yollama işi ona düşmüştü.

Lilian'ın ne kadar kibar ve asil bir kadın olduğunu ve uzun yıllar boyunca ailesine harika komşuluk ettiğini, hatta küçük kızının uzun yollar boyunca Lilian'ı büyükannesi sandığını da eklemişti.

Jane ve Lisa mektubu okumayı bitirdikten sonra bir süre boyunca söyleyecek bir şey bulamadılar. Sadece oturdukları yerde kalıp mektubu okumak omuzlarına büyük bir yük yüklemiş ve ayağa kalkamıyorlarmış gibi birkaç dakika daha öylece oturdular.

Lilian gerçekten uzun süre yaşamıştı. Sanki Jennie'nin genç yaştaki ölümünü telafi etmek istermiş kadar uzun süre. Sonra da bir gün, beklenildiği üzere tam da Lisa'nın öldüğü gün bir anda ölüvermişti. Fakat ölümüne çok yakın bir zamana kadar Jennie'nin onu terk ettiğini sanmıştı ve bu hem Lisa'yı hem de Jane'i söylenecek tek bir kelime bulamamaya itiyordu.

Geç kalmak insanoğlunun yaşayabileceği pişmanlıkların belki de en büyüğüydü. Dakikalar boyu süren sessizlik birbirlerinin ellerini sanki anlaşmışlar gibi aynı anda tutmalarıyla son buldu. Birbirlerinin yüzüne baktıklarından ikisinde de aynı gülümseme vardı. Birbirlerine geç kalmadıkları için memnunlardı.

Elleri o gece bir daha ayrılmamak üzere tekrar birleşmişti. Ayrılması mümkün de değildi çünkü birkaç aşkın özlemi bağlıyordu iki eli birbirine. O gece orada el ele olan dört kişi vardı aslında: Lilian, Jennie, Lisa ve Jane.

Belki ilk seferde tamamlanmamıştı ama yıllar boyu yeni vücutlar arayan bu aşk nihayet baştan başlıyordu.

O gece kendi kıyılarına dönerken hiç de acele etmediler. Bir aşkın başlangıcını, bitişini, yarım kalışını ve tekrar doğuşunu izleyen gölü geçerken acele etmeye gerek yoktu. O gölün şahit olacağı daha birçok şey vardı.

1 yıl sonra Lisa o gölde Jane'e evlenme teklif etti. Jane tekrar yüzmeye o gölde başladı. İlk kedi balığını yakalamaları da elbette yine o göldeyken olmuştu.

Sarmaşık şatosunun tekrar bir eve dönüşmesine, Jennie ve Lilian'ın hikayesi Jane ve Lisa tarafından kitaba döküldüğünde eski malikanenin müze olarak tekrar açılmasına, Lisa'nın Kuma'nın peşinde sayısız kez koşturmasına yine o göl şahit olmuştu.

Bununla beraber Kai'ın ölümüne, Bayan Manobal'ın tekrar şehre taşınmasına ve diğer acılara da şahit olmuştu. Ama hayat da böyleydi zaten. Acılar ve güzellikler her zaman iç içeydi. Göl de hayatın en küçük ölçekte bir yansıması gibi orada her şeyi en ön sıradan izliyordu.

Aşk vardı ve çoğu zaman bitmiyordu. Hatta yarım kalmış gibi gözüktüğü zamanlarda bile yaşanması gerekenlerin yaşandığından emin olmak için bir şekilde geri dönüyordu. Farklı şekillerde, farklı kişilerle ve farklı yerlerde bulunuyor ama sonunda hayata dönüyordu. Lisa ve Jane artık bunu çok iyi biliyordu.

Üstelik yarım kalan aşkı tamamlama konusunda oldukça başarılı oldular. Her gece aynı yatağa yatarken aynı dileği dilediler. Uzun süre yaşamayı, çünkü yaşamak istedikleri daha çok şey vardı, ve yaşadıkları süre boyunca beraber olmayı, çünkü böyle olması gerekiyordu.

Anna Karenina'nın ilk cümlesinde bahsedilen mutlu ailelerden olmuşlardı. Diğer her mutlu aileye benziyorlardı ve bu benzerlik bazı durumlarda eşsiz olabiliyordu.

Bir süre sonra şehre taşınmak zorunda kalsalar da gölü her yaz ziyaret etmeyi ihmal etmediler. Her gidişlerinde gölün yüzeyine bir dilek feneri bırakıp Jennie ve Lilian'ı gururlandırmayı sonunda başarmış olduklarını umuyorlardı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
The Locket | jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin