15

803 91 33
                                    

"İyi misin?"
Lisa gözlerini açtığında Jennie'nin onu dizlerine yatırmış olduğunu gördü. Yaşadığı son şeyleri hatırlayana kadar bu halde kalmak ona çok huzurlu gelmişti ama hafızası yerine gelmeye başlayınca bir anda doğruldu.

Jennie oldukça umutsuz gözüküyordu. Olaylar bu noktaya gelmeden Lisa'yı görmeyi kesmediği için kendini suçlamaya başlamıştı artık. Onu bu kadar korkutmaya hakkı yoktu.

Lisa başını ellerinin arasına almış ne demesi gerektiğini düşünüyordu. Jennie bayılmadan önce gördüğü fotoğrafı ikinci bir şok yaratmamak için ortadan kaldırmıştı ve Lisa'nın halini görünce bunun doğru bir karar olduğunu anladı.

"Bütün bunların anlamı ne? Fotoğraftaki... bana, bana benziyor."

"Her şeyi baştan anlatacağım."

Lisa biraz kendine geldiğinde Jennie kürekleri ateş böceği adasına doğru çekmeye başlamıştı. Kayığa hapsolma hissi onun da hoşuna gitmemiş olmalıydı.

Oraya vardıklarında yere yine bir örtü serdiler ve oturmaya başladılar. Bir süreliğine sessizlik dışında hiçbir ses yoktu. Sonunda Jennie konuşmaya başladı.

"Lilian benim en iyi arkadaşımdı. Yani en başlarda..."

Duraksadı. Sanki bazı şeyleri hatırlamak onun için zordu.
"Seni getirdiğim tüm bu yerlere her zaman Lilian ile gelirdik. Tüm gün birlikteydik. Burada pek fazla insan yoktu ve ailem benim yaşlarımda biriyle zaman geçirdiğim için mutluydu. Birbirimize her şeyi anlattık. Tüm sırlarımızı, tüm hayallerimizi... her şeyi."

Bir anlığına Lisa'nın tanıdık yüzünü izledi. Söyleyeceği cümle için ilham almak istemiş olmalıydı.
"Lilian çok güzeldi. Onunla o kadar fazla vakit geçirip de ona aşık olmamam mümkün değildi. Sonunda da oldu işte. Lilian'a sırılsıklam aşık olduğumu anlar anlamaz saklama gereği duymadan ona söyledim. Hislerimin karşılıklı olduğunu söylediğinde dünyanın en mutlu insanıydım. Ama mutluluk ikimiz için de yerini korkuya bıraktı. Birbirimize karşı hislerimiz başka biri tarafından duyulursa bizi öldürmeye bile çalışabilirlerdi. Şu an bile kabullenmekte zorlandıkları bizimki gibi bir aşk o zamanlar insanlar için sözü edilmemesi gereken bir lanet gibiydi."

Bir kez daha duraksadı ve yutkundu hikayenin devamını anlatmak bu noktadan sonra daha zor olmalıydı.

"Hiç kimseye söylemedik. Gölde buluşmaya devam ettik. Bazen sırf birkaç saat birlikte uyumak için kayığı ıssız bir yere götürür örtünün altında hayal kurarak uykuya dalardık. Bir süre için her şey masal gibiydi. Aramızda kaldığı sürece bu masalın devam etmemesi için bir sebep yoktu..."

Onu dikkatle dinleyen Lisa'ya baktı, artık çok daha sakin gözüküyordu.
"Bir gün kayığın örtüsü bir anda açıldı ve Lilian'ın abisi ikimizi sarılmış uyurken buldu. Çıldırmıştı. Bunun arkadaşça olmadığını biliyordu. Uzun zamandır bizi izlediğini itiraf etti. Lilian'ı tehdit etmeye başladı. Eğer ailesine söylerse Lilian'ın yaşama ihtimali bile yoktu, elbette benim de. Kimseye söylememesi için istediğini yapacağımıza yemin ettik. Tek bir şey istedi, ama dünyanın en zor şeyiydi bu... Onunla evlenmemi istedi. Lilian'la birbirimize olan hislerimizin zaten bir akıl hastalığı olduğunu söylüyordu. Eğer onunla evlenirsem hem sırrımızı saklayacağını hem de beni bu hastalıktan kurtardığı için bana büyük bir iyilik yapmış olacağını söylüyordu."

Lisa'nın gözleri büyümüştü. Bu hikaye camını yakmaya başlıyordu.
"Eğer Lilian için bir tehlike olmasaydı bu teklifi asla kabul etmezdim. Lilian sorun olmadığını, onunla evlendiğimi görmektense ailesinin onu bir zindana kapatmasını tercih edeceğini söylese de ben bunu tercih edemezdim. Lilian'a bunu yapamazdım. Çaresizce abisinin teklifini kabul ettim. Birkaç hafta içinde evlilik hazırlıkları başlamıştı bile. İki aile de zaman kaybetmek için hiçbir sebep olmadığını düşünüyordu. Herkes mutluydu. Ben ve Lili dışında. Lilian hala bundan vazgeçmem için ısrar ediyordu, her şeye hazır ve razı olduğunu ama beni başkasıyla evlenirken görmek istemediğini tekrarlayıp duruyordu. Buna engel olmak için her şeyi yapacağını söylediğinde Lili'nin bu işin peşini bırakması için ona artık onu sevmediğimi, abisiyle gerçekten mutlu olduğumu söyledim."

"Lilian yıkılmıştı, bana inanmadığını söyledi. Ama buluşma isteklerini sürekli reddetmeye başladığımda durumu kabullendi. Düğünden bir gün öncesine kadar hiçbir şekilde iletişim kurmadık. O gün aile fotoğrafları çekilecekti bahçede onu tekrar gördüğümde bu evliliği yapamayacağımı anladım. Fotoğraf çekimi bittikten sonra kimsenin olmadığı bir yerde onu yakalayıp kendi fotoğrafımı ona verdim. O gece kayıkla karşı kıyıda buluşup buradan kaçacağımızın güvencesi olarak. Uzun zamandır solgun olan yüzü bu fikirle tekrar renklenmişti. Bu fikri hemen kabul etti, kaçmaya hazırdı her şeye hazırdı. Gece karşı kıyıda beni bekleyeceğinin güvencesi olarak kendi fotoğrafını bana verdi. Bu şekilde birbirimize söz verdik. Herkes uyuduğunda kayıkla gölü geçecektim ve sonsuza dek beraber olabileceğimiz bir yere kaçacaktık."

Jennie yutkundu.
"Gölü geçemedim. Kayıktaki koca deliği görmemiştim çünkü. Lili'nin abisinin kaçacağımı hissedip cebinde taşıdığı bıçakla açtığı o koca delik. Hava yağmurluydu ve zaten yağmurdan ağırlaşmış olan kayık bir de delikten su alınca gölün ortasında batmaya başladı. Gölün en derin yerindeydim, su buz gibiydi ve ben yüzmeyi bilmiyordum. Üzerimde çakan şimşekler dışında hiçbir ışık yoktu. Lilian sözümü tutmadığımı sandı. Belki de son nefesine kadar bunu düşünmüştür. Ama ben.. ben ona giderken ölmüştüm."

Lisa bilmediği kadar eski bir zamanda sevgilisine kavuşmaya çalışırken ölen bir hayalete aşık olmuştu.

The Locket | jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin