10

862 83 28
                                    

Jisoo Jennie'yle tanışma ısrarını uzun süre sürdürmemişti, ertesi gün gölün başında bekleyen tek kişi yine Lisa'ydı.

Neyse ki Jennie merak etmesine gerek kalmadan gelmişti.

"Jennie..."

"Merhaba Lisa."

Lisa'nın yüzüne bakmıyor olsa da sesinde herhangi bir kızgınlık belirtisi yoktu.

"Seni merak ettim."

Jennie soru anlamı içeren bu cümleyi duymazdan geldi. Verebilecek iyi bir cevabı yoktu.

"Gidelim mi?"

Lisa daha fazla sorgulamadan kayığa bindi, bu konuşmadan sonuç alamayacağına dair bir his vardı içinde.

Jennie sessizce kürekleri çekmeye başladığında bu garip durgunluğu bozmak adına sordu:
"Bugün nereye gidiyoruz?"

Gerginliğini gülümseyerek saklamaya çalışıyordu.
"Yoksa şu büyük malikaneye mi?"

Jennie bakışlarını bir anda Lisa'ya kilitledi.
"Hayır, oraya gitmeyeceğiz."

"Orayı sona saklıyorsun sanırım?"

"Oraya hiçbir zaman gitmeyeceğiz Lisa."

Önce bu ev hakkında hiçbir şey bilmediğini söylemesi şimdiyse oraya asla gitmeyeceklerini hafif agresif bir tonla açıklaması Lisa'nın merakını uyandırıyordu.

"Sabaha karşı gölde miydin?"

Jennie malikane sorusunu duyduğunda attığı bakışları bir kez daha attı.
"Hayır yeni geldim."

"Seni gördüğümü düşündüm..."

"Sana öyle gelmiştir."

Jennie bugün pek konuşkan görünmüyordu, söylediği her cümle Lisa'nın sorularını kestirip atmak üzerine kurulmuş gibiydi.

Lisa daha fazla üstüne gitmemesi gerektiğini düşündü, eğer isterse Jennie sebebini anlatırdı nasıl olsa.

Kıyıya yaklaştıklarında tanıdık gülümsemesinin yüzüne yerleşmesi Lisa'yı tüm şüphelerden ve sorulardan uzaklaştırmaya yetmişti zaten.

"Buranın adı kedi balığı kıyısı."

Lisa gülümseyerek başını salladı.

"Genelde balıkçılar hep burada balık tutar ve bu gölde çok fazla kedi balığı var, karanlık olmasa eminim birkaç tanesini görebilirdik."

Elbisesinin eteklerini toplayıp yürürken heyecanla anlatmaya devam ediyordu.

"Kedi balıklarının vücudunun her yerinde tat reseptörleri olduğunu biliyor muydun!"

Lisa bunu bilmiyordu.

"Koluna dokunduğumda tat alabildiğini düşünsene çok garip değil mi?"
Jennie kıkırdayarak Lisa'nın koluna dokundu. Lisa da kıkırdıyordu.

Gözlerini kapayıp konuştu.
"Hmmm...biraz baharatlı."

Jennie şakacı şekilde Lisa'nın omzuna vurdu.
"Tatlı olduğunu söyleyip benimle flört etmeliydin!"

"Ben baharatlı şeyleri daha çok severim."

Lisa gülümsemesine engel olamıyordu. Jennie onunla flört etmesini istediğini ima etmişti. Bunu sırf şakasına söylemiş olamazdı.

Jennie kayıktan aldığı örtüyü bir kez daha kıyıya serdi. Burada izleyecek ateş böcekleri yoktu. Tek ışık kaynağı ortalarına koyduğu fenerdi.

"Dans edelim mi?"

Jennie'nin aniden sorduğu soru Lisa'yı şaşırtmıştı.
"Müziğimiz yok..."

Jennie kendinden emin bir gülümseme sundu.
"Gözlerini kapatırsan duyabilirsin."

Daha sonra heyecanla ayağa kalkıp elini Lisa'ya uzattı.
"Hadi kalk!"

Lisa da ayağa kalktığında Jennie Lisa'nın elini alıp beline yerleştirdi. Kendisi de hafifçe parmak uçlarında yükselip Lisa'nın omuzlarına tutundu.

Lisa Jennie'nin dans derken bunu kast ettiğini düşünmemişti ama bu sonuçtan çok daha memnundu. Jennie'nin belindeki ellerini sağlamlaştırırken ona bakıp gülümsedi.

"Şimdi gözlerini kapat," diye talimat verdi Jennie. Bunu söylerken kendi gözlerini çoktan kapatmıştı.

Lisa onaylayarak gözlerini kapadı. Jennie yavaşça sağa sola salınmaya başlamıştı.

Suyun hafif sesi, araya karışan rüzgar ve cırcır böceklerinin ritmi... Jennie'nin bahsettiği müzik bu olmalıydı. Normalde kimsenin dikkat etmeyeceği ama böyle bir anda tüm orkestraların çalabileceğinden daha güzel olan bir müzik.

Bir şekilde ikisi uyum içinde dans etmeyi başarıyordu. Bazı şeyler beş duyuyla algılanmasa da oradaydı işte.

Bu, muhtemelen kedi balığı kıyısının gördüğü en güzel danstı. Hatta belki tüm dünyanın.

The Locket | jenlisa Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin