Patates kızartması

1.5K 160 86
                                    

* Kafamdaki Jimin ve Jungkook tam olarak medyadaki gibi görünüyor. Sizinle de paylaşıyorum. 🤍

🚲

"Senin olayın ne?"

Karşımda oturan sarışına bakarken kendimi epey kötü hissetmiştim. Buraya gelmemeli, onun isteğini yerine getirmemeliydim ama buradaydım işte. Gidecek yerim yoktu. Eve gittiğimde fazla vakit geçiremiyordum orada. Mecburen sokaklarda dolaşıyor, geceyi edip eve geri dönüyor ve o zeminde yatıyordum. Yaptığım ve bundan sonra yapacağım tek şey buydu. Bu yüzden, sarışının yanına gelmiştim. En azından fazla iyi biri olduğu için beni tedavi ediyor, ilaç veriyordu.

Uzun zamandır ölmekten başka çarem yokken şimdi yaşamaktan başka çarem yoktu. Artık ölemezdim, o cesareti çoktan yitirmiştim.

"Ciddiyim." dedi tekrar. "Ne senin olayın? Garip bir şekilde, benim sana bisikletle çarpmamdan dolayı tanışıyoruz ve sessiz sessiz konuşuyorsun. Soğuk olmana rağmen benimle resim çiziyorsun. Aynı akşam kendini köprüden atıyorsun. Yetmiyor, bir de çalıştığım hastaneden ilaç çalarken yakalanıyorsun."

"Orada çalıştığını bilmiyordum." dedim sessizce.

Yine sessizleşmiştim epey.

"Ağzından cımbızla laf alıyorum resmen. Konuşmuyorsun bile doğru düzgün. Konuştuğunda da sertsin. Söyle, olayını söyle bana. Neden intihar etmeye çalışıyordun?"

Cevap vermedim.

Amacım gizemli olmak falan değildi. Sadece anlatmak istemiyordum. Çözümü olmayacak şeyleri birine anlatıp vakit kaybetmek istemiyordum.

"Bu kadar zor olmak sana bir şey kazandırmaz, Kookie." Biraz daha durdu ve elime uzandı. Baş parmağıyla avucumun içine dokunmuştu. Kaşlarını çattı ve "Kremi sürmemişsin." dedi. "Elin kupkuru."

"Onlar iyileşti."

"Sana bir krem verdim, neden beni dinlemiyorsun?"

"İyiyim, cidden iyiyim."

"İyi falan değilsin kendine bakmıyor musun hiç aynada sen?"

Bir aynam bile olmadığından bakmıyordum.

"Hayır."

"Belli, ilaçlarını içtin mi?"

İçmemiştim çünkü tek lokma bile yememiştim. Başımı olumsuz anlamda salladım. Derin bir nefes vermişti kendi kendine.

"Gerçekten sana inanamıyorum. Aç mısın? Tok musun yedin mi bir şeyler? İlaç yanında mı?"

Yine bin tane soru soruyordu. Cebimdeki ilacı çıkarıp masanın üzerine koymuştum.

"Gitsem iyi olur." dedim ve ayağa kalktım. Ayağa kalkmam ve sessiz bir küfür ederek elimi belime atmam aynı anda olmuştu. İstemsizdi her şey. Bir anda kalktığımdan mı bilinmez, öyle bir acı saplanmıştı ki kontrolüm dışında tepki vermiştim. Bir an gözlerimi sıkıca kapatıp nefes almaya çalıştım. Bu ağrı gittikçe fazlalaşıyordu. Tanrı hem ölmeme izin vermemiş, hem de bana daha fazla acı vermişti.

Jimin yanıma gelip beni tuttu ve "İlacını hemen iç, hemen." dedi. "Otur şuraya."

Beni yeniden yavaşça oturtmuştu. Nefes almaya çalıştıkça batıyordu her şey vücuduma.

Kolumu masanın üzerine koyup, alnımı koluma yasladım ve nefes almaya çalıştım.

"Bana bak, sana yiyecek bir şeyler söylüyorum. Yemek ye ve hemen iç ilacını. İnan bana geçecek, neden içmiyorsun ki?"

Middle Of Nowhere | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin