Sahil, köprü ve kafe

1K 79 103
                                    

"Bana şimdi yardım etmeyeceksen ne zaman edeceksin?" diye sordum. Namjoon karşımda oturmuş beni izliyordu öylece.

"Biliyor musun ben en zor zamanlarında sana yardım ettim? Hiçbir borcum yok. Git kendine başka birini bul."

Yanına oturdum. Bana gelmişti. Jimin iyileştiği için evden daha sık ayrılıyordu ama yine de gün sonunda geliyordu yanıma. Henüz öğlen saatleri olduğundan ortalıkta yoktu tabii ki.

"Hyung, sen yaparsın. Lütfen ya."

"Benden Yoongi'nin adresini ve çevresini bulmamı istiyorsun. Başını belaya sokmayı geçtim, oradan bakınca hacker gibi mi görünüyorum?"

"Jimin'i rahat bırakmıyor."

"Ne yapmalıyım? İstemiyorum başını belaya sokmanı."

"Sana bir şey demem gerek."

"De."

Ona geçen günlerde geçirdiğim atak, tetiklenme, her ne boksa ondan kesinlikle bahsetmem gerekiyordu. Kendimi toparladım ve lafa girdim. "Yoongi bizim karşımıza çıktı. Jimin'le benim. B-ben...sanırım çok büyük bir kriz geçirdim."

"Ne gibi?"

"Ne bileyim ben. Anlamadım. Bunu hiç yaşamadım daha önce. Yoongi o günü hatırlattı Jimin'in yanında."

"Hangi gün?"

"Boğulmak üzere olduğum gün."

Hakkımda her şeyi biliyordu.

"Şaka mı yapıyorsun?"

"Hayır. Benimle alay etti. Ben de ona vurdum. Epey vurdum yani. En son hastaneye götürüyordu Jimin."

Namjoon bir anda ayağa kalkarak yakalarımdan tuttu ve kaldırıp sertçe sarstı.

"Ne oluyor?" diye sordum gözlerimi açarak.

"Kendine ne yapıyorsun sen be!" diye bağırdı.

"Hyung!"

"Seni döveceğim!"

"Ya dur!"

Beni tekrar koltuğa tam anlamıyla fırlatmıştı.

"Anlat."

"Sonra şey oldu," Hep böyleydik. Bir anda parlıyor bir anda sakinleşiyorduk. "Eve geldim. Yalnızdım. Boğuluyor gibi hissettim kendimi. Sanki suyun altında boğuluyormuş gibi. Sonra üşümeye başladım. Titredim resmen."

"Neden olduğunu biliyor musun? Çünkü Yoongi ve Jimin gibi seni tetikleyen şeylerin peşinden ayrılmıyorsun da ondan!"

"Jimin ne alaka ya?" diyerek sesimi yükselttim biraz.

"Hayatını siktiği için olabilir mi?"

"Öyle bir şey yapmadı."

"Sen aptal falan mısın?"

"Ben Jimin'i seviyorum tamam mı?"

"Sen var ya." dedi. "Sen kimseyle konuşmayan bir mağara adamıyken çok daha iyiydin. Susmuyorsun asla, susmuyorsun!"

"Susarsam mumla ararsın ama!"

"Ben gidiyorum." dedi ayağa kalkarak. Biraz daha sakindi şimdi. "Bir bakacağım sağa sola."

"Tamam."

"Şu kartımı al." diyerek elini cebine attı ve kartını çıkardı. "Jimin'e ver."

"Neden?"

"İhtiyacı var da ondan."

"Sen gerçekten çok garip birisin."

"Geçmiş olsun, konuşuruz sonra." Tam kapıdan çıkacakken bana döndü ve "Yarın işe gel bu arada. Bu kadar tatil yeter. Jimin de iyileşti zaten."

Middle Of Nowhere | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin