Köprüdeki aşk

1K 87 48
                                    

Jimin

4 ay önce

Jimin yüzüne aldığı darbeyle yere düşmüştü. Yoongi'nin başını belaya soktuğu adamlar tam anlamıyla yolunu kesmiş, ona saldırmışlardı. Jimin her şeyi biliyor olduğu için hazırlıklıydı aslında. İkisinin de burnu tam anlamıyla boktan çıkmıyordu.

Jungkook gideli epey zaman geçmişti. Bir de onu düşünüyordu durmadan. Nerede, ne yapıyor, iyi mi? Düşündüğü tek şey bu oluyordu genelde. Haberlerde bir ölüm ya da intihar haberi duymadığı için şükrediyordu her gün.

Zorla ayağa kalktı. Karşısındakine karşılık verse de enerjisi iyice bitmişti. Yemek de yemiyordu çünkü. Pek bir şey yemiyordu, iştahı olmuyordu. Son bir darbe daha aldığında yüz üstü yere düştü. Karşısındaki adam yanına eğilmiş, yüzüne bakmıştı.

"Yoongi'ye söyle." dedi derin sesiyle. "Eğer bir daha bana vermesi gereken malı kendi kullanır ve üstüne bir de siktiğimin parasını bana geri iade etmezse daha fazlasını yaparım."

"Aptal herifler." Jimin gözlerini zorla açıp bakmıştı. "Yoongi'nin sikinde mi sanıyorsunuz? Beni bu hale getirdin diye sana istediğini verecek mi?"

"Vermezse ölürsün."

"Fark etmez." dedi gülümseyerek. Adam gittikten sonra yerden kalkmıştı. Tüm vücudu ağrıyordu. "Sikikler." dedi kendi kendine konuşurken. "Sanki Yoongi beni çok sikliyormuş gibi bir de dayak atıyorlar." Karnını tutarak yürürken derin bir nefes alıp devam etti. "Aç olmasaydım hepsini buraya gömerdim de."
Kendi kendine konuşma huyu tam anlamıyla Jungkook gittikten sonra oluşmuştu. "Uyuşturucunuzu sikeyim sizin." Kaldırıma oturmuş, ona yaklaşan kediyi kucağına almıştı. Onlarla konuşmak daha iyiydi. "Bir bokuma yaramıyor. Onunla bile hatırladığım tek şey Jungkook oldu." Kedi miyavladığında güldü. "Kafamın iyi olması gerekmez miydi kedicik? Kookie'yi gördüm ama. Bana tam anlamıyla acıyordu ve acıdığını da dile getirdi." Tekrar miyavladı. "Yoongi'ye gitmek istemiyorum. Onunla yeniden kavga etmek istemiyorum. Jungkook'un konusu açılsın istemiyorum. Hiçbir şey istemiyorum. Gitmek istiyorum. Sence gitsem gerçekten Jungkook'a zarar verir mi?" Başını iki yana salladı Jimin. "Onu koruyamam bile. Belki iyi yersem korurum, ne dersin? Karnım tok olduğunda çok güçlüyüm." Derin bir nefes aldı ve "Miyavlarsan Yoongi'yi bırakıp gideceğim." dedi. Gözlerini sıkıca kapatmış ve biraz beklemişti. Kedi sessiz kalınca, gözlerini açtı ve şaşkınlıkla baktı. "Gitmeyeyim mi? Jungkook'a bir şey mi olur?" Gözleri doluyordu gittikçe. Ona bir şey olduğunu düşünmek bile mahvediyordu Jimin'i. "Gitmem." dedi. "O iyi olsun yeter ki. Burada Yoongi'yle kalırım. Cidden. Yapabilirim." Kediyi öpüp yavaşça bıraktı ve ayağa kalktı. Kaşı açılmış, dudağı patlamıştı. Vücuduna vurdukları için şükrediyordu. Ailesine hesap vermek zorunda kalmıyordu böyle. Yüzünde ufak tefek yaralar olduğunda iyileşene kadar eve gitmiyordu. Ayrıca ailesiyle berbat bir durumdaydı. Artık çok az konuşuyor, onlarla pek iletişim kurmuyordu evde bile. Odasına çekilip uyuyordu yalnızca. Güvende hissediyordu en azından.

Yoongi'nin evine geldiğinde yavaşça kapıya vurdu. Yaklaşık üç dakika sonra açılmıştı kapı. Jimin geç açılmasına alışıktı. Yoongi her gün sarhoş oluyor ya da hap atıyordu. Bu yüzden eve girmekte zorlanıyordu Jimin.

İçeriye girip deri ceketini çıkardı ve koltuğun üzerine attı.

"Bebeğim yeniden yuvasında." Yoongi de yanına oturmuş, boynuna doğru eğilmişti. Kafası pek yerinde değildi. "Ah, orospu çocukları ya. Şu güzel yüzü ne hale getirmişler."

Middle Of Nowhere | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin