"Jimin?" dedim panikle. Kalbim yerinden çıkacak kadar hızlı atıyordu. "Jimin neredesin bana tarif et ne olur."
"Telefonu tutamıyorum." Sesi gittikçe soluklaşıyordu.
"Jimin, neye bulaştın sen? Neye bulaştın böyle?"
"Korkma, bir şey yok."
"Aptalsın, aptalın tekisin sen!"
Gülümsedi. Gülerken öksürmüştü. "Jimin." dedim ağlayarak. "Jimin sizin evin arka sokağındayım." Ses gelmedi. "Jimin cevap ver bana!"
"Sola dön. Düz...B-beni göreceksin."
"Geliyorum, korkma tamam mı?"
"Sen korkma, bebek."
Daha çok ağlamaya başlamıştım. Tam bir bebektim cidden.
Tamamen hayattan kopmuş gibiydim. Onu gördüğümde koşarak yanına gittim. Dizlerimin üstüne düşmüştüm. Gözleri kapalıydı, telefon elinden kayıyordu. "Jimin!" dedim. "Jimin!"
Hiçbir cevap vermediği için korkudan ölecek gibi hissediyordum kendimi. Tişörtünün üstünde kocaman bir kan lekesi vardı. Elleri, kolları kan içindeydi. Ona dokunduğumda, kanını ellerimde hissettiğimde beynim durmuştu.
Onu kaybedemezdim. Onu ne olursa olsun kaybedemezdim.
"Jimin uyuma, tamam mı? B-ben hastaneye götüreceğim seni. Uyanık kal. Bu ne ya? Bu ne böyle? Az önce hiçbir şey yoktu Jimin neye bulaştın sen?"
"Kookie." Ona doğru eğildiğim için yüzümü tuttu. "Yalvarırım." dedi son gücüyle. Bunu nasıl yaptığını, gücünü nasıl topladığını bilmiyordum ama beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Yalvarırım, sakin ol."
"Jimin, ellerim tutmuyor. Ellerim tutmuyor. Nasıl kaldıracağım seni buradan?"
"Sakinleş."
Derin bir nefes aldım. Alnımı alnına dayamış, soluklanmaya çalışmıştım. "Hastaneye gidemem." dedi. "Annemler bilmesin, lütfen Jungkook. Onlar bilmesin."
"Ne? Ne yapacağım?"
"Sana güveniyorum." Gittikçe zorlaşıyordu konuşması. "Sakin ol."
"Parmaklarım uyuşuyor."
Güldü. Yanağımda duran elleri gittikçe kayıyordu. "H-hiç beklemiyordum. Bıçak falan...beklemiyordum. Kookie, sanırım öleceğim."
"Hayır."
"Beş dakika önce ödüm kopuyordu. Şimdi iyiyim, öleceksem bile-"
"Jimin hayır, ölme. Beni bırakamazsın. Yapamazsın bunu tekrar. Tamam mı? Özür dilerim, çok özür dilerim. Affet beni lütfen. Sensiz yapamam, yapamam-"
Beni kendime getiren şey, tam olarak onun beni öpmesiydi. Yanağımdan değil, tam olarak dudaklarımdan öpüyordu beni. Ben de kendi ellerimi onun yanaklarına yerleştirmiş, kısa bir süre sonra karşılık vermiştim. Az kalan gücüyle dudaklarını bastırıyordu benimkilere.
Elleri yanaklarımdan kaydığında geri çekilip baktım. Gözleri tamamen kapanmıştı. Onu oradan nasıl aldığımı, durdurduğum taksiye nasıl taşıdığımı kendim bile bilmiyordum. O sırada yerde duran çantasını da almıştım. Onu orada unutmadığım için hayret ediyordum kendime.
Taksiye bindiğimde ilk yaptığım şey Namjoon'u aramak olmuştu.
"H-hyung!" dedim ağlayarak.
"Ne oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Middle Of Nowhere | Jikook
ФанфикJungkook, planladığı intiharını gerçekleştireceği gün Jimin'le tanışır.