"Jungkook." dedi Jimin. Sadece bunu duyabilmiştim. Yoongi ve benim aramda duruyor, beni hafifçe ittirerek ondan uzaklaştırıyordu. Yoongi'yi görmenin verdiği garip bir his vardı içimde. Korku değildi. İlk kez korku değildi bu. Korkudan çok, onu yok etme isteği vardı içimde. Ellerim kaşınıyor, dişlerim uyuşuyordu sanki. Hayatımda ilk kez böyle hissediyordum.
"Sen." dedi Jimin'e bakarak. Hala sallanıyordu. "Sen gördüğüm en şerefsiz insansın."
Jimin ona bakmış, sonra bana dönmüştü.
"Git, Jungkook. Eve gir."
"Hayır." dedim sessizce. Hala Yoongi'ye bakıyordum.
"Ben baş edebilirim. Git, çok yaşadım bunu. Git hadi."
"Sevgilimle böyle dolaşmaya utanmıyor musun sen?" diye sordu Yoongi bana bakarak. "İnsan utanır lan."
"Jungkook gitmen gerekiyor yalvarırım."
Bir adımımı ona doğru atmıştım. Jimin'den daha fazlasıymış gibi hissediyordum kendimi. O da dahildi ama bir geçmişim vardı. Bunu unutamıyordum. Yoongi'nin bana yaptıklarını unutamıyordum. Bana ne acılar çektirdiğini unutamıyordum. Fiziksel, ruhsal her türlü acıyı sokmuştu vücuduma.
Jimin'in beni ittirmesiyle geriye savruldum.
"Yapma."
"Cesaret mi geldi?" diye sordu Yoongi bu sefer. "Eskiden korkudan altına ediyordun. Benden deli gibi korkuyordun Jungkook ne çabuk unuttun? Seni nasıl oynattığımı hatırlıyor musun?"
"Kes sesini." dedim sessizce.
"Hatırlıyor musun?" Güldü. Kahkaha attı. Onu öldürmek istiyordum. Tam anlamıyla istediğim buydu. "Bacaklarını yakmıştım, hatırlıyor musun? Aptal...aptal herif. Kendini buzlu suya soktuğun için öldürüyordun neredeyse. Geberseydin keşke."
"Ne?" Jimin bir bana, bir Yoongi'ye bakıyordu ama bir an bile bakamıyordum Jimin'e.
"Sus."
"Neden? Rezil mi olursun? Kollarını yakacakken bana nasıl yalvardığını hatırlıyor musun? Annen baban görecek diye bana yalvardın. Kollarımı görürler dedin. Sana niye acıdıysam? Her yerini yakmalıydım. Her yerini-"
"Ne saçmalıyorsun sen!" diye bağırdı Jimin, Yoongi'ye bakarak. "Kendine gel!"
"Bu ezikte ne buldun? Sana her şeyi verdim. Sevgi istedin, vermedim mi? Jungkook diye tutturdun lan!" Bağırıp duruyordu. "Öldürecektim bu herifi. Döve döve öldürecektim. Ama seni seviyordum ve bunu gitmemen için kullandım. Seni seviyordum ben."
Kulaklarım çınlamaya başlamıştı. Tüm kontrolü kaybediyordum. Gözlerimi bir an sıkıca kapatıp yeniden açtım. Derin bir nefes aldım. Neler olduğunu anlamıyordum. Algılayamıyordum.
"Sen..." dedim. Nefesimi kontrol edemiyordum. "Ölmen gerek." Parmağımı ona doğru uzatmıştım. Sessiz konuşuyordum. Sakin gibi görünüyordum ama biraz bile değildim. "Ölmen gerek anladın mı? Senin gibi bir insan yaşamayı hak etmiyor."
"Sen mi yapacaksın?"
Güldüm. Ben güldüğümde Jimin daha da endişelenmişti.
"Hayır." dedi. "Jungkook, hayır."
Tam anlamıyla fırlamıştım üzerine doğru. Attığım yumrukla sarhoş da olduğu için hemen yeri boylamıştı.
7 Yıl önce.
Yoongi elindeki bıçağı çakmağıyla ısıtırken diğerlerine döndü.
"Çıkarın şunun pantolonunu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Middle Of Nowhere | Jikook
FanfictionJungkook, planladığı intiharını gerçekleştireceği gün Jimin'le tanışır.