2.BÖLÜM:UĞRAŞTIRICI GÜNLER

136 21 20
                                    

Merhaba sevgili okurlarım.
Hikayeyi yazmaya başlamadan önce size bir not eklemek istedim. Bu bölümde karakterler çoğalacağı için konuşmaları isimlerinin baş harfleri ile göstereceğim daha iyi anlayarak okumanız için söyledim hepinize iyi okumalar canlarım,

Resmen aynı şeyleri söylüyor ve düşünüyorduk. "Bende aynı şeyleri düşünüyorum. Ama farkettiysen herşeyi aynı düşünüyoruz cidden ruh eşim falan olmalısın Aral. Ama şimdi asıl konuya dönecek olursak bende bilmiyorum sanki bu işin içinde bir iş var gibi ama anlayamadım bizim servis olması bir rastlantı mı yoksa bu planlı birşey mi çözemiyorum. Ayrıca şu hırıltı sesleri beni çok rahatsız ediyor!" Sıkıntılı bir nefes verdi ve "sakin ol. Elbet buradan çıkacağız. Belki yarın belki bir ay sonra belki de bir yıl sonra ama çıkacağız bize gereken sadece biraz sabır."

Oturduğum koltuktan kalktım ve televizyonu açmaya çalıştım fakat açılmıyordu. "Televizyon açılmıyor,korkarım birkaç hafta belkide birkaç gün sonra elektriğimiz bile olmayacak. Telefonunun şarjı var mı Aral? " "Hayır yok, şarja takalım ihtiyacımız olduğunda şarjda takılı bir şekilde kullanırız." İkimizde telefonlarımızı aynı odada şarja taktık. Artık ne yapacağımızı bilemez bir şekilde içeride oturuyorduk.

Benim aklım hala bu olanları kavrayamıyordu. Daha bu sabah annem ve kardeşim ile kavga etmiştim ve daha sonra servise binip onca insan ile okula gelmiştim. Şimdi ise heryer o kanlı canavarlar ile dolu.Umarım bu sadece İstanbul'da vardır da kaçabiliriz. Aksi taktirde başka bir ülkeye nasıl gideceğiz bilmiyorum. Ve korktuğum diğer birşeyde Aral'ın başına birşey gelmesi cidden bu potansiyel onda var. Peki ama haberler bir hafta önce çıkmıştı neden kimse bizi uyarmadı anlayamıyorum.

"İzgi-" dediği anda yerimden sıçrayarak ona doğru döndüm. "İzgi sen iyi misin? Sadece ne yapmamız gerektiğini konuşmamız gerekiyor diyecektim ama sanki sen başka yerlere dalmışsın?"

"Aral sana sadece şunları anlatmak istiyorum: eğer bu salgın sadece bu şehirde değilse nasıl kaçacağız bilmiyorum ve eğer sana birşey olursa ne yaparım onuda bilmiyorum. Ben çok korkuyorum Aral anlatabiliyor muyum? Ben gerçekten çok korkuyorum." Bu cümleler ağzımdan dökülürken gözlerimden yaşlar akıyordu. Aral bana sarıldı ve " hmm demek bunlardan korkuyorsun. Ama bunlar çok saçma İzgi sen benim yanımda olduğun sürece ne ben seni bırakacağım ne de sana birşey olmasına izin vereceğim. Yanlış anlama sana karşı başka şeyler hissetmiyorum ama gerçekten seni bir arkadaş olarak çok seviyorum. Ayrıca bende de keçi inadı vardır yani kimseyi kolay kolay bırakmam."

İkimizde son cümlesine gülerken oturduğumuz koltuğun arkasındaki cama vurulmaya başlandı.

--Aaaaa!

--Tamam sakin o- bunlar insan İzgi hemen kapıyı açmalıyız.

Aral koltuğu itti ve dış kapıya doğru koşmaya başladı ben içerde titriyordum. Kapıda bizim servistekiler ve servisçi görününce biraz olsun rahatladım. Onlardan hemen sonra Aral geldi ve tekrar kapının önüne koltuğu itti. Harun ağabey hariç herkes çok korkmuştu yada Harun ağabey duygularını belli etmiyordu.

"Deniz,Kaan,Buse,Sinem,Elanur,Lale ve Papatya ısırıldınız mı? Lütfen ısırılmadık deyin lütfen." Harun ağabey hemen söze karıştı. "Yok İzgiciğim ısırlmadık ama çok korktuk. Servisi de kapının önüne çektim birşey olursa diye."

İ-Çok iyi yapmışsın Harun ağabey tamam pekala şimdi ne yapacağız herkes onu düşünsün.

D- Aslında araba ile kaçsak? Yani sonuçta burada değil mi?

A-Olmaz biz bunu İzgi ile düşündük ama eğer salgın sadece bu şehirde değilse batarız.

K-Aslında araba ile sadece market ve silahçı dükkanlarına gitsek? Daha sonra hazır olduğumuzda çıksak?

BÜYÜK TEHLİKE: ZOMBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin