2. bölüm

12 2 0
                                    

Aral bana daha çok yaklaştı ve ona sarılarak uyumama izin verdi. Onunla bu şekilde uyurken kendimi o kadar güvende hissediyorum ki. Ve sanki nefes alıyorum. O benim düşüncelerimin, dertlerimin arasındaki dinlenmem için orada duran bir alan.

Sabah Aral'ın şefkatli sesiyle uyandım.

Aral- İzgi hadi kalk güzelim.

Bunu inadıma yapıyordu. Kendi adımı duydukça ölüyormuş gibi hissettiğimi bile bile bana kendi adımla sesleniyordu. Bu o kadar sinir bozucu bir olaydı ki. Tabi o cümlelerin sonuna ve başına gelen "güzelim" kelimesi bana yetiyordu.

İzgi- ya tamam beş dakika daha.

Aral- hadi sen öne geç buraya Ela ve Deniz gelecek.

Benim uyanmadığımı gören Aral, beni kucağına aldı ve ön koltuğa oturttu. Tabiki uyanmıştım ama konuşacaklarını az çok tahmin ettiğim için kaçmaya çalışıyordum. Ta ki elini saçlarımın arasında gezdirmeye başlayıncaya kadar. İşte o zaman yine domates gibi kızardım.

Aral- uyanık olduğunu ve kaçmaya çalıştığını biliyorum güzelim. Ama bunları konuşmazsak ve eğer halledemezsek sen çok acı çekeceksin, bundan eminim.

İzgi- Aral en azından senin yanında olduğum bir an konuşsak? Şuan sen direksiyondayken konuşmak istemiyorum.

Aral- o zaman kesinlikle bir ara durup konuşacağız tamam mı güzelim?

İzgi- teşekkür ederim Aral.

Aral- sen uyumaya devam edebilirsin o zaman.

Gözlerimi kapattım ve kapatır kapatmaz inanılmaz bir hızla uyudum.

Aral'dan

Yanımda öylece uyuyordu. Onu uyurken izlemek o kadar hoşuma gidiyordu ki. Ama maalesef tabiki araba sürdüğüm için pek fazla izleyemedim.

Zorlandığı şeyleri aşmak zorundaydı. Çünkü onu korumak için herşeyi yaparım, hatta gerekirse ölürüm. İşte ondan sonra bu ortamda yalnız kalırsa zaafının olmaması gerekiyordu. Gerçi benim için bunları düşünmek bile acı vericiydi. İlk defa şu hayatta yaşama amacı bulmuşken ayrılmak...

İzgi'den

Aral beni kısa bir süre sonra uyandırdığında araba durmuştu ve çimenlik bir yerdeydik.

Aral- gel hadi güzelim.

Beni indirdi ve biraz gezindikten sonra bir ağacın kenarına oturduk. Bizim en fazla üç metre ötesindeki ağacın dibinde de bizim grup sohbet ediyordu.

Aral- güzelim hiçbir şey senin suçun değildi.

İzgi- buna bırak ben karar vereyim. Olayların hepsi olurken sen yerde baygın yatıyordun. Ya bilmiyorum işte sanki suçlu biriymişim ve kaçıyormuşum gibi hissettiriyor.

Aral- peki sen bunu yapmasaydın ne olacaktı biliyor musun? Hepimiz ölecektik.

İzgi- Aral deme öyle şeyler yaa!

Aral- İzgi artık kendi adına alışmanı istiyorum. Tamam mı?

Tedirgin olmuştum. Gözlerinin içine baktım. Sanki beni tüm tehlikelerden o koruyormuş gibi... daha sonra bir karar verdim. Bunu yapabilirdim. Şimdi böyle söyleyince size komik geliyor olabilir ama benim için çok korkunçtu.

İzgi- tamam.

Aral- bizimkilerin yanına gidelim mi o zaman?

İzgi- gidelim.

Beraber kalktık ve öbür ağacın altına geçtik.

Kaan- ya ben size ne diyeceğim. Burada kalsak ya?

BÜYÜK TEHLİKE: ZOMBİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin