Bölüm 9

123 7 10
                                    

Gece yorgunluktan bayıldıktan sonra sabah Lia tarafından uyandırıldım. Bu bir ilkti çünkü genelde ben onu uyandırırım . Demek ki dün gerçekten çok yorulmuşum .

"Hey Y/n , uyan hadi. Sana bir sürprizim var."

"Hıh ? Ne? Umarım beni uykumdan uyandırmaya değecek birşeydir ."

" Mutfağa gel görürsün."

Lia'nın böyle demesiyle uykulu gözlerle kalkıp mutfağa gittim. Gördüklerim yüzünden adeta gözlerim yaşarmıştı.Lia bize kahvaltı hazırlamış! Hem de TEK BAŞINA.

"WOAH alkışlıyorum seni cidden , bu yaşında sonunda düzgün birşey becermişsin , seninle gurur duyuyorum."

"Ah , çok bilmiş bilmiş konuşma hadi otur da yemeğini ye."

"Tamam tamam Ellerine sağlık^-^"

"Afiyet olsun~"

Kahvaltıyı yaptıktan sonra pek birşey yapmadık . Dün bütün enerjimi dışarıda gezerken harcamıştım demek ki , bugün hiçbirşey yapasım gelmemişti.

Akşam yemeğinden önce büyükannemlere uğradım, hergün yanlarına gitmem ve hâl , hatır sormam gerekiyordu çünkü bunu bir gün bile aksatsam , büyükannem hemen annemi arayıp , senin kız bizim yanımıza da hiç gelmiyor demeye başlıyordu . İşlere abartma tozu katmakta üstüne yok canım büyükannem.

Lia ve Hinata teyzeyle Akşam yemeğini yedikten sonra terasa çıkmak için yukarı gittim.Ama terasa bugün müzik dinlemek veya hava almak için çıkmıyordum galiba. Aslında terasa çıkarkenki ilk düşüncem acaba o da orda mıdır olmuştu. Bay Soğuk Çay yani.

Terasa çıkmak için ayağıma ayakkabılarımı geçirdim ve iki terası arasındaki duvara doğru yöneldim.
Ama o orada değildi. Bugün terasa çıkmamıştı. Acaba dün onu rahatsız mı etmiştim? Belki de beni tekrar görmemek için terasa çıkmamıştı, diye düşündüm .

Ama neden böyle hissediyordum? O burada olmadığı için üzülmüş müydüm? Yok canım, ister çıkar ister çıkmaz , kendi kararı . Hem iki teras yan yana , yani özgürce terasa çıkabilirim . Ne yapsaydım yani onu orda görünce içeri mi girseydim. Terasta durmak benim de hakkım.

Kafamda kendi kendime dırdır ettikten sonra , içeri girdim ve aşağı indim. Lia'yla biraz dizi izledikten sonra yatakları hazırlayıp yattık.

Timeskip:3-4 gün falan.

Aradan 3-4 gün geçmişti . Ben ise bu 3-4 günde arada bilgisayar oyunları oynuyor , yürüyüşe çıkıyor, dizi izliyor , gitar çalıyor, bazen bisiklet sürmeye çıkıyor ve her akşam terasa müzik dinlemeye ve hava almaya çıkıyordum. Aslında günlerim çok da boş geçmiyordu . Ama özel birşey olmuyordu.

Ve gelelim asıl konuya , 3-4 gündür terasa çıkıyordum ama o günden beri onu hiç orada görmedim, hatta onu 3-4 gündür hiç görmedim , evden dışarı hiç mi çıkmıyor ? Yoksa ben mi görmüyorum?

Bu 3-4 günün ardından bir akşam yürüyüşe çıkmak için hazırlanıp ayakkabılarımı giymek için kapıyı tam açarken yan dairenin de kapısının açılmasıyla kafamı kapıya çevirdim.
Çıkan kişi Bohyuk'tu , onu poşetleri taşımama yardım ettiği günden sonra hiç görmemiştim.

"Ah Selam." Dedim

"Merhaba Y/n"
Adımı unutmamış diye mırıldandım içimden.

"Bir yere mi gidiyorsun?" Diye sordu .

"Ah hava almak için parka doğru yürüyüşe çıkacaktım. Peki ya sen? "

"Kursa gidiyorum ben de ."

"Öyle mi? Ne kursu?"

"Satranç."
' Vay satranç mı oynuyormuş? 'Diye düşündüm içimden . Zeki biri demek ki . ( ne alaka bilmiyorum ama sonuçta satranç oynayan insanlar zeki değil midir ? )

"Ah anladım."
Ardından evden aşağı birlikte indik.

"Ne tarafa doğru gidiyorsun? " diye sordum .

"Aslında benim de kursum park tarafında." Diye cevap verdi.

Ardından biraz çekinerek ; "istersen birlikte yürüyebiliriz" diye ekledi.
( şirin bir çocuk diye geçirdim içimden. )

Yürürken biraz sohbet ettik;

"Doğrusu Satranç oynamana biraz şaşırdım . Hiç Satranç oynayacak birine benzemiyorsun . Ah ama sakın yanlış anlama yani nasıl desem bana daha çok spor yapmayı seven , basketbol falan oynayan biri gibi gelmiştin."

"Ah , aslında çoğu kişi öyle diyor. Zeki biri gibi gözükmediğimi yani."

"AH HAYIR ÖYLE DEMEK İSTEMEDİM!
Yanlış anlama lütfen!"

Kıkırdayarak;

"Hayır hayır önemli değil. Hayatım boyunca böyle , bizim ailede Zeki kişi genelde hep abim sanılır. Ama yaptığı tek şey müzikle ilgilenmek ve bilgisayar oyunları oynamak puhf. "
(Resmen abisine karşı sızlanıyor kkkk)

Abim demişti . Bu da kardeş olduklarının kesinleştiği anlamına geliyordu .
Hiç çaktırmadan, gülerek şöyle sordum;

"Abin ?"

"Ah evet . Benden sadece iki yaş büyük ama abilik taslamakta üstüne yok."

(İki yaş mı ? O zaman aralarında çok yaş farkı yok , acaba Bay soğuk çay kaç yaşında? ) diye kendi kendime söyleniyordum.
Daha sonra bana ;

"Ah bu arada Y/n , acaba kaç yaşındasın?" Diye sordu.
Aslında bu soruyu ona ben sormak istiyordum . Ama onun ilk sorması daha iyi olmuştu.

"17 yaşındayım. Peki ya sen ? Açıkçası benden küçük duruyorsun. "

"Şey doğru aslında , ben 15 yaşındayım ."
AH! Bekle bir saniye, bu demek oluyor ki , eğer Bay soğuk çayla arasında iki yaş varsa ve Bohyuk 15 yaşındaysa , bu demek oluyor ki , BAY SOĞUK ÇAYLA AYNI YAŞTAYIZ!
(Bu kadar matematik yeter ) kafamdan bunları düşündükten sonra ;

"Merak etme Noona demene gerek yok " diyerek kıkırdadım.
O da kıkırdayarak;

" Çok komik , Noona deme gibi bir niyetim yoktu zaten . " dedi.

Bunları konuşurken parka varmıştık bile . Zamanın nasıl geçtiğini ikimiz de anlamamıştık.

"Ah parka geldik bile , ben buradan gideyim."

"Tabii, benim kursum da bir sokak ötede zaten ."

"Sonra görüşürüz o zaman Bohyuk-nim!"

"Görüşürüz Y/n shi!"

Ayrıldıktan sonra kulaklıklarımı taktım ve parkta yürüyüşe devam ettim.
Bohyuk'la ettiğim sohbette Bay soğuk çayla aynı yaşta olduğumu öğrenmiştim ve bu onu daha çok tanımak istememe neden oluyor gibiydi. Aslında Bohyuk'a ismini sorabilirdim. Ama bu garip olurdu , beni yanlış anlamasını istemezdim.

Bohyuk'tan öğrenemesem de O ismi bir gün kendim öğrenecektim...

Bohyuk'tan öğrenemesem de O ismi bir gün kendim öğrenecektim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
~The boy that I met in Summer ~ /  Jeon WonwooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin